Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Melek

Melek
@melekubr
5 okur puanı
Ağustos 2022 tarihinde katıldı
‘‘Ah Tanrım,’’ dedi içinden, “nasıl da güç bir meslek seçmişim kendime! Hemen her gün yoldayım. Bütün bunlar bürodaki asıl işlerden daha yorucu, üstelik bunlar yetmiyormuş gibi bir de yolculuğun çilesi, aktarma trenlerinin stresi, düzensiz, kötü yemekler, sürekli değişen, hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!”
Reklam
İnsan bir şey bekliyordu, sabahtan akşama kadar bekliyordu ve hiçbir şey olmuyordu. İnsan tekrar tekrar bekliyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan bekliyor, bekliyor, bekliyordu, düşünüyor, düşünüyordu, şakakları ağrımaya başlayana kadar düşünüyordu. Hiçbir şey olmuyordu. İnsan yalnız kalıyordu. Yalnız. Yalnız.
- Tam uykunun tatlı yerinde sen tut, adamı uyandır da, geçen vapuru seyrettirmeye kalk… Ondan sonra uyudum mu sanırsın. Deli mi oldun? Ne vardı vapuru gösterecek gece vakti. - Çok hoştu da. - Hoşsa kendin seyretseydin. - Hoş şeyi başkalarıyla beraber seyretmek daha hoş olur.
Sayfa 94

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.
Sayfa 169Kitabı okudu
‘‘Bilesin ki kalbimiz kocaman olduğu sürece sevdiğimiz her şey içine sığar.’’
Sayfa 120
Reklam
Fabrika bir ejderhaydı; her sabah insanları yutan, akşamlarıysa yorgun insanlar kusan bir ejderha.
Sayfa 62
‘‘Totoca, aslında ben bir hediye istiyorum. Bir tanecik. Yeter ki yeni bir şey olsun. Sadece benim için…’’
Sayfa 49
‘‘Ani çıkışların büyük düşüşleri olur. Mütevazı, küçük bir tohum gibi basit alışkanlıklar büyük davranışlara dönüşür’’
Sayfa 117Kitabı okudu
Okul zavallı gençleri her şeye temas etmeye mecbur bırakınca hiçbir şeyin esasına vâkıf olamıyorlar.
Öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.
Reklam
Değişmek istemiyorum, çünkü nasıl değişeceğimi bilmiyorum. Artık tam anlamıyla kendime alışmış durumdayım.
Herkes kendi düşlerini aynı şekilde göremez; kendince görür.
Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
Sözcüklerin ötesinde bir dil var
Doğrusunu isterseniz, ne düşündüğümü ben de bilmiyorum. Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey, size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Sayfa 198Kitabı okudu
Sorun da buydu işte. Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu. Var sanıyordunuz, ama siz oraya varır varmaz, sizin bakmadığınız bir sırada biri gizlice gelip, burnunuzun dibinde, ‘‘Seni …’’ diye yazıveriyordu.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
Hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse, yani- benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.
Sayfa 162Kitabı okudu
Yani, size durmadan toparla, kısa kes der dururdu. Bazı şeyleri kısa kesip toparlayamazsınız ki. Yani, biri size öyle dedi diye, anlatacağınız şeyi nasıl kısa kesip toparlarsınız? Bu Bay Vinson denen herifi bilmiyorsunuz. Çok zeki filan biriydi, ama anlıyordunuz, adamda beyin yoktu.
Sayfa 174Kitabı okudu
‘‘Neyse işte, şu anı seviyorum,’’ dedim. ‘‘Şu anı, seninle oturup çene çalmayı, gırgır…’’ ‘‘Ama bu gerçek bir şey değil!’’ ‘‘Bu çok gerçek bir şey! Kesinlikle öyle. Neden olmasın ki? İnsanlar hiçbir zaman bir şeyin gerçek bir şey olduğunu anlayamıyorlar. Bu lanetlikten bıktım artık.’’
Sayfa 161Kitabı okudu
Öldü, biliyorum! Bilmediğimi mi sanıyorsun? Ama, onu yine de sevebilirim, değil mi? Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?
Sayfa 161Kitabı okudu
Ne gülünç şeydi. Anlamadıkları bir şeyler söylediniz mi, millet ne isterseniz yapıyor böyle.
Sayfa 149Kitabı okudu
Birinin moralini bozmak için ille de kötü bir herif olmak gerekmez ki; iyi bir herif olup, yine de moral bozucu olabilirsin.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Diyeceğim, değişik bir şey olurdu sizde; demek istediğim şeyi anlatamıyorum. Anlatabilsem de, anlatmayı isteyeceğimden pek emin değilim.
Sayfa 117Kitabı okudu
Ama o müzedeki en iyi şey, her şeyin yerli yerinde kalmasıydı. Hiç kimse kıpırdamazdı yerinden. Oraya yüz bin kez gidebilirdiniz, o Eskimo hâlâ daha yeni iki balık tutmuş olur, kuşlar hâlâ güneye uçar, geyikler o narin bacakları üstünde o pınardan su içer ve göğüsleri görünen o Kızılderili kadın battaniyesini dokurdu. Kimse değişmezdi. Değişen tek şey siz olurdunuz. Çok büyümüş olmanız falan değil demek istediğim. Tam olarak o değil yani. Yalnızca değişmiş olurdunuz.
Sayfa 116Kitabı okudu
Bizim evin girişindeki o tuhaf koku, başka hiçbir yerinkine benzemez. Ne cehennem olduğunu ben de bilmiyorum. Karnabahar kokusu da değil, parfüm kokusu da -ne cehennem olduğunu ben de bilmiyorum- ama o kokuyu alınca evde olduğunuzu anlıyorsunuz.
Sayfa 150Kitabı okudu
Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. Ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.
Sayfa 121Kitabı okudu