GEÇEN ZAMAN
Hiç olmazsa unutmamak isterdim!
Eski geceler, sevdiklerirnle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar!
Az yanımda kal, çocukluğum, Temiz yürekli, uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
- Doğduğum ev! Rahatlayacak içim, duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Güneş! Getir bir bayram sabahını.
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak, hatırlamak istiyorum.
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp her şeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan, nedendi ağladığın, neydi güldüğün?
Ah, nasıldı yaşamak?
_Geçen Zaman_
Hiç olmazsa unutmamak isterdim!
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar!
Az yanımda kal, çocukluğum,
Temiz yürekli, uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim... -Doğduğum ev! Rahatlayacak içim, duysam Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Güneş! Getir bir bayram sabahını.
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Ziya Osman Saba
Hiç olmazsa unutmamak isterdim!
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar!
Az yanımda kal, çocukluğum,
Temiz yürekli, uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
Doğduğum ev! Rahatlayacak içim, duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Güneş! Getir bir bayram sabahını.
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizilerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak, hatırlamak istiyorum.
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırak her şeyi nereye gidiyorum?
Neler geçti aklımdan nedendi ağladığın, neydi güldüğün?
Ah, nasıldı yaşamak?
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar.
Z. O. SABA, Geçen Zaman.
Hiç olmazsa unutmamak isterdim!
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar!
Az yanımda kal, çocukluğum,
Temiz yürekli, uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...
-Doğduğum ev! Rahatlayacak içim, duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Güneş! Getir bir bayram sabahını.
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak,hatırlamak istiyorum.
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp her şeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan, nedendi ağladığın, neydi güldüğün?
Ah nasıldı yaşamak?
Böyle uzaklaşmayın benden,yaşadığım günler!
Güneş! Getir bir bayram sabahını.
Açılın,açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim,sınıflarım,oturduğum sıralar...
Sipahilerin komutanı konuştukça, Sultan Selim bir gün önce yeri göğü dolduran gücünün bir elbise gibi üzerinden sıyrılıp alındığını hissediyordu. O güç, o kudret gidiyordu da "Durun, nereye? Siz bana aitsiniz, benimsiniz!" diye bağıramıyordu. O kuvvet azaldıkça da sarayın şu avlusundaki öbür insanlara dönüyordu. Normal zamanlarda göğe yükselen o güç böyle sıkışık anlarda, tam gerektiği durumlarda kar gibi eriyordu. Sultan Selim bunu duyumsayınca biraz yumuşadı.
"Bak oğul, bu olay bitince seni paşa yapacağım, paşa... Şimdi git, onlarla konuş. Bölükbaşıları çağır, söyle... Hepinize yüksek rütbeler vereceğim. Haydi göreyim sizi, toparlanın, sıkı durun. Bostancılara ne oldu?"
"Sultanım Bostancıbaşı Şakir Ağa'nın kellesini kestirip isyancılara yolladınız ya... Bostancılar çil yavrusu gibi sağa sola dağılmışlardır."
Hiç olmazsa unutmamak isterdim
Eski geceler ,sevdiklerimle dolu odalar ...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar!
Az yanımda kal ,çocukluğum ,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah Ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım , ilk sevgim...
Doğduğum ev! Rahatlayacak içim , duysam Bir tek kapının sesini .
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden ,yaşadığım günler! Güneş , Getir Bir Bayram sabahı .
Açılın ,açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar .
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim sınıflarım oturdum sıralar...
Ziya Osman Saba
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler!
Güneş! getir bir bayram sabahını.
Açılın, açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar.
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım , oturduğum sıralar..
Bizim çocukların dalga geçtiği divan edebiyatını bile seviyorum. Fuzuli’yi, Süleyman Çelebi’yi, Karacaoğlan’ı, Tevfik Fikret’i filan hepsini seviyorum. Ama en çok, edebiyat dersi dönem ödevi olarak yaptığım Ziya Osman Saba’nın “Geçen Zaman” şiirini seviyorum. Bölük pörçük tutuyorum aklımda:
“…az yanımda kal çocukluğum… böyle uzaklaşmayın benden yaşadığım günler… açılın açılın tekrar, çocuk dizlerimdeki yaralar, hepiniz benimsiniz… bırakıp her şeyi nereye gidiyorum… neler geçmişti aklımdan, nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm… Ah, nasıldı yaşamak?”
GEÇEN ZAMAN
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim...
-Doğduğum ev. Rahatlıyacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak?