Ben ancak mert olanların yardımını kabul ederim. Bana evvelce kendisini böyle tanıtmıştı. Hadiseler aksini ispat etti. Benim hapiste elim kolum bağlı iken ve çocuklarım evde açken, içinde on parası olmadığı ve bir damla alnının teri bulunmadığı bir maldan menfaatlenen insan, benim prensiplerim dışındadır. Ben kısa zamanda, bir seneye kalmaz, çok daha iyi makineye sahip olabilirim. Fakat o çeşit insanlar, benim itimadımı saflık olarak istismar kurnazlığına kapılır ve hayatlarında rastlayan bu küçücük vesileyi devlet kuşu zannederler. Neticede ne ben kaybederim, ne de öyleleri bişey kazanır. Bunu aynen kendisine okumanı bilhassa rica ederim. Benim gücüme giden maddi ziyan değil, yapılan muameledir.
12/03/2023
Uzun zamandır yazmak istediğim ancak bir türlü güç bulamadığım incelemeyi bugünün hatırına yazmaya karar verdim. Tek temennim içimden geçenleri hakkıyla aktarabilmektir...
İstiklal marşı demek; Çanakkale demek... Çanakkale demek şehit demek, acı demek...
Allah bizlere bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın. Ama Allah bize
- Peki sokaktan çöp toplayanların sayısı hakkında bilginiz var mı?
- Sadece İstanbul’da 10 bin civarında. Türkiye’de 200 bin kadar olduğu tahmin ediliyor. Bu onların beş yıl önce verdiği rakam. Krizden sonra daha da artmıştır. Çünkü sermayesiz iş. Kimse sana çöpten kağıt toplama diyemez.
Yazılması güç olan şeylerin yazıldığı kitap. Benim bu kitaba ilgimi çeken şey bu site üzerindeki puanlama oldu. Yani şöyle diyeyim, kitabın okunma sayısı ile puanlama sayıları farklıydı. Puan verenler okunma sayısından yüksekti. Ve puanların bir puan olarak verildiği sitede gözüküyor. Kısaca birileri bu kitabın popülerliğinin olmamasını istiyor.
Kürt topluluklarının çoğu aşırı cesaret ve tehevvürle, alabildiğine mert ve cömert olmakla tanınmışlardır. Ayrıca yaradılıştan, büyük bir hamiyete sahip, son derece onurlu ve aşırı derecede mağrurdurlar.
Onlardan mısın sen de? Gözlerini kaçırarak konuşanlardan? Hani o kırıldığını bile söylemeyenlerden? Memnun oldum. Ben de. Sana bir şey diyeyim mi? Bizi daha çok üzerler...
Hayatımız boyunca yürüdüğümüz bu parkta, kimi zaman görmeyi umduğumuz sihirli perileri aramaktan dolayı yanlarından geçip gittiğimiz ve varlığından emin olduğumuz ağaçların güzelliklerini göremiyoruz.
“Ümraniye’de 28 Nisan 1993’te meydana gelen ve 39 vatandaşımızın ölümüne neden olan çöp patlamaları” diye manşetler atabilir gazeteler. Öyle ki, İstanbul adlı, iki yakalı koca köyde, Anadolu yakasında Ümraniye Hekimbaşı, Avrupa yakasında Eyüp Kemerburgaz, her an patlamaya hazır birer çöp gibidirler. Sıkışıp patladıklarında, yakıp yıktıklarında ortalığı, söküp aldıklarında 39 canı, haber olabilirler. Haberdirler, okunurlar, unutulurlar, giderler. Öyle ki, isyan bile isyan eder; hafıza-i beşer, harp ve haber malullerine benzer.
Eğer ki iddia “tüm kediler beyazdır” gibi bir argümansa, sürekli olarak beyaz kediler aramak ve bulduğumuzda argümanın doğru olduğunu görmek ve kendimizi tatmin etmek bilimsel açıdan anlamsızdır.
merhametin denizinde boğarken sen beni
intiharlarla donattım kendimi
sarp uçurumlarda boşluğa bıraktım direnişlerimi
kendine bile yetmeyen öksüz güçlülükler biriktirdim.