Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Adem hatayı işleyince şöyle dedi:
"Ey Rabbim, Senden Muhammed'in hakkı için dilerim ki, beni bağışlayasın."
Allahu Teala buyurdu ki: "Ben Muhammed'i yaratmamış olduğum halde Sen onu nereden bildin?"
Adem şöyle dedi: "Ey Rabbim, Sen beni elinle yaratıp, ruhundan bana üfürdüğünde ben başımı kaldırdım ve Arş'in ayakları üzerinde şöyle yazılı olduğunu gördüm. -La ilahe illallah, Muhammedü'r Rasulullah.- Bende anladım ki, Senin isminin yanına yazdığın kimse mahlukat arasında en sevdiğin kimsedir."
Bunun üzerine Allah şöyle buyurdu: "Doğru söyledin ey Adem. O, mahlukat arasında en çok sevdiğim kimsedir. Madem sen onun hakkı ile Benden istedin, Ben de seni bağışladım. Eğer Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım."
Beyhaki dedi ki: Bunu bu yoldan sadece Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem rivayet ett. O da zayıftır. Allah en iyisini bilendir.
el-Müstedrek: 2/672. Bu hadis zayıftır. Bazı alimler bunun mevzu/uyduruk olduğunu söylemişlerdir.
1)Fıkhın alanının genişlemesi(Yeni fetihler ve İslam’ın yayılması) ve fıkhî meselelerde ihtilafın artması 2)Hadîs rivayetlerinin yaygınlaşması 3)Mevzû hadîslerin ortaya çıkması: Bu dönem mezhepler/ırklar üstünlük için hadis uydurmuşlardır. Ancak hadîslerin tedvîni, ulemanın hadîslerin zayıfını, uydurmasını sahih olandan ayıracak kriterleri belirlemeleri, hadis diye uydurulan sözleri bir bir tespit etmeleriyle bu faaliyet sonuçsuz kalmıştır. 4)Re’y ve Hadîs ekollerinin doğması: Ehli Rey/Ehli Hadis.
Yarı münevver zümrenin ömürlerinde asla bir fikir sahibi olamayacak kadar ruhları tembeldir, bugün şu fikir yarın öteki fikir kırpıntısını beraberlerinde gezdirmek suretiyle münevver insan olduklarını kendilerine ispata kalkarlar. On dakika içinde maddi ve manevi her çeşitten en az on mevzua dokunup geçtiklerini görmek insana adeta dehşet verir. Bir meseleyi başından alıp sonuna kadar götüremeyecek derecede uyuşuk oldukları ve "ideophobie" diyebileceğimiz bir nevi "fikri faaliyetten korkma" illetine tutulmuş bulundukları için yanlarında her hadise hakkında hazır bir hüküm reçetesi taşırlar.
Mevzu olduğu iddia edilen bir hadise göre, "Oğul babanın sırrıdır." Onun suyundan, toprağındandır. Boy veren sürgün, çatlattığı tohumun mahiyetincedir. Oğulun mahiyeti babasında saklı olduğu gibi babanın açıklaması da oğulda gizli. İkisinin manası birbirindedir.