Sen tüm kentten daha yalnızdın, okyanus gibi yalnızlık.. Ve bana geceler yetmiyor. Günler yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler, diller yetmiyor.. Bazı günler elime bir et parçası alamıyorum, ya da o bütün bir cesedi andıran tavuklar. Kızartabiliyorum, ama yiyemiyorum… Yaşamımın en mutlu anlarında da aynı güçle acıyı duymadım mı. Ve
30 Ağustos’u 30 Ağustos yapanlara.
“… şirin yaşlı bir kadın Alay Komutanı Fehmi Bey’in eline yapışmış bırakmıyordu. -Anam izin ver yola çıkalım. -Yoo, valla bırakmam. -Geç kalıyoruz, yolumuz uzun. -Biz sizi üç yıl bekledik. Şimdi biraz da siz bekleyin. Daha diyeceğim var. Ben Üsküplüyüm. Ay yıldız Üsküp’ten ayrılınca, onun peşinde düştüm. Göçmenin derdi bayrağının altında ölmektir, oğul. Beş kere göç ettim. O nereye, ben oraya. Sonunda Anadolu’ya geldik. Ama düşman buraya da yetişti. Al sancak orduyla birlikte Ankara’ya gitti. Mecalim yok ki peşine düşeyim. O dönene kadar ölmemeye ahdettim. Ahdimi de tuttum. Ordu da, o da döndü. Ama bir açıp da sancağın yüzünü göstermediniz. Fehmi Bey’in yüreği köpürdü: -Biraz bizimle yürüyebilir misin? -Yürürüm! Komutanın işareti üzerine komutlar verildi. Alay yürüyüş düzenine girdi. Sancaktar ve sancak muhafızları en öndeydi. Fehmi Bey yaşlı kadını sancaktarın arkasına götürüp bıraktı. -Burda dur anacağım. Kadıncağız ne olacağını anlamamıştı. Huzursuz bakıyordu. Sancak ve muhafızlar usulünce sancağı açınca, kadının yüzüne sanki nur yağdı, öyle parladı birden. Sancaktar sancağı kaldırdı. Al sancak kadının üzerinde dalgalanmaya başladı. Kadın dirildi, dikildi, başını gururla kaldırdı.”
Sayfa 633
Reklam
İslâmiyetten önce kadının bazı durumlarda, bilhassa İkti­sadî bakımdan sahip olduğu şahsiyet ise, İslâm’dan sonra büs­bütün genişletilerek geliştirilmiştir, Böylece İslâm’ın yükselme devirlerinde görülen üstün kültür hayatında kadın da kendine düşen yeri rahatça ve kolaylıkla doldurmuş, Müslüman büyük edip, fakîh, âlim, şâir erkeklerin yanında,
Van'da Ermeni Mezalimi
Ahtucu köyünde Kemo ismindeki şahsın karısı Zeliha tandır başında ekmek pişirmekte iken, altı aylık çocuğu ateşe atılarak, anasının gözü önünde pişirilmiş ve kendisine yemesi emredilmiş; red etmesi üzerine zavallı validenin bir bacağı tandıra sokularak merhametsizce yakılmıştır. Kadın hala hayattadır ve hadiseyi naklederken hıçkıra hıçkıra ağlamakta ve dinleyenlerin de kalbini dağlamakta idi. Yine bu köyden tezek yığınları içine birçok masum çocukların atılarak yakıldığı mevcud cesedlerden anlaşılmıştır. Herite köyünde Hacı Osman isminde birini işkence ile katlettikten sonra, üç kız ve iki gelinine söz ve yazıyla tasvir edilemiyecek çirkinlikte bulunmuşlar ve biçareler bu şenaatten son derece müteessir olarak intihar etmişlerdir.
Sayfa 174
Kan dökmek yasaksa bunu Emir için meşru kılan nedir? Başkasının parasını çalmak suçtur ama birinin hayatını elinden almak asil bir davranıştır. Kocanın ihanete uğraması çirkin bir eylem olabilir ama yaşayan bir bedeni taşlamak güzel bir iştir. Kötülüğe kötülükle karşılık vermenin adı yasa mıdır? Yozlaşmaya karşı daha büyük bir yozlaşma öne sürmenin adına kural mı denir? Suçların üstesinden gelmek için daha çok suç işlemek adalet midir? Emîr de bir zamanlar düşmanlarını öldürmemiş midir? Yoksul vatandaşların parasını pulunu, malını mülkünü çalmamış mıdır? Zina etmemiş midir? Katili öldürüp hırsızı ağaca astırdığında doğru olanı mı yapmıştır? Hırsızı ağaca asanlar kimdir peki? Cennetten gelen melekler midir yoksa yağmacı ve gaspçı insanlar mı? Katilin kafasını kim kesmiştir? Yüce ermişler mi yoksa nereye gitse kan döken askerler mi? Zina eden kadını taşlayan kimdir? Manastırdaki erdemli münzeviler mi yoksa kof yasanın koruması altında mezalime iştirak etmenin keyfini çıkaran insanlar mı? Yasa nedir? Cennetin derinliklerinden güneşle birlikte doğduğunu gören olmuş mudur? Tanrının kalbini görüp de iradesini ya da gayesini keşfeden bir insanoğlu var mıdır? Melekler, hangi çağda insanların arasına karışarak onlara, "Zayıf olanın yaşamdan zevk almasına engel olun, yasayı çiğneyenleri kılıçtan geçirin ve günahkarları demir ökçelerinizle ezin," şeklinde öğüt vermiştir?
Sayfa 27
DELİ HALİT PAŞA DESTANI
Namusluyla namussuz Paltosu bir batman gelirmiş Deli Halit Paşa’nın Katlayıp attığında adam da devirirmiş. Paltosu tılsımlıymış söylence olmuş. Kurşunlar girer de çıkamazlarmış Şamanca bir gösteri olarak silkince paltosunu Onlarca yenik kurşun yerlere saçılırmış. Deli Halit Paşa’da çifte tabanca “Namuslu” dediği sağa takılı Düşmana
Reklam
93 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.