Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birinci Bölüm
Özellikle babasının meşhur serveti, her servet avcısını çekerdi. Ancak görücülere Mihriban Hanım oğullarının neci olduğunu sorar, "Kâtip" cevabını alınca "Oh! Cebi delik!" der, "Asker" cevabını alınca "Yarım kunduralı" der, "Hoca" cevabını alınca "Sarımsak başlı" der. (Mihriban Hanım tebessüm ettirdi...)
Gastangalı :)
Burada Felatun Bey'in uşağını zikreyledikte halini birazcık olsun söylemedik. Bu Mehmetçik "Gastangalı" dan (Kastamonu) hemicek gelmiş; daha dünyayı öğrenmemiş, ayda yüz kuruşun meftunu, ensesine muhabbet ve aferin makamında bir tokat vurulmasının mecburu bir adam olup , hizmet etti efendinin bir oğluyla bir kızı olduğunu öğrenmeyen muvaffak olmuş ve hatta oğlunun ismi 'Pantolon Bey' ve kızının ismi dahi ' Merdivan Hanım ' olduğunu bile bellemişti. Ne zannettiniz ya ? Felâtun isminden ' Pantolon ' lafzına ve Mihriban isminden dahi ' Merdivan ' kelimesine intikal edebilmek haylice dirayete mütevakkıftır( bağlı).
Sayfa 13 - Turkuvaz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Diğer kızlar gibi Mihriban Hanım oya yapmasını bilmez, zira alafrangalarda oya yoktur.
Görücülerine Mihriban Hanım oğullarının neci olduğunu sorar, “Katip” cevabını alınca “Oh!Cebi delik!” der, “Asker” cevabını alınca “Yarım kunduralı” der, “Hoca” cevabını alınca “Sarımsak başlı” der. Özetle herbirine bir kulp uydurup Allah korusun derdi.
Kasım lafa karıştı : - Biliyor musun senin şeyhliğini bekleyenlerden biri de Melekşan , tetkik etmiş ; Halvetîlğin ona uygun bir tarikat olduğunu söylüyor ve Mehmed ağam şeyh olursa ona mürit olacağım diyor . Sen pek kıymet vermezsin kıza ama , o seni çocukluğumuzdan beri çok sever , mektuplarını sanki benden sabırsız bekler . Mısrî , bu ani itiraf karşısında şaşırdı , “ yoksa o da bana mı ?..” diye geçirdi aklından , sonra bu ihtimali derhal kovdu kafasından ve suratına budala bir tebessüm takıp : - Hiç kıymet vermez olur muyum , tabii veririm , o da kardeşim sayılır , dedi . - Şimdi söyle bakayım bana Mehmed , diyordu Mihriban Hanım , hiç hanımlar tarikata girerler mi ? Tehlikeli olmaz mı onlar için ? - Tabii ki girerler efendim , dedi , Mısrî . Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerde erkekle kadına beraber hitap vardır , iki cinsi eşit kabul eder kitabımız . Bir erkek Allah yolunda ne kadar ilerleyebilirse , kadın da o kadar ilerleyebilir . İbn Arabî ‘nin pek çok kadın müridi varmış . O , kadınların “ kutup “ dahi olabileceklerini söyler . Yani bir tarikata girmesi tehlikeli değildir , pek münasiptir. Kur’an’ı okuyacak kadar Arapçası var mı ?
Sayfa 197 - Bilge Kültür Sanat
Bu Mehmetçik, «Gastangalı"dan yeni gelmiş, dünya görmemiş, ayda yüz kuruşun düşkünü, ensesine sevgi ve aferin anlamında bir tokat vurulmasından hoşlanan bir adam olup, hizmet ettiği efendinin bir oğlu ile bir kızı olduğunu öğrenmeyi ancak başarmış, hatta oğlunun isminin "Pantolon Bey" ve kızının isminin de "Merdivan Hanım" olduğunu bile bellemişti. Ne zannettiniz ya? Felatun isminden "Pantolon"u ve Mihriban isminden de "Merdivan" kelimesini çıkartabilmek epey hüner gerektirir. Mehmetçik aslında büyük efendiye de "Meraklı" Efendi derdi, fakat efendisinin isminde "lam" olmadığı için bunu doğru söyleyemez ve utanırdı.
Reklam
Şuan ki Dönemle Benzerlik İçinde
"Mihriban Hanım oya yapmasını bilmez, zira alafrangalarda oya yoktur. Kese, çorap vesaire örmesini de bilmez, çünkü onları modist kızlar örer. Nakşı da onlar işler. Yapma çiçekler Beyoğlu'nda çok! Bunları yapmak için niye zahmete girsin? Çamaşır yıkamak, ütülemek hizmetkârların ve yemek pişirmek de aşçının işidir. Hatta kendi saçını taramak da alafrangada yoktur, özel olarak perukar kadın gelir tarar." *Modist: Terzi *Perukar: Kuaför
gülüşmekten başka bir şey yapmayalım, sade olalım.
Bizim konuşmamız gönüle bulantı verecek kadar şiirle doluydu. Ötekiler bizim kadar lâkırdı bilmiyorlardı. Fakat, buna mukabil öyle çabuk ahbap olmuşlardı ki, yeis ve teselli kelimeleriyle başlayan sözleri şimdi, önümüzdeki güneşli dere kadar şendi. Mihriban hanım ara sıra gülümsüyor:" Zavallı sade ruhlar, diyordu, bakınız artık söylenecek hiçbir şeyleri kalmamıştı!.. Gülüşmekten başka bir şey yapmıyorlar..."
Sayfa 162 - Şiire tövbe eden adam.
Mihriban Hanım, insan psikolojisini bilmekten ziyade karakterinde aşırı derece bulunan kurnazlık ve baskınlıktan alıyordu insanları parmağında döndürmesinin o haz dolu ivme gücünü.
Bugün de Mihriban Hanım oldum çok şükür,
“Bu baba, oğul ve kız yahut kız kardeş, üçü bir yerde bulundukları zaman baba oğul eğer Mihriban Hanım’ın bir çiçeğini veya eldiven giyişini beğenmeyecek olsalar kızcağızın üç gün üç gece ağlayacağını bildikleri için başına bir çiçek değil saksıyı giymiş olsa bile çok yakışmış olduğuna yemin etmeye mecburdular.” (s11)
Reklam
"Normal kızlar gibi Mihriban Hanım oya yapmasını bilmez. Keza alafrangalarda öyle adetlere yer yoktur."
Yuh pes diyelim cahilliğinize
... On iki yaşındaki kızcağız on beş yaşındayken dünyaya çocuk getirdi. Ancak ondan sonra kaç defa hamile kaldıysa da çocuğunu rahminde barındıramayıp düşürdü. Hekimler işin aslını incelemediklerinden hanımın rahminde tedavisi ve düzeltilmesi imkânsız bir sorun olduğuna karar vererek vazgeçtiler. İş ebelere kaldı. Onlar sargılarla falanlarla Mihriban Hanım'ı düşürtmeyip koruyabildilerse de biçare annesi bu kızı doğurduktan sonra lohusa yatağındayken şehit olarak vefat etti. Mevla rahmet eylesin! Böyle şeyler olağandır! Başka ne diyelim?
Vefat eden Mustafa Meraki efendinin oğlu Felatun bey erkek olduğundan başının çaresini görebilir ama kızı Mihriban hanım kısa ayaklı olduğu için, işte o zavallıya acınır. Adam sende! Aylık yirmi bin kuruş geliri olan bir ailenin öksüzleri, öksüz mü sayılır? Böyle demeyiniz efendim. Ne kadar olsa acınıyor..
Ya bu güzel insanlar atlara binip gittiler... Mihriban Hanım:
"Herkesin derdine koşardı, herkesin acısına ortak olmaya çalışırdı. Dar imkânlarına rağmen çevresindeki insanlara hizmeti görev bilen bir kişiydi. Öyle ki, bir futbol maçı olduğu zaman hacet namazı kılıp, maçta kavga çıkmaması için dua ederdi."
24 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.