Milli Damar
Milli Damar, KOZ, KÖZ, Fetö, Nurcu, Menzilci, Okuyucu, Yazıcı... Ortalığa bakar mısınız? Ülke cemaatlerin oyun alanı haline geldi.
Sayfa 218 - Siyah-Beyaz YayınlarıKitabı okudu
"FETÖ, Emniyetteki "Milli Damar" yapılanması iddialarını kullanarak Emniyet ve yargı içindeki darbe karşıtı kadroları 15 Temmuz öncesi tasfiye etmeyi amaçladı"
Reklam
Dikkate alınması gereken ikinci husus şairin aktif olarak katılıp bütün gücüyle desteklediği Milli Mücadele'nin hilafetçi ve İttihad-ı İslamcı(panislamist) bir politika ve dille yürütülüyor olmasıdır. Tarihin ve kaderin sevkiyle gittikçe kuvvetlenen "milli" damar bu üst çerçevenin içindedir ve onunla uyumludur. Birinci Meclis, ister insan unsuru ve sembolleri isterse icraatı ve dili merkeze alınsın, bu politikanın açıkça tezahür ettiği bir alan olarak görülebilir.
Her zaman ki gibi biz sahip çıktık herkese karşı
1848 devrimleri içinde en güç­lü damar, devrimci milliyetçi, milli bağımsızlıkçı harekettir. Osman­lı'ya yerleşen Macar ve Leh mültecilerin belirgin yönleri de budur. 1848'i coşkuyla karşılayan, devrime bizzat katılan KarlMarx ve Friedrİch Engels, çeşitli yazılarmda döneme ilişkin değerlendirme­ lerde bulunmuşlardır. Macar ve Leh milliyetçiliklerini ilerici bul­muş ve desteklenmelerini savunmuşlardır çünkü bu milliyetçilikler devrimin safındadır. Marx ve Engels, Macaristan'ın ve Lehistan'ın Avusturya İmparatorluğu ve Rus Çarlığı'na karşı millî bağımsızlık mücadelelerini desteklemişlerdir.
Öyküsü şöyleydi Çukurova’nın: Eliyeşil ve Karamehmetler, Tarsus’un büyük toprak sahipleriydiler. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesinden hemen sonra ekonomik ve stratejik önem kazanan Tarsus, 19 Aralık 1918’de Fransızlar tarafından işgal edilmişti. Yörenin direniş hareketi 19 Mart 1920’de Tarsus Müdafaa-i Hukuk Teşkilatı’nın kurulmasıyla canlılık kazanacaktı. Bu arada “müfrezelerin iaeşe, malzeme ve sair ihtiyaçlarını karşılamak üzere” ikinci bir Tarsus Müdafaa-i Hukuk Heyeti oluşturulmuştu. Heyetin başkanlığını Çukurova Grubu’nun kurucularından Sadık Paşa (Eliyeşil) yapıyordu. Diğer Çukurova kurucusu Karamehmetzade Hafız Mehmet Bey de heyetin üyeleri arasındaydı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulması ve milli müfrezelerin oluşturulmasından sonra Mersin ve Tarsus’ta çarpışmalar olacak, nihayet 1921’de Fransızlar Tarsus’u boşaltacaklardı. Eliyeşil ve Karamehmet aileleri Kuvayı Milliye’nin önderleri olarak biliniyorlardı. Bir ara Sadık Eliyeşil ve kayınpederi Suphi Paşa için Fransızlarla işbirliği yaptıkları iddiası ortaya atılmış ve söz konusu kişiler tutuklanacakken yörenin büyük toprak sahiplerinden ve sonraları Adana mebusu olan Damar Arıkoğlu’nun Atatürk’e gönderdiği mektup sayesinde serbest bırakılmışlardı. Kuvayı Milliye’de üstlenilen rol, Eliyeşillerin CHP divan üyeliği ile sürecek, bu ilişki, pamukla içli-dışlı olan “Çuku- rovalı”ların sanayiye geçişine de basamak oluşturacaktı. Eliyeşil ve Karamehmetlerin ilk ciddi girişimi, 1887’de kurulan azınlıklara ait eski Mavromati ve Şürekası İplik Fabrikası’nın 1925’te devralınmasıydı.
Aynen, Ağalık Düzenine Karşı
"Sürekli olarak mebusluğa tayin edilenlerden biri Emin Sazak'tır. Emin Sazak, 1920- 1950 arasında, yani otuz yıl müddetle, devamlı olarak mebusluk yapmıştır. 1920'li yıllarda derebeyliğine dayanarak mebus seçilmiştir... 1927, 1931, 1935 dönemlerinde bizzat Ebedi Şef, Gazi Mustafa Kemal, 1939, 1943 dönemlerinde de, Milli Şef İsmet İnönü
Sayfa 195 - Özgür ÜniversiteKitabı okudu
Reklam
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.