Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Doğudaki büyük göçebe imparatorlukların tarihlerine şöyle bir baktığımızda, Hazarların kendilerinden önce gelen Hun ve Avar imparatorluklanyla kendilerinden sonra gelen Moğol İmparatorluğu arasında, hem zaman hem büyüklük hem de uygarlık düzeyi bakımından bir geçiş dönemi oluşturduğunu görmekteyiz.
İnsan kültürleri sürekli değişim halindedir. Peki bu değişim rastgele midir yoksa uzun vadede belli bir örüntüsü mü vardır? Başka bir deyişle, tarihin bir akış yönü var mıdır? Cevap evettir. Bin yıllar boyunca küçük ve basit kültürler, zamanla daha büyük ve karmaşık uygarlıklar oluşturacak şekilde birleşti ve dünya giderek her biri öncekilerden daha büyük ve karmaşık daha az sayıda mega kültüre ev sahipliği yapmaya başladı. Bu elbette sadece makro seviyede geçerli çok kaba bir genellemedir. Mikro seviyede birleşip daha büyük bir mega kültür oluşturan her kültür grubunda, parçalanıp dağılmış bir mega kültürün izi bulunabilir. Moğol İmparatorluğu gelişerek Asya'nın devasa topraklarını hatta Avrupa'nın bazı yerlerini ele geçirdi, ama sonra bölünerek parçalara ayrıldı. Hıristiyanlık yüz milyonlarca insanı etkisi altına aldığı anda sayısız mezhebe bölündü. Latin dili, Batı ve Orta Avrupa'ya yayıldıktan sonra ulusal diller haline gelerek yerel lehçelere ayrıldı. Bunlar birleşmeye doğru ilerleyen, daha büyük ve geri döndürülemez bir eğilimin geçici kırılmalarıdır.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Moğol beyi Timuçin, Cengiz Han unvanı ile uzak kuzeydoğu Asya'da zor bir mücadelenin ardından göçebe boylarını bir araya getirerek Moğolistan’ın başına gelmişti. 1206 yılında, Cengiz Han Moğol boylarının tamamını Onon Nehri kaynağında bir toplantıya çağırdı. Bu toplantıda, o dokuz at kuyruklu beyaz bayrağını açtı, boylar da ona karşı olan bağlılıklarını bir kez daha yinelediler ve Dev Moğol imparatorluğu kurulmuş oldu.
Moğollar
1206 yılında, Cengiz Han Moğol boylarının tamamını Onon Nehri kaynağında bir toplantıya çağırdı. Bu toplantıda, o dokuz at kuyruklu beyaz bayrağını açtı, boylar da ona karşı olan bağlılıklarını bir kez daha yinelediler ve Dev Moğol imparatorluğu kurulmuş oldu.
undefinedKitabı okudu
Moğol İmparatorluğu ''Falsafah'' olarak bilinen, hoşgörülü, evrensel felsefi rasyonalizmi temsil ediyordu ; Safeviler, o zamana kadar elit bir azınlığın inancı olan Şiiliği devletlerinin dini haline getirdiler ve Sünni İslama şiddetli bir şekilde sadık kalan Osmanlı Türkleri, kutsal Müslüman kanunu, şeriata dayalı bir hükümet şekli yarattılar.
Sayfa 65 - ALFA - Temmuz - 2017Kitabı okudu
Kısa süre önce Orta Asya’da yapılan bir genetik araştırma sırasında şaşırtıcı bir örnek çıktı ortaya. Araştırma, sadece erkeklerde bulunan Y kromozomu üzerineydi. Asyalı erkeklerin %8i birbirinin tıpatıp aynı Y kromozomlarına sahipti, yani tek bir dedeleri vardı. Bu erkek öyle çok çocuk sahibi olmuştu ki yaklaşık on altı milyon erkek torunu vardı. Bu yüce dölleyicinin hemen hemen bin yıl önce yaşadığını ortaya çıkaran biliminsanları, en muhtemel adayın Cengiz Han olduğuna karar verdiler. Cengiz Han, oğulları ve torunları dünya tarihindeki en büyük imparatorluğu yönetmişlerdi. Orduları, bazı halkları toptan yok etmişti. Güzel, genç kadınlar askerlere düşmezdi, bizzat Moğol hükümdarına getirilirdi.
Sayfa 113 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kıtbuka'nın, Kutuz'a verdiği cevap
Kıtbuka, Ayn-Calüd ( 3 eylül 1260 ) muharebesini kaybedip, elleri bağlı bir şekilde Kutuz'un huzuruna çıkarılmıştı. Kutuz, '' Bunca hanedanı devirdikten sonra işte nihayet kapana kısıldın' '' Moğol kumandanının cevabı Çengiz destanına layık bir cevaptı: '' Eğer senin elinden ölürsem, bu senin değil Tanrı'nın bir eseri olacaktır. Bir anlık bir başarıdan dolayı başın dönmesin. Ölüm haberim Hülegü Han'ın kulağına gittiği an hiddeti, dalgalı bir deniz gibi kabaracaktır. Azerbaycan'dan Mısır'a kadar bütün ülke Moğol atlarının nalları altında çiğnenecektir! ''
Sayfa 402Kitabı okudu
775 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.