AKP iktidarında Türkiye, hayvancılıkta da her yönüyle dışa bağımlı hale getirildi.
Hayvancılık yapmak isteyen birisi işe hayvan ithal etmekle başlıyor. Süt hayvancılığı yapanlar damızlık düve, besicilik yapanlar besilik dana ithal ediyor. Küçükbaş hayvancılık yapanlar damızlık koyun ve keçi ithal ediyor. Kanatlı sektörüne girenlerse yine damızlık ithal ediyor.
Hayvanı ithal etmekle iş bitmiyor. Hayvanı beslemek için yem vermeniz gerekiyor. Yem hammaddesinin yüzde 60-70'i ithalatla karşılanıyor. Zaman zaman saman bile ithal ediliyor. Sonra hayvanlara çoban lazım, bakıcı lazım. O da ithal. Moldova'dan, Afrika'dan son yıllarda Suriye'den çoban ithal ediyoruz.
Hayvanınız hastalandı, aşı yapmanız gerekiyor, ilaç tedavisi uygulayacaksınız. O da ithal. Verimli ırk elde etmek, süt verimini, et verimini artırmak için kullanılan sperma da ithal.
Her şeyi ithal ederek yapılan "fason hayvancılıkla" bir yere varmak mümkün değil. Bu nedenle süt ürünleri ve et ithalatı da kaçınılmaz hale geliyor. Bu kadar ithalata ilâve olarak kırmızı et ithal ediliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gittiği ülkelerde "sizden et alalım" diye söze başlıyor. Sırbistan'dan, Bosna Hersek'ten hatta Sudan'dan bile et alıyoruz. Bir zamanlar Ortadoğu'nun kırmızı et ve canlı hayvan tedarikçisi olan Türkiye, bugün Kurban Bayramları'nda keseceği kurbanın bile bir bölümünü ithal ediyor. İthalat olmasa dini vecibeler yerine getirilemeyecek.