"Bir kitap bizi alıp diğer kitapların üzerine çıkarmıyorsa o kitabın neresi iyidir."
Irvin D. Yalom
"Ne de olsa ben geleceklerin önleyicisiyim, öngörücüsü değilim."
Ray Bradbury
Önceleri bilim kurgu eserlerin kitap ya da film, dizi fark etmeksizin geleceği öngördüğü ve gerçekleşmeden sunduğunu düşünürdüm. Şu anda da bu düşüncem çok
Fahrenheit 451 devlet sansürünün, totaliter rejimlerin dehşetini anlatan temel yapıtlardan biri sayılmasına rağmen, Ray Bradbury, romanı hakkında şöyle der:
"Romanım hep yanlış ya da eksik
YouTube kitap kanalımda Fahrenheit 451 kitabını önerip distopya türünü anlattım:
ytbe.one/DNo1wRTFR1g
Beni yak, kendini yak, her şeyi yak.
1954'te ilk olarak Playboy dergisinin sayfalarında boy gösteren Fahrenheit 451, bundan tam 63 yıl sonra da kitaplığımın sağ alttan 3. rafında günümüzden 500 yıl sonrasını anlatmak için boy
Öncelikli olarak şunu ifade etmem gerekir ki; kitap, sosyal mecralarda abartıldığı kadar alıp götürmedi beni.. Distopik bir eser olmasına rağmen bende hiçbir etki oluşturmadı...Çünkü ben bir kitabı okurken sayfalar arasında canlandırma yapıp kendimce bir sahne kuruyorum. Bu eserde böyle bir sahneyi göz önüne dahî getiremedim. Kurgu güzel ama yazarın sürekleyici bir üslûbu olmadığı kanısındayım. Bu kadar güzel kurgu, hitabet ve sürükleyici bir dilin olmamasının kurbanı olmuş diyebilirim.
Eserin baş kahramanı Montag isimli bir itfaiyeci. Burada tuhaf olan durum şu ki bizim bildiğimiz itfaiyeciler yangın söndürmek ile görevlendirilmiş kişilerdir. Ama en başında belirttiğim gibi distopik bir eser olmasından ötürü burada ki itfaiyecilerin görevi, bilinenin tam aksine yangın çıkarmak...Özellikle de kitapları yakmak için...
Kitaba isim verme serüveni ise oldukça manîdar... Yazar "itfaiyeci" olsun diye düşünüyor ama sonra beğenmiyor kendi kendisine "kitaplar kaç derecede tutuşup yanar?" diye soruyor. Birkaç yere telefon ediyor ama aradığı sorunun cevabını bulamıyor. En sonunda itfaiye teşkilatını arayarak "kitap kağıdının kaç derecede tutuşup yandığını" soruyor cevap ise "451 Fahrenheit" oluyor. Yazar ise tersine çevirip Fahrenheit 451 ismini veriyor... (niyedir bilmiyorum böyle değişik isim verme serüvenleri benim hoşuma gidiyor o sebeple incelemenin sonunda belirtmek istedim)
Mükemmel bir gündü. Babam aşırı mutluydu. Ben de -her zamanki gibi- bu mutluluğu fırsat bilip ''Baba, internetten almam gereken bir- iki kitap var'' dedim. O da '' Tamam oğlum, al '' dedi. Tabi ki bir-iki ile bırakmadım, aç bir okur olarak önüme ne geldiyse sepete dizdim ( babama da haber verdim tabikide ama ben bunu niye şimdi buraya yazma
Bilimkurgu-Çizgiroman ve Manga Etkinliği kapsamında yapacağım ikinci incelemem olacak. Fahrenheit 451 ile sınırları zorlayacağız. Etkinlik Linki: ---->>> #28996895
Dün gece inceleme yazarken Denise Kirby'nin aynı adlı romanından uyarlanmış olan “The Bookshop” filmini keşfettim. İnceleme yazmayı bıraktım ve hemen filmi açtım. İlk
> Hepinize merhaba arkadaşlar. Kanalıma, aman aman sayfama hoş geldiniz demek isterdim, ama bu şimdi yeni moda olan YouTuber ve BookTuber tarzı bir giriş hissi verir düşüncesiyle, sizleri bugünkü incelememde biraz olsun farklı bir havada karşılamak istedim. Şu an sabahın 08.38’i ve benim belki de gün içinde en sakin ve dingin olabileceğim, daha
İtfaiyecilerin yangını söndürmek yerine yangın çıkardığı, kitapları yaktığı, mekanik tazıların tasarlanıp sözde güvenlik için kullanıldığı, böcek denilen iki tekerlekli ve oldukça hızlı arabaların zevk uğruna insanları öldürme aracı yapıldığı, ölenlere bir mezar taşı ve yazısının bile layık görülmediği bir dönem... Kitaplar faydasız ve kafa
Son zamanlarda okuduğum kitapların arasından konu bakımı,karakter tasviri ve olay akışının heyecanı bakımından okuduğum en etkileyici kitap bu dersem herhalde abartmış olmam...Kitabı yaklaşık 1 yıl önce almıştım adını çok duyduğum için..Ama bir türlü başlama gibi bir cesaretim olmamıştı veya kırmızıdan nefret ettiğim için de başlamamış
"Kitap yakılan bir yerde sonunda insanları yakarlar."
~Heinrich Heine, Almansor, 1821 #39266561
Damarlarımda hissettim, düşlerimde hayal ettim, gözlerimle gördüm, yüreğimle yaşadım, yürürken düşündüm, okurken doyamadım, bir yandan hızlıca sayfaları çevirmek, bir yandan sayfalar bitmesin istedim. Vücuda