"insan hep bir gün çok mutlu olacağına inanır. şimdi değildir, henüz değildir ama bir gün muhakkak, hak edilen o mutluluk gelip kendisini bulacaktır. gelecekte muğlak bir takvim yaprağına mühürlenmiş o günü, ufak tefek engellerin ayak altından çekileceği münasip bir zamana erteler durur insan. okulu bitirince, işe girince, evlenince, çocuklar büyüyünce... sonra genellikle o gün gelemeden de ölür."
Sayfa 72 - hep kitapKitabı okudu
Milli Mücadele ve Mütareke koşullari altında "vatan" Müslüman Türk nüfusun yaşadığı yerler için kullanılan bir kavram olmuştur. Bu nedenle Misak-ı Milli sınırlari "milli hudut nereye kadar gidiyorsa orasıdır" mantığı ile muğlak bir tarifin içine sıkışmıştır. Bunda lngiltere ve Fransa ile kurulan güç ve denge siyasetinin de payı büyüktür. Nitekim üçünü aşama olan Lozan'da Musul meselesi askıya alınmış, l926'da lngiliz hükümeti'nin istekleri doğrultusun da çözüme kavuşturulmuştur. Lozan'ın önemi "toprak bütünlüğü" kavramının "vatan" kavramı ile buluşması ve Türkiye'nin sınırlarinın uluslararası platformda tanınmasıdır. Lozan müzakerelerinde dikkat çekici olan Musul topraklarına sahip çıkmak için vatan tanımında Müslümanlığın geri çekilip Kürtleri de içi ne alan Turani ırk birliği argümanlari geliştirilmesidir. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra giderek vatan ve köken tanımının din zemininden etnik ve ırksal zemine çekilmiştir. Bunun en iyi örneği Türklerin etnik zeminini inşa etmeye girişen bir sonraki bölümde incelenecek olan Türk Tarih Tezi'dir.
Reklam
Adamların kafasındaki imge değil miydi sorunlu olan? Ve karşılaştığı her kadında onu arayan. Yatakta fahişe, uyuduğunda üstünü örten anne, yemek vakti çorbasını hazırlayan aşçı. Yorulmuştu, yatak odasına geçerken mutsuzluğun kökenlerini düşündü. Duygu tarafı sürgit muğlaktı. Sevgi, aşk muğlaktı. Erkek muğlaktı. Somur olan polislerdi, depremler, şehirlerin yarısını yutan büyük seller. İnsanın karşısına heyula gibi dikilen gerçekler. Hayat ikisi arasında bir salınımdı. Hayatta kalmak için muğlak olana, duygulara sığınmak zayıflık mıydı? Kurmaca bir dünyada yaşamalıydı bundan sonra. Bu kadar hayal kırıklığından sonra olgunlaşma romanı yazacak değiliz, hayal kırıklığının romanını yazacağız, demeliydi.”
Aşkta kendi topuğuna sıkanlar:)
Daha o zamandan ona neredeyse aşık olmuştum gerçi, ama eğer onu bir daha görmeseydim,eminimki o muğlak duygular geçip gidecek Ve ben onu kolayca unutacaktım...
Sayfa 36 - CanKitabı okuyor
Sanırım suç bir ölçüde kibrindeydi: ruhunda olup bitenler ona bile epey muğlak görünse de, bana güvenmemesini ve bana hakaret etmesini fısıldayan kibriydi.
Sayfa 147 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Kadınların bir şeyi sevip sevmemesinin nedeni oldukça muğlak bence
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.