Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
▪️Ebû Hüreyre'den (ra) rivayetle: Peygamber (sas) buyurdu ki: "Allah (cc) yedi kimseyi hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde gölgesinde gölgelendirecektir: Adil imam, Allah'a ibadetle ömrünü geçiren genç, yapayalnızken Allah'ı zikredip gözleri dolan kul, Allah için birbirlerini seven iki insan, makam ve güzellik sahibi bir kadının çağrısına 'Ben Allah'tan korkarım.' diyen kimse ve sağ elinin verdiğini sol elinin bilmeyeceği derecede gizlice tasaddukta bulunan kişi."
Ne zaman bir misafir gelse ve Allah Resulü, mescitte: "Misafirimizi kim ağır­layacak ?" diye seslense, hep aynı ses, Efendimiz'in çağırısına icabet ediyor, "Ben, ya Resulullah!" diye­rek misafiri alıp evine götürüyordu.
Reklam
Hakiki hayat ahiret hayatıdır. Bu ebedi hayatı kazanmak için İslâm'ı kendi hayatımızda yaşamak, yaşatmak lâzımdır. İnsan her gün ömrünü zayi ediyor. Ölüme gidiyor farkında değil. Ebedî hayatımızı kazanmak için çok çalışmalıyız. ... Dünyada insanlar iki kısımdır: Dindarlar ve dinsizler. Dindarlar hem dünya da hem ahirette birbirlerinden faydalanırlar. Dinsizler ise bu dünyada birbirinden faydalansalar bile ahirette herkes bir diğerini lanetler. “Allah'tan korkanlar hariç, kıyamet gününde (dünyalık dostlar) Birbirlerinin düşmanı olurlar.” Din demek Resulullah'ın hayatı demektir. Onun Kur'an'dan aldığı ve uyguladığı hayat ölçüsüne uymayan hiçbir ibadet ve amelin kıymeti olmaz. Din, hayatın bütün cephelerini ele aldığından yaşamın tüm alanlarında uygulanmalıdır.
Allah'ın Ona Takvayı Emretmesinin Anlamı Nedir
Soru: Resûlullah (s.a.v.) takva sahiplerinin efendisi olduğu hâlde, ALLAH'IN ona, takvayı emretmesinin anlamı nedir? Cevap: Bu , takvada sebat ve devam emridir . "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberi'ne iman ediniz " Nisa 136.ayet. mealindeki ayete benzer. Yani, imanda sebat ediniz" demektir. Aynı şekilde müslümanın, doğru yolda olduğu halde, "Bize doğru yolu göster". Fatiha 6. Ayet demesine benzer. Müslümanın bundan maksadı, "bizi dogru yolda sabit ve daim kıl " demektir. Yahut, bu soruya şöyle de cevap verebiliriz: " Burada Resulullah (s.a.v) a hitap edilmiş, ümmeti kastedilmiştir " .
Elçilerin Önderi
Yüce Allah, diğer peygamberlere isimleri ile hitap ederek şöyle buyurdu: "Ey Nuh! selametimizle in". Nuh 48. Ayet "Ey İbrahim rüyayı doğruladın" Saffat 104. "Ey Musa! Ben , risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlara üstün kıldım ". Araf 144. Ancak Resûlullah (s.a.v.)'a sadece, nübüvvet ve risalet lafızlarını kullanarak hitap etti. "Ey Peygamber! Sana Allah yeter. Enfal 64. "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et " Maide 67. Kur'an'ın hiçbir yerinde, ona, ismiyle seslenildiğini göremeyiz. Ona sadece, " Ey Nebi!" ve "Ey Resul!" şeklinde hitap edilmiştir. Onun şanının ve makamının Yüce kılındığını ifade eder. Onun, öncekilerin de sonrakilerin de efendisi Nebi ve resullerin önderi olduğunu gösterir. Zamanda, Resulullah'a (s.a.v) nasıl davranacağımızı bize öğretir. Dolayısıyla biz Peygamberimiz'i sadece saygı ve hürmetle anar ve onu sadece en mükemmel sıfatla vasıflandırırız. "Peygamberi kendi aranızda birbirinizi çağırır gibi çağırmayın" Nur 63. Ayet "Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın, kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir.". Hucurat 3.ayet
Şu satırlar herşeyi anlatmaya yeter diye düşünüyorum.
Cüleybib 15-16 yaşlarında; kadınlara sarkıntılıkta Medine’de meşhur olmuş bir gençti. Bir gün Resulullah (sas) onu yanına alır ve der ki: “Ey Cüleybib! Senin yaptığın bu hareketleri biri annene yapsa hoşuna gider mi?” Genç delikanlı “Hayır ya Resulullah” der. “Ya ablana” cevabı yine hayırdır. “Ya teyzene, ya halana” her defasında hayır cevabını verir. Efendimiz (sas) tam bu noktada der ki: “ Unutma ki o sarkıntılık yaptığın kadınlar ya birinin annesi ya ablası ya teyzesidir.” Efendimizden bu sözleri duyunca Cüleybib şunu söyler: “Ya Resulullah! Bir daha yapmamak üzere sana söz veriyorum.” Ve yapmaz Cüleybib; Yusuf misali bir iffet abidesi olur.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
259-ABDULLAH BİN EL-FEREC
Ibrahim bin Sehl'den, diyor ki: Abdullah bin el - Ferec: Allah'tan güzel af isteyin, dedi. Biz de: "Ey Muhammed'in babası, güzel af nedir?" dedik. O da: Mahşer meydanında sana sorgusuz sualsiz cennete gitmen emredilir, işte odur, dedi.
Sayfa 544 - Kahraman Yayınları
"Ey kalpleri evirip çeviren Allah'ım! Kalbimi, dinin üzerinde sabit kıl!" Ümmü Seleme annemiz bu duaya çokça şahit olunca : " Ya Resulullah! Niye bu duayı çokça yapıyorsun?" diye sormuştu. Cevap şu olmuştu: " Ey Ümmü Seleme! Çünkü Ademoğlunun kalbi Allah'ın iki parmağı arasındadır.( O'nun iradesi altındadır.) O dilediğini düzeltir, dilediğini karıştırır.
Sayfa 482 - Taberani, el-Mu'cemül- KebirKitabı okudu
Abdullah b.Mes’ûd’dan (r.a) rivayetle : Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu : “Muhakkak ki Allah (c.c) rızıklarınızı aranızda bölüştürdüğü gibi ahlâklarınızı da aranızda bölüştürmüştür. Şüphe yok ki Allah Azze ve Celle dünyayı sevdiğine ve sevmediğinede verir. Ama dini yalnızca sevdiklerine verir . Allah (c.c) her kime dini vermişse onu kesinlikle sevdiğindendir . Nefsim elinde olana yemin olsun ki kalbi ve dili İslâm olmadan bir kul Müslüman olmaz . Komşusu ,kötülüklerden emin olmadıkça ,kişi mümin olmaz .”
Sayfa 144 - tahlil yayınları 1. ciltKitabı okudu
Buhari ve Müslim'in Urve'den rivayet ettiğine göre Hz. Aişe şöy le demiştir: Resulullah [s] hastalandığı zaman, Felak ve Nas surelerini [Muavvizât]327 okur, üzerine üfler ve eliyle kendisini mesh ederdi.
Sayfa 430Kitabı okudu
Reklam
Hem madem Hâlıkımız, bize en büyük muallim ve en mükemmel üstad ve şaşırmaz ve şaşırtmaz en doğru rehber olarak Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ı tayin etmiş. Ve en son elçi olarak göndermiş. Biz dahi, ilmelyakîn mertebesinden aynelyakîn ve hakkalyakîn mertebelerine terakki ve tekemmül etmek üzere herşeyden evvel bu üstadımızdan, Hâlıkımızdan sorduğumuz suali sormaklığımız lâzım geliyor. Çünki o zât (A.S.M.), Hâlıkımız tarafından herbiri birer nişane-i tasdik olan bin mu'cizatıyla, Kur'anın bir mu'cizesi olarak Kur'anın hak ve kelâmullah olduğunu isbat ettiği gibi; Kur'an dahi, kırk nevi i'caz ile, o zâtın (A.S.M.) bir mu'cizesi olup, O zâtın (A.S.M.) doğru ve resulullah olduğunu isbat ederek ikisi beraber, biri âlem-i şehadet lisanı -bütün hayatında bütün enbiya ve evliyanın tasdikleri altında- diğeri âlem-i gayb lisanı -bütün semavî fermanların ve kâinat hakikatlarının tasdikleri içinde- binler âyâtıyla iddia ve isbat ettikleri hakikat-i haşriye elbette güneş ve gündüz gibi bir kat'iyyettedir. Evet haşir gibi, en acib ve en dehşetli ve tavr-ı aklın haricinde olan bir mes'ele, ancak ve ancak böyle hârika iki üstadın dersleriyle halledilir, anlaşılır.
Sayfa 451 - Envar NeşriyatKitabı okudu
Resûlullah (sas) buyurdu ki: "Ey Ebû Zer! Sana yükü daha hafif olanı,mizanda onlardan daha ağır geleni olmayan iki hasleti haber vereyim mi?" "Evet." dedim. Buyurdu ki: "Susmak ve güzel ahlak. Nefsim elinde olana (Allah'a) yemin olsun ki mahlukatın bu ikisine denk bir ameli yoktur."
"Müsaadeniz olursa size üç sorum var, onlara cevaplarınızı lütfediniz." "İlk sorum, kadın mı daha zayıftır, erkek mi?" "Kadın." "Kadının mirasta hissesi kaç?" "Erkek iki hisse alır, kadın bir hisse." "Bu, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in hükmü değil mi? Eğer ben Peygamber'imin hükmünü dinini bozmuş olsam kıyasa göre; erkeğin hissesini bir, kadının hissesini iki yapardım. Çünkü kadın zayıftır, kazanç yolları azdır, erkek kuvvetlidir, çok çalışır, çok kazanır, nasıl olsa geçinir. Fakat ben kıyas yapmıyorum, nassla amel ediyorum." İmam Muhammed b. Bakır dudağını büzerek başıyla Ebu Hanife'yi onayladı. Sonrasında Ebu Hanife; "İkinci soruma gelirsem, namaz mı daha erdemlidir, yoksa oruç mu?" "Namaz daha erdemlidir." "Resulullah Efendimiz'in görüşü de böyledir. Eğer ben O'nu çiğnemiş olansam, kadın hayızdan temizlendikten sonra, kıyasa göre; kadınların namazını kaza etmesini emrederdim. Orucunu kaza ettirmezdim. Fakat ben kıyasla böyle birşey yapıyor muyum?" Muhammed b. Bakır buna da cevap vermeyip sustu. "Üçüncü soruya geleyim, bevil mi (idrar) daha pistir yoksa meni mi?" "Bevil (idrar) daha pistir." "Eğer ben kıyaslarımla dini değiştirmiş olsam, kıyasa göre; idrar da gusül yapılmasını, meni de abdest alınmasının fetvasını vermiş olurdum. Tüm bunları yapmış biri miyim? Sahih Hadis'e aykırı rey kullanarak, kıyas yaparak Hz. Muhammed Efendimiz'in dinini değiştirmekten Yaradan'a sığınırım. Böyle şeyden beni Allah korusun."
Sayfa 86 - Kapı YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Hz. Ali (ra) şöyle dedi: "Resûlullah'ı (sas) şöyle buyururken işittim: Cehaletten daha şiddetli bir fakirlik, akıldan daha faydalı bir servet, gururdan daha korkunç bir yalnızlık, istişareden daha yerinde bir yardımlaşma yoktur. Akıl gibi tedbir, haya ve sabır gibi iman yoktur. Sözün afeti yalandır. İlmin afeti unutmaktır. Hilmin afeti sefihliktir. İbadetin afeti ara vermektir. Zekânın afeti övünmektir. Yiğitliğin afeti zulmetmektir. Cömertliğin afeti minnet etmektir. Güzelliğin afeti kendini beğenmektir. Saygının afeti kibirlenmektir."
Ey oğlum, karşılaştığın kimseyi asla küçük görme. Şayet senin için hayırlı biriyse onu baban gibi, senin gibiyse kardeşin gibi ya da senden küçükse oğlun gibi say." HZ. ALİ
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.