Mâl ü câha gırra olma, deme yokdur ben gibi Sür yüzün yere, tevâzu ehli ol dâmen gibi
(Mal ve makama gururlanma, ben gibi yoktur deme. Etek gibi yüzünü yere sür, alçak gönüllü ol.)
Sakın aldanma eser bir gün muhâlifrûzgâr
Kibr ü kîni terk kıl germe göğüs yelden gibi
(Sakın aldanma, bir gün rüzgâr aksine eser. Kibir ve kini terk et, yelken gibi göğsünü germe.)
îster isen kim perişan olmayasın akıbet
Dil uzatma kimsenin hakkına sen süsen gibi
(Sonunda perişan olmamak istersen, sen süsen çiçeği gibi kimsenin hakkına dil uzatma.)
Ok gibi doğrulmayınca varamazsın menzil Kimde yok perrd amel yolda kalır sekren gibi
(Ok gibi doğrulmayınca hede؛e varamazsın. Kimde amel kanadı yoksa sarhoş gibi yolda kalır.)
Ey Muhibbi dâr-ı dünyâ kimseye kılmaz vefâ Gösterir kendüyi evvel, zinetiyle zeri gibi
(Ey Muhibbi Kendisini süslü kadın gibi gösteren bu dünya, kimseye vefa göstermez.)
Aşk mıdır ki can-ü dil mülkünü yağma eyleyen
Aşk mıdır sinem içre gelip de cân eyleyen
Aşk mıdır ki boynuma takıp belâ zincirini
Gezdirip Mecnûn gibi âlemde rüsvâ eyleyen
Aşk mıdır ki bî-vefâ güller elinden geceler
Inledip bülbülleri tâ subh güya eyleyen
Aşk mıdır ki eyleyen tîr-i cefâya cân-siper
Mihnet ü derd ü gamı sinemde peydâ
"Gamına gamlanıp olma mahzun,
demine demlenip olma mağrur,
ne dem baki, ne gam baki."
-Muhibbi
Süzül feryatlardan ve çığlıklardan. Sana has değil bunca acı,insanoğluna abanmıştır bunca sancı.
Aşk, beni üzüntü ve dertlere salarak gönlümün içini kanla doldurdu. Bununla yetinmedi o kanı da gözümden yaş diye akıttı. Sabrım var iken halimi kimsecikler bilmezdi; şimdi sabrım gidince aşk her bir halimi etrafa saçıp gitti.
Mihrüñ vatan iy dõst dutaldan dil içinde
Rūşen görinür gün gibi ışkum il içinde
Tīmár-ı gamı vireliden şâh-ı muhabbet
Göz yaşlarını itdüm anuñ hâsıl içinde
Ahum bulutı yagmurını dökeli gözden
Gark eyledi bu cismümi kaldum sil içinde
La l-i lebüñüň yâdına aşüfte gönül âh
Meyhanelere düşdi yatur kanzil içinde
Deryūze idegeldi yüzüñ göre Muhibbi
Mahrūm anı eyleme gel sayil içinde
Muhibbi
Hasta olmak gûş-mâl-i Hazret-i İzzet gibi
Her kişinin yalımın alçak ider gurbet gibi
Değme bir kimse göre gelmez refâhiyyet gibi
Nâleler gûya derây-ı rıhlet-i râhat gibi
Dâr-ı dünya cây-ı firkat menzil-i mihnet gibi
Devleti bir âlet-i hengâme-i zahmet gibi
Sağlıgın bünyâdı yok âyînede sûret gibi
Matla'ı şâh-ı cihânun maşrık-ı hikmet gibi
Ey serâser âleme sultân Süleymânum baba Tende cânum cânumun içinden cânânum baba
Bâyezidine kıyar mısın benüm cânum baba
Bîgünâhım Hak bilür devletlü sultânum baba
~(Şahi)
Ey demâdem mazhar-ı tuğyân u isyânum oğul
Takmıyan boynuna herkiz tavk-ı fermânum oğul
Ben kıyarmıydum sana ey Bâyezîd-Hânum oğul
Bîgünâhum dime, bâri tevbe kıl cânum oğul.
~(Muhibbi)