''Jacques, bu mobilyaları kendi iradesi dışında sürüklendikleri sefil sondan bir rehine kurtarır gibi kurtardığına inanmaktadır; kaderin onu asla kaçamayacağı bir ödevle görevlendirdiğini hissetmektedir; içinde kimsenin yaşamadığı odaya bir göz attığında yatağın, yazı masasının, kitaplığın, o kişisel eşyaların bir ölünün yadigârlarını
Herkese Merhaba,
Çok büyük bir hatanın içinden çıktım. Bu hata bu seriyi okumam oldu. Neresinden tutsam elimde kalıyor.Kendime işkence etmeyi çok severim ama bu benimde boyumu aşıyor. Aksiyonu- fantastiğide kurtarmadı yani, şuanlık seriye devam etmeyeceğim bilmiyorum. Yoksa aşırı iyi bir kurguya sahipti. Benim takıldıklarımlarıma coğu insan
Tarih derslerinde yüzeysel okuyup ya da anlatıp geçtiğimiz ekonomik Buhran, insanların yaşamış olduğu acılarla, açlıkla, bir kuruş kazanabilmek için göçebe gibi oradan oraya sürüklenen insanlarla, zengin toprak sahiplerinin fakiri ezişiyle hiçte yüzeysel ele alınacak bir konu olmadığını gösteriyor. Bir zamanlar yaşanmış olan bu durumu ya da herhangi bir tarihsel olayı anlayabilmeniz için evvela kendinizi o insanların yerine koymanız gerekir. Ben Kitap boyunca o insanlarla yaşadım, o insanlarla toprağımdan sürüldüm, o insanlarla birlikte aç kaldım, o insanlarla kamyona binip iş aradım durdum. Ve en acısı da neydi biliyor musunuz? Bebeğimi ben kaybettim ve onu emziremediğim sütümle aç kalmış ölmek üzere olan adamı yaşasın diye kendi sütümle ben emzirdim.
İşte burada insanın içi burkuluyor değil mi? Burkulsun, burkulsun ki insan olduğumuzu tekrar ve tekrar hatırlayabilelim.
Cümlelerimin sonuna doğru yaklaşırken şunlara da değinmek istiyorum. Kitap bizlere tarih-sosyoloji-psikoloji vs. derslerinde kolay kolay öğrenemeyeceğimiz şeyleri bizzat yaşatarak öğretiyor. Herkesin okuması ve bu acılara şahit olması gerekiyor. John Steinbeck yine muhteşem bir yazar olduğunu Gazap Üzümleri ile çok net bir biçimde göstermiş. Kitaptan bir alıntıyla sözlerimi bitirmek istiyorum:
“Gece karanlıkta ortalıklarda olacağım. Bakabileceğin her yerde olacağım. Aç insanların karnını sayesinde doyuracağı bir kavga varsa ben orada olacağım. Nerede polis birini dövse ben orada olacağım. İnsanların çılgına dönüp haykırışında ben olacağım.
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,3bin okunma
* evet tabii ki spoiler içerir
_Okurken bazen kendimden geçtiğim hayretler içerisinde gülümsediğim... Maslow'un tabiriyle doruk deneyimler yaşadığım bir kitaptı
Neden mi? Hemen izah etmeye başlıyorum...
Diyor ya hani Bahtiyar Vahapzade: "Kalbin gözü yanmazsa, görünmez göze Allah"
youtu.be/hWEM9KHWlkA?si=...
Bir
Tarifi olmayan bir kitap, her sayfayı çevirişimde beni sürükleyen, aynı zamanda her sayfada donup kaldığım bir romanla buluştum.
Meryem'in her şeye rağmen dimdik durmasına, Leyla'nın dostluğuna, Tarık'ın sevgisine hayran kaldım.
Düşünsenize, bir kadının tek başına dışarı çıkması sonucu şiddet...
Ya da hapis cezası. Beni etkileyen
"Muhteşem değil mi? O balinalar olağanüstü. Beni düşünmeye sevk ettiler. Her ne zaman bir lokantaya veya mağazaya ya da ticaretle uğraşan bir yere girsem ve orada hayatı, tutkuyu ve onların parıltısını görsem, sebebini öğrenmek isterim.
Geçtiğimiz senelerde Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler’i okumam vesilesiyle Charlotte Brontë ve Emily Brontë ile tanışma şerefine erişmiştim. Mükemmel eserleri hâlâ hafızamda, bazı detayları eksik haliyle tabii. Kardeşleri Anne Brontë ile de henüz tanışabildim. Fakat ablaları kadar okunmaması beni çok şaşırttı öncelikle. Çünkü şu an kitaplığımda
"Kayboluşa dair muhteşem bir anlatı. Gördüğümüzü sandığımız şeylerin yalnızca gözümüzün önündeki bir sis perdesinden ibaret olduğunu gösteren bir kıssa."
Uzun zamandır okumayı istediğim bir kitaptı. Yazarı bol ödüllü, kitap da #2019avusturyakitapödülü nü almış.
Durağan, ilgi çekici ve farklı bir okuma oldu.
Anlatıcımız Franz'ın ağzından okuyoruz kitabı, ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Kötü desem değil, çok iyi desem değil, ilgi çekici, farklı, dingin bir kitaptı. Kitapların zamanı olduğuna inanırım belki de benim için doğru zaman değildi.
Okuyanlar varsa düşüncelerini merak ediyorum?
Size kitap hakkında bilgi vermesi için #arkakapak yazısını bırakıyorum.
Her şey bir tek öpücükle başlar. Ama gerçekten de tek bir öpücük olabilir mi? Tirol'deki bir kasabada doğup büyüyen Franz, babasının düğün organizasyonunun bir parçası olarak gelin ile damadın en güzel günlerinde fotoğraflarını çekmektedir,ta ki bir gelin düğün sırasında hayatını kaybedene kadar. Bu olayın Franz'la ve bir ilgisi var mıdır? Ya da o felaketten birkaç hafta önce aynı yerde bir kızı öpmüş olmasıyla? Bu sorular onun Amerika'ya kaçmasına neden olur, ama beklenmedik olaylar orada da peşini bırakmayacaktır. Franz'ın yaşadıkları aslında başkaları hakkında- ya da kendimiz hakkında- ne kadar az bilgimiz olduğunu, insanın sırlarının ve şaşırtıcılığının sonu gelmediğini bir kez daha ortaya koyacaktır.
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye…
Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı.
"Merhaba."
"Selam," dedi Julia uykulu ve
Ah ne yazık ki öyle birini tanıdım! - Yoksa şöyle derdim: Sen bir budalasın! Bu dünyada aramakla bulunamayacak birini arıyorsun! Ama onu tanıdım, her halimi ona sergileyebildiğim için karşısında kendimi olduğumdan daha önemli hissettiğim o büyük insanı, o yüreği hissettim. Yüce Tanrım! Onun yanında tek bir yeteneğimin bile işe yaramadığı oldu mu? Onun yanında geliştirebildiğim o muhteşem duyguyla, yüreğim doğayı kucaklamadı mı? Arkadaşlığımız, sonsuz bir çabanın ürünü, çok hassas duygularla küstahlığa varan bütün hallerin dâhi diye nitelenebileceği çok keskin zekânın bir buluşması değil miydi? Ya şimdi? - Onu asla unutmayacağım.
Çocuğum hayat gerçekten muhteşemdir. Şarkılar da muhteşemdir ama hayat onlardan daha muhteşemdir. Hayat bu kadar muhteşem olmasaydı çocuğum, o şarkıları söyleyecek, o şarkıları melodi melodi ezberleyecek şevki nasıl bulabilirdik, değil mi ya!
"Dokunulmaya bayılıyorsun değil mi?" Clay soru sormamıştı, tamamen gerçeği söylüyordu.
"Senin tarafından, evet. Ne olur, bana dokunma- ya devam et." Julia'nın sesi arzudan titriyordu. Eğer Clay ona şimdi dokunmazsa buharlaşacakmış gibi hissediyordu.
"Dokunacağım ama senin bu kadar azdığını başkalarının görmesini