Kahramanımız Goldyatkin kendi olmaktan memnun değildir,kendinden kaçmak istemektedir hiç birşeyin farkında olmadan şizofreni yaşamaktadır. İşte tam orada öteki ile tanışır.
Birey olma yönünde ilerlemeye çalışmak ve karşımızda toplumsal mantıksızlıklar vardır. Birey olarak buna ne kadar uyum sağlayabiliyoruz işte artık sosyal asosyal kavramıda burada karşımıza çıkıyor; ve toplumda ben değil ,mecburen öteki oluveriyoruz.
Fyodor Dostoyevski bize insanlardaki derin ruhsal acıları,duygu değişimlerini anlık olarak mükemmel veriyor.
Kitap bana direk
Dövüş Kulübü filmini aklıma getirdi maalesef kitabını okumamıştım. Filmi izleyip beğenenler direk okuyabilir. Filimdeki kurgu kadar olmasada oldukça iyi.
Spoiler içerir.
Dostoyevski ruh dünyamıza sert bir şekilde iniyor bu kitapda ve bize kendimizi sorgulatıyor,aynı zamanda bir nebze de olsun kendimize getiriyor diyebilirim.Varoluşculuk felsefesinde güzel bir pencere açıyor bize yazar,yeraltı adamının kendi benlik mücadelesi,iç çatışması mükemmel bir şekilde kaleme alınmış.Çogu zaman inkar
"Biyografi yazanlar, benim için gerçek şölenlerin hazırlayıcısıdır." Montaigne’in bu sözüne karşılık yüzyıllar sonra da olsa Stefan Zweig’in hazırladığı biyografi çalışması: "MONTAIGNE"
Sevdiğim iki başarılı yazarı buluşturan bu eseri okumak; benim için hem büyük bir zevk, hem de iki yazarı da tanıma açısından bir fırsat
Bu yaz için okuma planlarım arasında ‘en mükemmel devlet’ üzerine bir üçleme yapmak vardı;
Thomas More- Ütopya
Farabî- İdeal Devlet
Platon- Devlet
Yaz döneminde diğer ikisini okudum; geriye Platon’un Devlet’i kalmıştı.
Üçünü de okuyup aynı yere farklı pencerelerden, hem de bambaşka yüzyıllarda hatta binyıllarda bakmış; bambaşka kökenlerden gelen
Tutunamayanlar Tutunamayanları okudum fakat yalayıp yutamadım diye düşünenlere...
Çoh acaip kitapmıç, iyice içini açmalıyım diyenlere...
Hakkını salt kitabı bitirmekle veremem, tüm mesajları görmek istiyorumculara...
Ulan ben ne okudum şimdicilere...
Overlok makinesi ayağınıza geldi!
#52717374 'dan ilhamla