Kim demiş Türk yazarlarından polisiye romanı olmaz diye. Ahmet Ümit'in üzerinde epey emek harcadığı belli olan, okuduğum diğer kitaplarına nazaran daha bir şaşaalı olan muazzam kitabı.
istanbul tarihine dair verdiği kapsamlı bilgiler kimilerine göre aşırıya kaçmış olsa da bence oldukça faydalı olmuş. Çoğunlukla yaşadığı ülkenin, şehrin tarihinden bihaber olduğumuz bir ülkede yaşadığımız malum. Edebiyat içerisinde daha popüler ve dolayısıyle daha fazla okunan bir tür olan polisiye roman türünün içine yedirilmiş bir şekilde sunulan bu bilgiler kitlelere ulaşması açısından doğru kullanılmış bence. demek istediğim bir ders kitabı içerisinden bu bilgileri öğrenme ile hikaye akışı içerisinde öğrenmenin daha geniş kitlelere ulaşma açısından farklılık yaratabilmiş olmasıdır. Filmi çekilirse eğer daha da geniş kitlelere ulaşacağını söylemiyorum bile.
gelelim kitabımıza; yazar anlatımıyla okuru hiçbir zaman sıkıntıya daldırmadan, akıcı bir şekilde okutuyor sayfalarını. gittikçe artan bir merakla katil ya da katillerin kim olduğunu öğrenme çabasıyla doluyorsunuz. baş kahramanımız komiser nevzat'ın manevi ahvalini ise güzel yansıtmış yazar. nevzat'ın yerine telaşlanıyor, heyecanlanıyor, üzülüyorsunuz. kurgulaması mükemmel ve de çok başarılı diyebilirim. ayrıca maktüllerin bırakılışı ve işaret mekanizması dan brown'ın melekler ve şeytanlar romanını anımsatmıyor değil.
genel olarak baktığımda ve kısaltmak gerekirse dünya ölçeğinde kaliteli bir polisiye-tarihi roman olmuş diyebilirim. abartmış ta olmam.Bence herkesin okuması gereken bir kitap. Tavsiye eder miyim? Kesinlikle evet.
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,5bin okunma
“İnsanlar babalarından çok, zamanlarının çocuklarıdır.”
Bir insanın kaç kimliği vardır? Sadece bir tane mi? Yoksa birden fazla kimliğe de sahip olabilir mi insan?
Peki ya aidiyetlerimiz? Nelere, nerelere aitiz? Bunları özgürce söyleyebiliyor muyuz peki? Ya da gizliyor muyuz bazılarını? Gizliyorsak neden peki?
İnsanların farklılıklarına, çok yönlü bir bakış açısıyla bakarak yazdığı cümlelerle mükemmel bir beyin fırtınası yaptırıyor Amin Maalouf. “Yaa tam da benim düşüncem bu, aynısı.” Dediğimiz, aslında içimizde hep varolan ama dile dökmekte zorlandığımız bir çok şeyi ifade etmiş yazarımız. Ufkum genişledi, aydınlandım.
Okuyupta beğenmediğim bir kitabı bile yok şu adamın. Roman tarzının dışında yazdığı deneme türündeki bu eser de kalbimi çaldı dostlar. Ders kitabı kıvamında desem değil, öykü desem değil, deneme desem yine sanki deneme değilmişçesine bir kitap. Dünyaya, aidiyetlerimize bir selam vermek için yazılmış duruyor orda. Okunmayı bekliyor sizler tarafından. Bakın ben sıramı saldım. Rica ederim sizler de gecikmeyin. Hadi bakayım :)
#alıntı
“Sağduyu bıçak sırtı bir yoldur, iki uçurum arasındaki, iki uç kavram arasındaki dar geçittir.”
Ölümcül Kimlikler, Amin Maalouf
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,8bin okunma
Arkadaşlar, geçmişte neymişiz be..
Köy Enstitüleri...
Bu Köy Enstitüleri'nin kıymetini ancak şu anki Finlandiya'ya bakarak anlayabilirsiniz. Neden böyle söylediğimi anlamak için
Beyaz Zambaklar Ülkesi adlı kitabı okumanız icap etmektedir.
Mükemmel bir ders içeriği, o zaman verilen ders içeriği ve kalitesine bir bakın yahu.
Köy Enstitüleri'nin 20-30 sene daha açık kaldığını bir düşünsenize...
Selamün aleyküm arkadaşlar.. :) Mükemmel bir kitapla karşınızdayım. Bütün sorularıma cevap veren bu kitabı biraz abartmamda sorun olmaz diye düşünüyorum. :)
Tasavvufa yeni girenler için bir rehber olarak önereceğim kitapların ilki muhakkak bu olurdu. Gayet sade ve akıcı, anlayabileceğimiz ölçüde yazılmış eser. Ders kitabı şeklinde değil, isminden anlaşılacağı gibi soru cevap şeklinde sohbet tarzında.
Velhasıl tasavvuf hakkında temel bilgileri öğrenmek için bu kitabı okumanızı -ki her müslümanın okuması bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyorum- tavsiye ederim. Bol okumalar.
4 küçük kadın..
Küçük kadınlar isimi herkesin duyduğu, dizileri, filmleri, uyarlamaları, uyarlamanın uyarlamaları vs. bir şekilde aşina olduğu bir hikaye. Tam metni hiç okumadığım için zihnimden tüm bildiklerimi uzaklaştırıp sadece kitaba odaklanmaya çalıştım
Yazıldığı dönemi ve şartları göz önüne almak gerek. 1868'de yayımlanmış ve dönem ne
Gazetecilerin velinimeti, okurlardır. Hiç su katılmamış dalkavukluk yalnız onlara yapılır. Ama sahiden böyle midir? Orasını biz biliriz. Gazetelerin eni boyu tertibinden tutun da, içindeki yazıların çeşidine kadar herşey okurların arzularına, emirlerine uygundur.
Bir tarihte bir dergi çıkarmaya karar verdik. Herkesin seve seve okuyacağı bir
Kelebek olabilmesi için kozaya bürünmesi gerekiyordu.
Jake'in dünyadan soyutlamış küçücük odada geçirdiği metamorfozu en güzel böyle ifade edebilirim sanırım. Sadece kendisine değer veren, bencil ve iş odaklı bir yaşam süren eski Jake'den yeni Jake' e dönüşümün hikayesi de böyle başlıyor . Yazarın ifadesiyle "Sarsilmak, parçalara bölünmek ve
Bu kitabı ilk olarak pdf formatında okudum. Hoşuma gidince kitap olarak almak istedim ancak hiç bir yerde bulamadım. Gelenler çabucak tükeniyormuş, yani bu kitap çok seviliyor. Kitaba gelecek olursak diyecek tek bir kelime bile yok..
Burçak 16. doğum gününe 5 gün kala hayata veda ediyor, lösemiden... Hayatının baharında bu illet hastalık ile tanışıyor ve hayatı tamamen değişiyor.. Tam her şey bitti derken öyle güzel bir şekilde iyileşmeye başlıyor ki, doktorlar bile şaşırıyor. Ne zaman hayatımın berbat olduğunu düşünsem aklıma Burçak gelir.. Onun çocuk yaşta yaşadıkları aklıma geldikçe utanırım kendimden...
Ve Hakan... Kimsin bilmiyorum ama senden nefret ediyorum.... Burçak seni çok sevmiş, arkadaşlığınızı sürdürmeye çalışmış, sen ise hiç bir şey yapmamışsın.
Sevgili Burçak, umarım şuan olduğun yerde mutlusundur.. Binlerce kişi senin hüzünlü hikayen ile tanıştı ve seni seviyorlar..
Senin hayata veda ettiğin yaşta olmak garip hissettiriyor beni..
Her neyse..
Pişman olmazsınız, okuyun. Ve ölümün ne kadar beklenmedik bir şekilde gelebileceğini görün.. Sevdiklerinize, onlara değer verdiğinizi gösterin..
Ders alınması gereken mükemmel bir kitap. Aslında bir kitaptan daha fazlası...
Mavi Saçlı KızBurçak Çerezcioğlu · Yapı Kredi Yayınları · 201611,8bin okunma