Mahalle mekteplerinin folklorü de hayli canlı ve renklidir. Çocuk kıyafetleri, âmin alayı öncesi türbe ziyaretleri ve çocukların tesbihten geçirilmesi, cüz kesesi, minder, rahle, hilal, sürec, elifba, supara, cüz, cumhur ilahileri, çıkınların düzüldüğü bevvab sırığı, mürekkep yalamak, dua, ziyafetler, şekerleme ve tatlılar, hoca hediyeleri, falaka, değnek, tek ayak üstünde durma cezası, devam tahtası, talebelerin ayakyoluna gidip-gelme tabelaları (gitti- geldi levhası), su küpleri veya fıçıları, mektep içi duvar hatları, yemek çıkınları, "ferğab"a çıkmak, takke kapmak, azat olmak, bal mumu yapıştırmak, post (minder) kavgası..
İlim müminin yitik malıdır. Çokça malın olursa zengin derler sana. Ama zenginlik kaç atın olduğu değil, senin ata binebilme kabiliyetindir. Âlim olmak da sadece mürekkep yalamak, öğrenmek , bilmek değil.
AZİZ NESİN..
Dünyayı güldüren bir mizahçının göz yaşartan çocukluk anıları.
"mürekkep yalamak" deyiminin ne demek olduğunu öğrendiğim kitaptır. yazarken hata yapıldığında, kağıdı yalayarak mürekkebin silindiğini okumuş ve çok şaşırmıştım...
Ben de Çocuktum
Mürekkep yalamak deyimi
Benim kullandığım mürekkebi, para vermesin diye babam, evimizin mutfak bacasından topladığı isle kurumdan yapardı. İsten yapılanı oldukça iyiydi, ama kurumlu olanı pürtüklü oluyordu. Bu, kötü bir mürekkepti. Kağıda yayılırdı. Sonra da, yalayınca kağıttan çıkmazdı. Oysa öteki mürekkeple yanlış yazılmış bir harfi , bir kelimeyi, kağıdı dilimizle yalayarak silerdik. (Artık kullanılmaz olan "mürekkep yalamak" deyimi burdan gelir. "Biz çok mürekkep yaladık" demek, "Biz iyi yazı yazarız, iyi öğrenim gördük" demekti.)
Sayfa 69Kitabı okudu
Boşuna sevmişim
Gecenin dilini öğrendim,
Kavramak için mürekkep yalamak yetmiyormuş,
Bilirsin tanırsın onu adını ihbar etmek yerine acıları sek içersin,
Demek bize aşk veda etti,
Ve gözlerin ağlayarak bu ayrılığı kabullendi,
Nerde senin yeminlerin, devrimci yüreğin?
Daha otuzuna gelmedin,
Yalandan ölmeyi öğrendin,
Bunca yıl seni boşuna sevmişim.
Kâğıt yiyip mürekkep yalamak...
— Ne zamana kadar?
— Ne, ne zamana kadar?
— Ne zamana kadar kâğıt yiyip mürekkep yalayacaksın? Benimle birlikte gel, orada, Kafkas'ta, ırkımızdan binlerce insan tehlikede; gel, onları kurtaralım.
Bu dünya duruyorsa ahlakı düzgün kimselerin omuzlarında duruyordu. Ahlak sahibi olmak için de Allah’ı tanımak yeterdi. Yirmi otuz sene dirsek çürütüp mürekkep yalamak değil.
"İnsalat yeryüzünde ili tabakadır: Çarpanlar, çarpılanlar. Eğer çarpılanlat arasında olmak istemiy istemiyorsan, çalış çabala da sen başkalarını çarp fazlaca mürekkep yalamak lazım değil bu hayatta, insan aklını başından alır ve hayat yarışında geride bırakır sadece. Yalnız matematik ve hesap derslerinde dikkatli olsan kafi. Dört işlemi düzgünce yapabiliyorsan, tamam o hâlde, artık para hesabını güzelce tutabilirsin, kimse de sana kazık atamaz...
Sayfa 62Kitabı okudu
ahlak sahibi olmak için de Allah'ı tanımak yeterdi. yirmi otuz sene dirsek çürütüp mürekkep yalamak değil
Çok Mürekkep Yaladık
Benim kullandığım mürekkebi, para vermesin diye babam, evimizin mutfak bacasından topladığı isle kurumdan yapardı. İsten yapılanı oldukça iyiydi, ama kurumlu olanı pürtüklü oluyordu. Bu, kötü bir mürekkepti. Kâğıda yayılırdı. Sonra da, yalayınca kâğıttan çıkmazdı. Oysa öteki mürekkeple yanlış yazılmış bir harfi, bir kelimeyi, kağıdı dilimizle yalayarak silerdik. (Artık kullanılmaz olan "mürekkep yalamak" deyimi burdan gelir. "Biz çok mürekkep yaladık" demek, "Biz iyi yazı yazarız, iyi öğrenim gördük" demekti.)
Sayfa 34 - Adam YayıneviKitabı okudu
İşte mürekkep yalamak
Eskiden öğrenciler yazı öğrenirken yaptıkları her yanlışı,dilleriyle ,aharlı(Hattatların kağıt cilalamak için kullandiklari nişasta ve yumurta akindan yapılan özel karışım ) kağıdın uzerindeki mürekkebi yalayarak siler ve yenisini yazarlarmiş.
Sayfa 54 - ÖtükenKitabı okudu
