Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Burası Bornova'da bir Musevi mezarlığıydı. Çok uzun zaman önce yapılmış olan bu sinegog ve mezarlık tamamen terk edilmiş durumdaydı.
Araplar Irak'ı zaptettikleri zaman mahalli maliye idaresine bir Musevi getirmişler. Ve bunu merkezi hükümete şu suretle bildirmişler: "Aradık taradık, maliye idaresine bu Musevi'den başka kimseyi bulamadık... Eğer bu tayin tasvip olunmazsa onun yerine kimseyi getiremeyiz." Halife Ömer buna şu suretler cevap vermiş: "Ya Musevi ölürse?..."
Reklam
Sümer efsanelerinin mirasçısı olan Asur-Babi-lonya uygarlığının büyük yapıtı olan Hamurabi kanunları, Tevrat kurallarına kaynaklık etmişlerdir. Samuel Reinach,Orpheus adlı kitabında şöyle demektedir: Hamurabi kanunları, Musevi kanunları için ileri sürülmesi gelenek haline gelen tarihten 700 yıl önce yapılmıştır. Eğer Musevi kanunlarının Musa'ya tanrı tarafından yazdırıldığı doğruysa, tanrı, Hamurabi'nin yapıtını aşırmış demektir.
Birleşmiş milletler bölünme planına göre Filistin'in %54.5 'ini ve %80 'den fazla limon ve tahıl ekilmiş tarlalar Musevi devletine verilecekti.Yahudiler nüfusun üçte birini temsil ediyorlardı ve %7 arazileri vardı.Arapların çoğu bölünmeyi kabul etmeyecekti.
Filistinliler , derhal bölünmeyi reddetmişler ve savaşmaya ant içmişlerdi.Neden diye soruyorlardı, neden onların anavatanı Avrupa'daki Musevi sorununa çözüm olmak zorundaydı.
"Bir ülke var insanları yok, diğer taraftan Musevi insanlar var ve ülkeleri yok" dedi Chaim Weizman..
Sayfa 127 - PegasusKitabı okudu
Reklam
Seksenli yıllarda Nietzsche çalışmalarını büyük bir yalnızlık içersinde tanınmayan ve okunmayan bir yazar olarak sürdürür. Aşırı yalnızlığı ve kabul görmüyor oluşu kendisi için gitgide daha dayanılmaz bir hâl aldığı için, kendisinden beklentileri arttırdı. 1888’de Danimarkalı Musevi eğitimci Georg Brandes, Kopenhagen Üniversitesinde Nietzsche’nin felsefesi ile ilgili ilk derslerini vermeye başlar. Ne yazık ki, bu biraz gecikmiş bir girişimdi. Gerçi o yıllarda Nietzsche dört kitap yazdı, ama ilk kopukluk belirtileri de ortaya çıktı. Büyük bir düşünürdü ve bunun farkındaydı: Dünyanın da bunu bilmemesi imkânsızdı. “Ecco Homo” adlı eserinde “Böyle Buyurdu Zerdüşt” hakkında şöyle yazar: “Buna benzer bir şekilde hiçbir zaman yazılmadı, hissedilmedi ve acı çekilmedi...” – Eleştiriyi ve inanılırlığı aşan bir ifade. Bu yetmiyormuş gibi, bunu bir de şu başlıklarla yazılan bölümler izler: “Neden bu kadar bilge olduğum”, “Neden bu kadar iyi kitaplar yazdığım” ve “Neden bir yazgı olduğum”. Bu bölümlerde alkolü eleştirir, yağı alınmış kakaoyu över ve kendisinin geliştirdiği dışkılama yöntemlerini tavsiye eder. “Zerdüşt”ün tumturaklı ve sisli havası tekrar su yüzüne çıkar, üstelik bu defa çok büyük boyutlarda: Cinnet olarak.
‘’ Milleti yapan unsurlardan biri de din olduğuna göre, Türklerin dini üzerinde de durmaya mecburuz. Hiç şüphe yok ki, Türklerin dini müslümanlıktır. Eski dinimiz olan şamanlıktan da bazı unsurlar alarak bir Türk müslümanlığı haline gelen bu din, on yüzyıldan beri bizim milli dinimiz olmuştur. Bununla beraber Türk olmak, için mutlaka müslüman olmaya lüzum yoktur. Çünkü bu günkü Türkler arasında birkaç yüzbin şaman, birkaç yüz bin hristiyan ve hatta birkaç bin Musevi Türk (Karayımlar)de vardır. Din ayrılığı yüzünden bunları Türklükten çıkarmaya hakkımız yoktur. Zaten, hristiyan Türkler olan Gagavuzların Türkiye’de yerleşenleri, çoğunlukla müslüman olmuşlardır. Onlar bunu, Türklüğün vazgeçilmez bir şartı saydıkları için yapmışlardır. Öyle görünüyor ki bir Türk birliği gerçekleştiği takdirde bütün bu şaman ve hristiyan Türkler Müslüman olacaklardır. Onun için onları şimdiden zorlamaya bir mecburiyet yoktur. Eskiden Türkler arasında bir ayrılık konusunda sünnetlik-şiilik meselesi de artık bahis konusu sayılmaz. Bunların hepsi müslüman Türktür ve müslümanlığı anlayıştaki içtihat farkları, artık Türkler arasında ikilik doğuramaz.’’
194 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
1947 de Urfa'da 7 kişilik Musevi aile katliamı, Adliyenin tozlu raflarından alınarak yeniden gözler önüne serilmiş. Urfa'da tarihi bir gezi yaparken azınlık sorunlarına tanık oldum.
Son Gavur
Son GavurMehmet Faraç · Günizi Yayınları · 200419 okunma
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.