Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mü’min hanımefendi
Mümin olmayı , sadece baş örtüsü kullanmak ya da siyah kıyafet içinde sokağa çıkmak şeklinde anlamayacak kadar basiretli ve İmanına vakıf bir müslüman kadın için iman ehli olmak , elbette hayatı Allah’a teslim etmektir .
seks hukukunda Yahudi-Hıristiyan olmayan kültürler dikkate alınmaz. Fazla namuslu görünmek bir yana, “yeterince” namuslu olarak kabul edilmezler. Ayrıca Batılı gözlemciler ne zaman Müslüman bir kadının zina işlediği için taşlandığını görseler öfkelerini dile getirirler, oysa Eski Ahit (Beşinci Kitap 22:22) hem eşini aldatan kadın, hem de onun sevgilisi için ölüm cezasını emreder.
Reklam
İslam tarihi boyunca Müslüman halklar iktidar sahiplerine bunlar ne kadar yeteneksiz ve beceriksiz olursa olsunlar koyun gibi itaat etmişlerdir.
Müslüman dünyasının gençlerini dinsel akımlara karışmaya götüren bütün bu koşulları sıralarken, derin bir rahatsızlık hissetmekten kendimi alamıyorum. Bu da, İslamcılarla onlara karşı mücadele eden yöneticiler arasındaki çatışmada kendimi taraflardan ne biriyle ne de ötekiyle özdeşleştirmeyi başaramamamdan ileri geliyor. Radikal İslamcıların söylemlerine sadece bir Hıristiyan olarak kendimi dışlanmış hissetmem yüzünden değil, ama çoğunlukta bile olsa dini bir grubun yasalarını halkın tümüne dayatmasını kabul edemediğim için de yabancıyım - benim gözümde çoğunluğun zulmü, ahlaki açıdan, azınlığın zulmünden daha iyi değildir; ayrıca özellikle kadın erkek herkesin eşitliğiyle inanç özgürlüğüne, herkesin hayatını dilediği gibi yaşama özgurlüğüne derinden inanıyorum ve bu kadar temel değerleri sorgulamaya kalkan bütün doktrinlerden de sakınıyorum .Bütün bunları olabildiğince açık bir biçimde dile getirirken İslamcılara savaş açan zorba iktidarların da gözümde daha fazla değeri olmadığını eklemekten kendimi alamıyor ve daha az zararlı olacağı bahanesiyle yaptıkları haksızlıkları alkışlamayı reddediyorum... Bu halklar hafif bir zarardan çok daha iyisini, ehven-i şerden daha iyisini hak ediyorlar, onlara gerçek demokrasiden, gerçek modernlikten başka bir şey olmayan gerçek çözümler gerekir, demek istediğim, güdük ve zorla dayatılan bir modernlikten çok, bütünlüklü ve kabul gören bir modernlik. Bana öyle geliyor ki, kimlik kavramına farklı bir bakış getirildiğinde, çıkmazın dışında, insanca bir özgürlük yolunun çizilmesine katkıda bulunulabilir.
ANNE VARDIR KUDÜS DOĞURUR
Biz müslümanız.Derdi kendini geçmiş,kendinden derdi için vazgeçmiş lakin örtüsünün ucunda hakikat izleri bulunduran dertli Müslümanlar olmalıyız. 'Uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter' dedikleri bir olmaya talip Müslümanlar olmalı;yarınları özgürce yaşamak için.Bu noktada yarınları kurtaracak evlatlar yetiştirecek olan kadınlara mühim
384 syf.
·
Puan vermedi
·
107 günde okudu
En kaba haliyle antropoloji yani insanbilimi, geçmiş ve günümüz toplumunda yaşayan insanların çeşitli yönlerini inceleyen bir bilimdir. Bu kitap ise devlet, bürokrasi, siyaset ve antropoloji, devlet antropolojisi, antropolojide tarım ve köylülük, kent calismalari ve antropiloji, is antropolojisi, feminist antropoloji, antropolojide Müslüman kadın ve faillik, antropolojide etnik azınlik ve konar-gocerler, spor antropolojisi, dil antropolojisi, medya ve iletişim antropolojisi, sağlık antropolojisi başlıklarında ve başlıklardan da anlaşılacağı üzere bir çok temada antropolojik bir inceleme olarak karşımıza çıkmaktadır. Her bir bölüm kendine has çok değerli bilgiler, önemli tartışmalar ve yanıt bekleyen bir takım sorular barındırmaktadır. Özellikle birçok çalışma ve kaynağa atıflarda bulunması devam okumalar icin merak ve ilham uyandırmaktadır. Benim değerlendirmem bu kitap okunması gereken önemli bir kaynaktır.
Kültür Denen Şey
Kültür Denen ŞeyKolektif · Metis Yayıncılık · 201830 okunma
Reklam
Tarihe dönüp şöyle bir baktığımızda dünyanın neresinde olursa olsun ezilen hep Müslümanlar olmuş. Bebek, çocuk, Kadın, yaşlı demeden katledilmişler. Ve bitmemiş. Bu zulümler hala devam ediyor Bosna Hersek katliamı , sözde Ermeni soykırımı, Doğu Türkistan, Kudüs hep yerler değişmiş isimler aynı "müslüman"
İslam coğrafyasının nasıl adım adım işgal edildiğini, nasıl sömürüldüğünü, köleleştirildiğini, hedef ve ideallerinden nasıl uzaklaştırıldığını, ümmetimizin nasıl parça parça edildiğini, bu parçaların nasıl birbiriyle savaştırıldığını, vahdetimizi nasıl kaybettiğimizi anlamak istiyorsan önce Siyonizm'i tanımak zorundasın. Topraklarımızdaki
Kadınların ve erkeklerin kapalı bir kültürde iç içe olmamaları, ancak evlendiklerinde bir araya gelmeleri, haremlik-selamlık gibi ayrımlar Müslüman erkeklerin bilinç dışında saklı bir kadın kimliği taşımalarına sebep olmaktadır. Bu kadın kimliği hem zenginlik, hem süslülük ve güzellikle örtüşerek hayali bir kadın kahraman olup romanlara girmektedir. Yazarın ya da erkeğin özlemi olan o ojeli kadın zamanla hidayet yolunu bulunca erkeğin himayesine girer ve yazar da böylelikle bir tatmine varmiş olur. Bakireliğini kaybetmiş kızların sefaletinden erkek değiştiren kızlara kadar bu kitaplara renk veren Figenler, Ebrular, Tijenler hep bir aksesuar olarak romanın "süs bebekleri" olarak kalacaklar. Bu kadar "bebek yüzlü kız" takıntısı dönemin Müslüman erkek algısında saklanan kız imajını da gösterir. Aslında bu imaj geleneksel olarak hep vardı dediğim gibi. Bir tebliğ aracı olarak "huriler" günyüzüne çıkar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.