Yol hikayeleri iyidir. Mustafa Kutlu yazarsa daha da iyidir. Kitabı okurken içinde hissettim. Bütün karakterleri özellikle şoför Kenan'ı çok çok samimi buldum. Ancak sonunu ve aralarda konudan konuya atlayış biçimini çok sevemedim. Yine de öneririm.
(Bu arada kitapta kitaplardan bahseden küçük bir bölüm var. Çok hoşuma gitti bkz:
-Ben bir bibliyomandım Murat Bey.
-bibliyoman?!...
-Evet, Türkçesi kitap hastası, kitapsever.
-Ne var bunda. Keşke yurdumuzun insanları, herkes, sizin gibi kitapsever olsa.
-Yoo... O kadar kolay değil. Basit değil... Bakın ben size anlatayım. Bu bir hastalık. Üstelik alanındaki benzerlerine nazaran en hafifi.
-Başka türleri demi var.
-Ohoo. Çok var, çok... Şimdi size kısaca tarif edeyim.
Kitapçalarlar vardır. Bunlar normal yollardan kitap sahibi olmak istemez. İllaki çalacak, ancak o zaman tatmin olur.
-Yok ya!..
-Evet öyle... Kitap delileri vardır mesela. Bunlarda kitap toplama arzusu durdurak bilmez. Kitabı okumak için almazlar, seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için edinirler. Bazıları da kitapgizlerdir. Kitabı kilit altında tutar, kimseye göstermez, kıskanırlar.
Kitap düşmanları vardır; kitaptan tiksinir, nefret eder, elini bile süremez. Sonra kitap yakanlar, kitap yırtanlar, kitapperestler.
-Vay be!.. Ama bunlar çok afedersiniz, yani bir tür manyak oluyor değil mi?
-Elbette. Nasılsa içlerinde bende varım.
-Sizinkisi hangi sınıfa giriyordu.
-Benimki en zararsızı. Kitapsever, tutkun. Kitapları seçip alırlar ama kafalarına koydukları kitaba sahip olmak için her fedakarlığa katlanırlar. Sahip oldukları kitaplardan başkalarına övgüyle ahsetmekten hoşlanırlar...