Filistin'in Nakba (1948) felaketi sonrasında yaşanan göç ve sürgün dramını, Rukayye adından bir kadının gözünden anlatan etkileyici bir eser. Roman, Aşur'un akıcı ve duygusal diliyle, Filistinlilerin yaşadığı acıları, kayıpları ve umutlarını ustaca resmediyor.
Rukayye, Tantura köyünde mutlu bir hayat sürmektedir. Fakat İsrail'in kuruluşuyla birlikte her şey altüst olur. Ailesi katledilir, evi yakılır ve o da binlerce Filistinli gibi mülteci konumuna düşer.
Roman boyunca Rukayye'nin yaşadığı acılar ve zorluklar yürek burkuyor. Aşur, savaşın vahşetini ve mültecilerin maruz kaldığı insanlık dışı muameleyi çarpıcı bir şekilde tasvir ediyor. Roman, sadece Filistin trajedisni anlatmanın ötesinde savaşın ve sürgünlerin insan psikolojisi üzerinde yarattığı dern etkileri de inceliyor.
Romanda beğendiğim noktalar: Aşur'un akıcı ve duygusal dili. Filistinlilerin yaşadığı acıları ve zorlukları gerçekçi bir şekilde tasviri. Rukayye'nin güçlü karakteri ve direnci. Romanın evrensel boyutu ve mültecilerin yaşadığı ortak acılara değinmesi. Filistin meselesine farklı bir bakış açısı sunması.
Romanda eksik bulduğum noktalar: Bazı yerlerde biraz uzun ve tekrarlayıcı olabiliyor. Bazı karakterler yeterince derinleştirilmemiş. Romanın sonu biraz ani ve havada kalmış hissettiriyor.
Genel olarak Tanturalı Kadın'ı etkileyici ve önemli bir roman olarak değerlendiriyorum. Filistin tarihi ve mülteci sorunu ile ilgilenenler için okunması gereken bir eser.
Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun!
Sevmek için "yürek",Sürdürmek için "emek" gerek. Sevgi ne bogazda ne mum ışığında yemek yemek..Ne de pahalı bir pırlanta demek..Sevgi ; bir lokmada iki mutlu insan demek..Nazım Hikmet.🌿🎶.youtu.be/snHsHdx0S7k?si=...
Mutlu ve huzurlu ailesi olan çocuklara imrenip, kendimi onların yerine koydum ve milyonlarca hayaller peşinde, tek başıma koştum durdum yoruluncaya kadar.
"Sevmek için 'yürek'
sürdürmek için 'emek' gerek.
Sevgi ne boğazda ne mum ışığında yemek yemek
Ne de pahalı bir pırlanta demek
Sevgi; Bir lokmada iki mutlu insan demek..."
Nazım Hikmet
Seksen beş milyon tek yürek tek soru; nedir bu Shakespeare aşkı? Yazarın ilk romanı If We Were Villains, 2017'de Flatiron Books tarafından yayımlanmış ve o an itibariyle uluslararası çok satanlar listesine girerek yirmi ülkede on beş dile çevrilmiş. Yazarlığın haricinde akademisyenlik ve oyunculuk yapan Rıo, King's College London ve
Ne mutlu Türk'üm diyene! (Mustafa Kemal Atatürk)
Biz Türk milleti temiz bir milletiz. Biat nedir asla bilmeyiz. Bundan dolayı Tanrı bizi aziz kılmıştır. (Alparslan)
Siz çoksunuz biz Türk! (Bilge Kağan)
Türk olmayı her omuz, her baş, her yürek kaldıramaz. (Kemal Sunal)
Türk töresi, Türk ülküsünün ayrılmaz parçasıdır. (Alparslan Türkeş)
Yakarım şu dünyayı da asla Türk’ü ezdirmem. Tanrı şahidim olsun ki sizi bu sokakta rahatça gezdirmem. ( Çatlı )
Bazı duygular vardır ki en etkili ilaçtan bile daha tesirlidir. Vefa onlardan biridir. Tedavi etmediği yürek çok azdır. İnsan gönül kitabına en evvel vefa duygusunu yazmalıdır.
Çok sürmedi geçti, mutlu çocuksu buharımın
Soldu emelim, goncalarım; rengi yanağımın
Neşeyle raks eden bir bülbüldüm amma
Bilmem ki neden terk etti o bülbül avazın
Yürek dağlayan bu nağmeyle düştü uzağa
Ben böyle gönüller yakıcı bir Bestenigar'ım
Eğer bir kişi yedi yaşındaki inançları ile otuz yedi yaşında kendini hâlâ iyi ve mutlu hissedebiliyorsa, bu kişi ömrünü boşa harcamış demektir. Eski düşüncelerden, alışkanlıklardan, inançlardan ve sırasında eski arkadaşlardan sıyrılmak gerekir.