AŞK MAHKUMU Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi. Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir
152 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
İlk sayfasında bir not: “Değeri, kazancıyla değil fakat kazandırdığı ile ölçülen ve kazandırdıklarıyla ölçülemeyecek kadar değerli olan öğretmen arkadaşım, öğretmenler günün kutlu olsun.” Yıllar öncesi. Yirmi yaşında, çiçeği burnunda bir öğretmen adayıyım. Atanamamışım ama küçük bi ücret karşılığı belli derslere giriyorum. Bir anlamda ben de
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 201338,4bin okunma
Reklam
184 syf.
·
Puan vermedi
Dosto'nun henüz 24 yaşındayken yoksulluktan kurtulmak adına yazdığı bu eserin zavallı insancıklarını Alekseyeviç ve Varvara Alekseyevna'nın mektuplarından tanıyoruz. Bu yoksul halkın kafalarının kaygılarla dolu olduğunu, hep bir çaba içinde olduklarını, bedenleri bir yana ruhlarının da yorgun olduğunu, çalışarak sağlıklarını bozduklarını, bu sefaletin insancıklarımızı gittikçe küçülmeye sürüklediğini ve hatta yok ettiğini okuyoruz. Yoksulluk mutluluktan öncedir. Yaşamanın utanç vermemesi için tok olmak gerekir.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,8bin okunma
gerçek sevgi birini kusurlarını görmezden gelmek değil onun kusurlarına sarılmak onu kusurlarından öpmek tüm hepsini kabullenerek sevmektir çünkü bir kusuru örtmek ya da görmezden gelmek kolay iş asıl önemli olan o kusurları da kendininmiş gibi benimseyerek sevebilmektir yani çok da mühim değil gözünün rengi boyu ya da kilosu ne biliyim işte
Önce mutsuzluktan kurtulmak gerekir. Sonra da mutluluktan. Mutluluk da çünkü bir hapishane olabilir.
Sayfa 195
"Modern insanlar anlamı nerede bulabilirler? Onu mutlulukta bulmayı umarlar. Fakat mutluluk anlamı ikame edemez, hele uçucu gönül hoşluğu hiç edemez. Mutluluğa erişme çabasındaki ısrar, anlam yoksunluğunun yol açtığı çaresizliğin bir işaretidir sadece. Modern hayatın, aşkın ve çalışmanın stresli koşulları yaşam kuvvetlerini kemirdiklerinden, mutluluk beklentisiyle son yedekler seferber edilecektir. İnsanlar seziyorlar mıdır tehlikeyi? Çöküşe karşı koyabilmek için çılgınlar gibi mutluluğun peşinde koşarlar, habire mutluluktan dem vurulması bundandır. Böylece başka bir stres meydana gelir, mutlu olma stresi. İnsanlar mutlulukları için her şeyi yapmaya hazırdırlar, bunun tüm kuvvetlerine mal olduğunu fark etmezler. Nefes alıp veren bir mutluluk değildir bu, kemale ermenin mutluluğu değildir, tükenmişliği engellemez, tersine tahrik eder. Pozitif olana, mutluluğa dönük israrlı çaba, bu anlamda insanı Burnout'a sürükleyebilir. Oysa kendini mutsuz hissetmek, anlam üzerine düşünmek için, yani vakitlice anlamı sorgulamak için bir vesile olabilirdi. Mutsuz olmanın bizzat bir tür hastalık olarak görülmesinin anlamı nedir, bu bakımdan? Hakikatte hasta olan kimdir? Niçin bir insanın hızlı tesirli ilaçların da yardımıyla bir an evvel "dipten kurtulmak" için her şeyiyle çabalaması gereksin? Niçin, kötü hissettiğinde, mümkün olduğunca çabuk "daha iyi hissetmek" için her yola başvurması gereksin? Yönünü yeniden tayin etmek için düşünmesi, hayatında, çevresinde, toplumda yanlış gidenin ne olduğunu ve kuvvetini topladığında doğrusunu yapmak için elinden neler gelebileceğini sorgulaması gerekmez mi?"
Reklam
76 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.