Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Daima gittiğimiz kesindir, ama vardığımız kesin değildir. Hiç gerçekten varıyor muyuz?
Düşündüğünle yaptığın aynı olmayabilir ama sanki birbirleriyle savaşıyor gibi ayrılmamalıdırlar.
Reklam
Adeta, gitmek daima bölünmektir. Sadece ayrıldığımız yer ile gittiğimiz yer arasındaki bölünme değil, bizzat biz de bölünürüz, parçalara ayrılırız.
Canavariçe konuş
🔴ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Nancy Pelosi: Netanyahu'yu barışa engel olduğu için görevinden derhal istifa etmeye çağırıyorum.
Roma'ya dönüp Nancy Mitford'un bir romanını uyarlamaya çabalamam gerekiyordu, eski parlak günlerimde elimi bile sürmezdim o romana, bir yandan da bundan böyle sevmediğim şeyler yaparak ekmeğimi kazanmak zorunda kalmasam bari diye geçiriyordum içimden!
Sayfa 130 - Can YayınlarıKitabı okudu
“It occurred to him that the reason he liked Wednesday and Mr. Nancy and the rest of them better than their opposition was pretty straightforward: they might be dirty, and cheap, and their food might taste like shit, but at least they didn’t speak in clichés. And he guessed he would take a roadside attraction, no matter how cheap, how crooked, or how sad, over a shopping mall any day.”
Reklam
Çünkü iyi olayları kötü olayların takip etmesi, yaşamın ardından ölümün gelmesi kadar kaçınılmaz bir durum...
Sayfa 19
Mutluluk kırılgan, değerli ve şüphe edilecek bir şeydi.
Sayfa 12
Not!
üzerine çalışmak istediğim tez için, ilgili bütün kitapları tekrar baştan okumam gerekiyor; anlaşıldı. anahtar kavramlar: postmodern çağda mahremiyet ve eros dönüşümü, şeffaflık ve yorgunluk toplumu, dekonstrüksiyon, tüketim toplumunda kötülük problemi, simülarklar ve simülasyon. yazarlar: jacques derrida, byung-chul han, jean baudrillard, hannah arendt, alain badiou, jean-luc nancy, emmanuel levinas, girorgio agamebn, gilles deleuze.
Reklam
"Ama Nancy... Birbirlerini seviyorlarsa bir gün barışırlar."
Sayfa 167 - PollyannaKitabı okudu
"İnsanları çok seviyorum Nancy. Sen de seviyorsun değil mi? -Yani... Hepsini sevdiğimi söyleyemem."
“ Kendi başının çaresine gayet iyi bakarsın Enola.” Her zaman bir iltifat olarak kabul ettiğim bir ifade.
Komünizm, eğer temelinin eşitlik olduğunu ve bütün in­sanların ihtiyaçları eşit biçimde tatmin edilmedikçe (ken­ dinde, ufak bir istem) cemaatin olamayacağını söylüyorsa, mükemmel bir toplumu değil, sadece esas olarak "içkin" (Jean-Luc Nancy'nin deyişiyle) insanlık tarafından ya­ratılmış şeffaf bir insanlık ilkesini varsayar: İnsanın insana içkinliği; bu aynı zamanda insanı mutlak anlamda içkin var­lık olarak belirler, çünkü insan tamamıyla eserdir, kendinin ve sonuçta her şeyin eseridir veya eseri olacak hale gel­melidir; onun tarafından biçim verilmemesi gerekecek hiçbir şey yoktur, der Herder, insanlıktan doğaya kadar (ve Tanrı 'ya kadar). Sonuçta, geriye bir şey kalmaz. En sağlıksız totalitarizmin görünüşte sağlıklı kökenidir bu.
Yaşantımız boyunca: İşte şimdi tümüyle ve tamamıyla kendimim diyebileceğimiz bir an var mıdır acaba?
Sayfa 123Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.