-Hiçbir kadın cenneti bulmak için,
Erkeğin cehennemine katlanmak zorunda değildir.-
.
-Bu ülkede,
Ulu orta gülmek yasak, ölmek serbesttir kadınlara.-
-Bazıları,
delikanlılığı elikanlılık sanıp, kadını kırmızıya boyuyor.-
-Kadınların namusu, namussuzlara mı kaldı?-
.
-Bazıları,
Kadını toprak gibi gördüler, İliklerine kadar sömürdüler.-
.
-Bazıları,
Kadını varlığında değil, sadece yokluğunda fark eder.-
-Onların gözünde kadının çörek otu kadar kıymeti yoktur.-
.
Oysa,
-Her kadın bir şiirdir, her adam okuyamaz.-
-Bir kadının yüreğinde doğup yüreğinde ölmek,
her adama nasip olmaz.-
Vay anam vay!
Ben böyle roman okumadım kardaş. Böylesine güzel betimlemeylen, bu kadar güzel içine alan cümleleriylen hikâyesini yaşattıran, hissettirebilen bir roman okumadım. Hele romanı bitirdikten sonra yüzümü yudum da öyle kendime geldim, birçok sayfasında duygularımlan yaşadım da okudum işte. İpil ipil ışık gibi parlıyor kitabın cümleleri,
Can verirken çekilen tarifsiz acı insanda bir sarhoşluk hali meydana getirir. Buna Arapça'da ''Sekerat'ül mevt'' denir. (Ölüm sarhoşluğu)
İnsan bu merhalede sağlıklı düşünemez, doğru muhakeme yapamaz. Bildiklerini unutur. Acıya giriftar olan bedenin her bir hücresi aklı zaafa uğratır. İşte bunu fırsat bilen şeytan-ı
"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri