Kendi tek boyutlu, zorlamacı "Batılılaşma" anlayışında ısrar eden Cumhuriyet için bu yıllarda eleştirel düşünce kendi modernleşme çabasına karşı bir tehdit olarak gözüktü. Farklılaşma, çoksesli bir toplum anlayışı, bu isteklerin yazıyla ifade edilişi de modernlik karşıtı bir başıbozukluk, disiplinsizlik olarak algılanıp yasaklandı ve yeraltına itildi. Cumhuriyet'in kuruluşu ile 1950 arasındaki yirmi beş yıllık sürede modern Türk şiirinin en parlak temsilcisi Nâzım Hikmet on beş yıla yakın hapis yattı. Bir yandan Batılılaşmaya çalışırken, Batıcı eleştirel düşüncenin yasaklanışı, ya da bir yandan Türk kimliği vurgulanmaya çalışılırken, geleneksel kültürün yer altına itilip hor görülüşü, bütün bu çelişkili ve muğlak siyasal ve kültürel tutumlar Türkiye'nin modernleşme çabasını derinden sakatladı.