Berna Moran'ın Türk romanı eleştirilerinde üçüncü ve son durağı da tamamladım. Böylece 1990'lara kadar geldim. Bu kitap ilk ikisine göre daha kısaydı. Eleştirmenin daha geniş tutma, daha fazla eser inceleme planı varmış ama kendisinin de ön sözde belirttiği gibi sağlığı izin vermemiş. Bu cildi yazarken oldukça hastaymış, yayımlandığını bile
Ben ise sevilmek isteyen, yapayalnız bir insandım.
Yazılarımla anlatamamıştım sana bunu.
İşte, bu öyküyü onun için yazdım.
Gene öyküyü okur.
Gene öyküyü seversin.
"Korkunç bir yalnızlık bu. Ama insan alışıyor. Ne tuhaf şey. Alışıyor ve yapayalnız yürümeye başlıyor şu karmakarışık yollarda..."
Merhabalar... Büyülü gerçeklik akımının muhteşem temsilcisi ve fantastik kurgunun kraliçesi Nazlı Eray'ın kaleminden
Aydaki Adam Tanpınar kitabının kendimce incelemesi ile geldim. Gerçi, böyle harikulade bir
“Ben ise sevilmek isteyen, yapayalnız bir insandım.
Yazılarımla anlatamamıştım sana bunu.
İşte, bu öyküyü onun için yazdım.
Gene öyküyü okur.
Gene öyküyü seversin.”
Ben öykülerini sevdim Nazlı Eray. Yazarın okuduğum ilk kitabı, içinde sıcacık öykülerin olduğu bir kitap. Aslında konuları her an, her yerde karşımıza çıkan insanların hayatlarından yola çıkarak oluşturulmuş gibi olmasına rağmen anlatımı öyle akıcı ve sürükleyici ki kitabı bir çırpıda bitiriveriyorsunuz. Bazı yerlerde sanki bambaşka bir dünyayı, bambaşka bir evreni okuyormuşum gibi hissettiğim kısımlar da kitabı daha da sevmemi sağladı. Bence, kafanızı dinlemek, yaşadığınız andan uzaklaşmak isterseniz kitabı okumalısınız. Şimdiden keyifli okumalar.