Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sorun diş göstermeye gelince, Elfriede Jelinek'in (Alman oyun yazarı) tuhaf! oyununda kadınlar üzerine yazdıklarını anlamak elde de ayakta da değil. Artık diyor, kadınlar dişlerini uzatsalar, kendi çocuklarının kanını emseler, lezbiyen olsalar, her tarafa o uzun yaşamcıl ve ölümcül dişleriyle saldırsalar da, bu oyun baştan yitiktir
Sayfa 123Kitabı okudu
hiçbir tasarı olanaksız gelmeyecekti onlara. ne hınç, ne acı ne de çekememezlik duyacaklardı. çünkü olanakları ve arzuları her zaman, her noktada uyuşacaktı. bu dengeye mutluluk adını verecekler ve özgürlükleriyle, sağduyularıyla, kültürleriyle, ortak yaşamlarının her anında onu keşfetmesini bileceklerdi.
Sayfa 17
Reklam
Psikopatlar, başkalarının isteklerinin, gereksinimlerinin ve hatta zayıflıklarının ne olduğunu anlamalarına yardım eden bilişsel bütün dış katmanlara sahip olmalarına karşın, kurbanlarının davranışlarından zerre kadar bile etkilenmezler. Bir başka teoriye göre, psikopatlar daha küçük yaşlarda kendilerini yanlış bir öğrenme yoluna sürükleyen gelişimsel bir bozukluktan" dolayı bu hâle gelirler. Eğer normal bir çocuk kendisinden daha küçük kardeşini ağlatmışsa, bu yaptığının başkalarını rahatsız ettiğini öğrenebilir. Yani çocuklar, kaçınmalı şartlandırma ilkesinde belirtildiği gibi, başkalarına vurmamayı ya da rahatsızlık vermemeyi deyimleri yoluyla öğrenebilirler. Bütün sosyal hayvanlar gibi çocuklar da, eğer eğlenmek istiyorlarsa oyun arkadaşlarını acı içinde bırakmanın iyi bir düşünce olmadığını keşfederler ve yaşları ilerledikçe, kendilerinden daha küçük ve daha zayıf olanlara karşı daha nazik olmaya başlarlar. Ayrıca, aynı büyük bir köpeğin kendisinden daha küçük bir köpekle ya da kediyle oynarken gücünü daha kontrollü kullanması gibi, çocuklar da güçlerini kontrollü kullanmayı öğrenirler. Yoksa 600 kiloluk bir kutup ayısı, kendisinin onda biri kadar bile çekmeyen bir Husky yavrusu ile başka türlü nasıl oynayabilirdi?¹⁸
Sayfa 324 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
Başkasının bakış açısından bakabilmek, özünde nötr olan bir yetenektir: hem yapıcı, hem de yıkıcı amaçlar için kullanılabilir ve insanlığa karşı işlenen suçların temelinde de kesinlikle bu yeteneğimiz yer alıyor. İşkence, başkasının ne düşündüğünü ya da hissettiğini anlayabilmeyi gerektirir. Mahkûmların cinsel organlarına elektrotlar bağlamanın, onları uzun süre baş aşağı sallandırmanın, basınçlı su altında soluksuz bırakmanın ya da onların kutsal bildikleri kitaplara işe- menin altında, onların bakış açısını anlama ve onlara en fazla hasarın nasıl verilebileceğini tahmin etme yeteneği yatmaktadır. Herhangi bir ortaçağ işkence müzesine gidip, oradaki darağaçları, çivili tabutları, kafa kırıcıları ve tırnak sökücüleri gördüğünüzde insanlardaki düş gücünün başkalarına acı çektirmek için nasıl işlediğini anlayabilirsiniz. Türümüzün bir başkasının nezdinde temsili işkence yapma konusunda da uzmanlaştığını belirtmem gerekiyor. Kocasının önünde bir kadına tecavüz ederek yalnızca ona değil, aynı zamanda kocasına da büyük ıstırap yaşatılır. Bu işkence yönteminde, bir insanın başkasıyla kurduğu duygusal bağlardan yararlanılır. Gördüğünüz gibi, caniliğin içinde de perspektif alma yeteneği bulunuyor.
Sayfa 322 - Akılçelen KitaplarKitabı okudu
... sahip olma isteği doyurulmazsa insanın bütün ruhunu ele geçirebilir. Davranışlarımızın ince derisinin altındaki bu ilişkileri çözümlemek ne kadar güç; çünkü sevme derinin dilidir, cinsellikse onun yalnızca terimleridir. Bana bunca acı çektirmiş bu hazin ilişkinin biraz daha açık sonucunu vermem gerekirse belleğin tek besininin acı olduğunu söyleyebilirim, çünkü kıvanç kendisiyle sınırlıdır. Bunların tümünden bana kalan tek şey bitmez tükenmez bir sağlık hazinesi, hayat verici bir uzaklıktı.
Sayfa 230
Ey acılara tat veren güzellik Yüreğimize hoş geldin Geldin de Çiçekli dallara döndürdün öfkemizi Artık ister dolu yağsın ömrümüze İsterse kar Biz ki bildikten sonra sevmeyi Bütün sabahlar Acı renginde olsa ne çıkar.
Adnan Yücel
Adnan Yücel
Reklam
Ooh! Ne acı aldanış!..
Sayfa 307 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
 On yaşında noktadır insan. Kırılır, küser. Bir nokta koyar, unutur devam eder hayata. Yirmi yaşında virgüldür insan. Bir virgül koyar yaşamadıklarına. İçine atar, devam eder içindekilerle yaşamaya. Kırk yaşında üç noktadır insan. Ne varsa yaşanan, Acı tatlı, Ya da yaşanmayan. Ders alır devam eder yoluna. Ellisinden sonra ünlemdir insan. Bütün tecrübeleriyle, Bilir ki, Kim ne yaşarsa yaşasın, En sonunda toprak olacak insan.
Fatih Pala
Fatih Pala
"Bağışlamak mutluluğun anahtarıdır"
Huzur arayışınıza verilen cevap buradadır. Anlamsız gibi görünen dünyada anlama açılan kapının anahtarı buradadır. Her adımınızda sizi tehdit ederek, huzuru ve sessizliği bulma umutlarınızı yitirmenize sebep oluyor gibi görünen tehlikelerden kurtuluş yolu buradadır. Tüm sorularınız burada cevaplanıyor ve şüphe bitiyor. Bağışlamayan zihin korku
Sayfa 121
Enkazız hepimiz, her sabah ağzımızda aynı buruk ve acı tatla uyanan, dakikalarca boşluğa bakarak "ne olacak bu halimiz? " sorusuna kendimizi bilmem kaç milyonuncu kez muhatap ederek yaşamak için harekete geçen ruhlarız.
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.