İbn-i Kayyım el-Cevziyye der ki: "Allah'ın yasaklarının çiğnendiğini ve sınırlarının aşıldığını gören kimsede hangi din ve ne hayır vardır? Allah'ın hududu zayi edilmiş, dini terk edilmiş, Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in sünneti terk edilmiş, fakat o soğuk kalpli, suskun dilli bir şeytan gibi sessiz! Batılı konuşan dilli şeytan olduğu gibi batıla ses çıkarmayan da dilsiz şeytandır. Bu kişi dini hususunda belaya maruz kalmıştır yiyecekleri içecekleri önlerinde kendi riyasetlerinde herhangi bir dertleri yoksa din hususunda ortaya çıkan herhangi bir musibet onları ilgilendirmez. Onların en hayırlıları bu gibi durumlarda üzülüyor gibi yapan ve dilini çıkaran kişilerdir. Fakat bunların kendi şan, şeref ve malları ile alakalı herhangi bir müdahale olsa var gücüyle çalışır, elinden geleni ardına koymaz, inkâr etmenin üç mertebesi olan el, dil ve kalbiyle yapacağını yapar, işte bunlar Allah'ın gözünden düşmüş insanlardır. Allah onlardan nefret etmiş, dünyada en büyük belaya maruz kalmışlardır. Onlar bu belada iken neye uğradıklarının farkında değiller, kalpleri ölmüş hayatı terk etmiştir. Çünkü yaşayan bir kalbin öfkesi Allah ve Rasûlü içindir (dünyalık nedenlerden dolayı öfkelenmez) dine tam olarak yardım etmeye çalışır."
"Hm, lakin müşahede ettiğim kadarıyla sizler aceleci bir ahalidensiniz, dedi Ağaçsakal. "Bana olan itimadınızdan dolayı şeref duydum; lakin hemen her şeyi söylemeniz de doğru olmaz. Bilirsiniz ent vardır, ent vardır; ya da ent vardır ve entlere benzeyen ama ent olmayanlar vardır da diyebilirsiniz. Eğer müsaade buyurursanız size Merry ve
Reklam
Efendimiz'in (sas) en çok sevdiği isim Abdullah idi. Ne zaman hoşlanmadığı bir ismi değiştirmek istese, ne zaman bir çocuğa yeni bir isim koymak istese hep "Abdullah olsun" derdi. Çünkü Abdullah, Allah'ın kulu demekti. Bir insan için en büyük şeref ve onur zaten Allah'a (cc) kul olmak değil mi?
Sayfa 62
bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap, mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır. Sizlere hizmetten şeref duyan yayınevimiz iftiharla sunar: Tutunamayanlar.
Sayfa 559Kitabı okudu
Atsız asker değildi, fakat bir asker gibi yaşadı, asker gibi öldü. Zamanlar üstü, zamanlar aşırı bir adamdı. Türklük onun için bir sevda idi ve başka hiçbir şey önemli değildi. Önem verir göründüğü, üzerinde yazılar yazdığı, kitaplar doldurduğu her şey Türklük içindi. Türklük, tarihin derinliklerinden kopup gelen, geleceğe doğru yürüyen kutsal bir
Günlerden 3 mart 1994...Saat 21.30...Hacer'in karakolda babasına teslim edilişinden tam sekizbuçuk saat sonra. Polis telsizlerinden Beykapısı Mahallesi'nde bir cinayet işlendiği duyuruldu. Verilen adres Hacer'in eviydi. Öldürülen de Hacer'di...Aşiret kanunlarının uygulandığı Karamusa Sokağı'nda "kara bir
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.