Dünyalık mı? Ahiretlik mi?
Bu aralar en çok düşündüğüm konulardan birisi bu oldu arkadaşlar.Biz Dünyalık mı yaşıyoruz, yoksa Ahiretlik mi diye? Bunun cevabı aslında çok basit : Çoğumuz dilde Ahiretlik yaşıyoruz.Gönülde ise Dünyalık.Neden mi böyle dedim? Önce iyiliklerimize bakalım.Yaptığımız iyiliğin büyüğü, küçüğü elbet olmaz.İyilik iyiliktir.Ama bir insana 50 liralık
Çocukluğumun geçtiği mahalleye çok çok uzun yıllar sonra tekrar gitmek nasip oldu.Oturdugumuz sokak çıkmaz sokaktı.O sokağın başına geldiğimde sanki bütün hatıralarım iyisiyle kötüsüyle yavaş yavaş zihnimde canlanmaya başladı.Epeyce bir zaman sokağın başında kalakaldım.O beton sokakta oradan oraya koşan çocukların kendim olduğu günler tekrar
Reklam
Ne kadar da feci durumdayız değil mi. Ne kadar da haber düzeyinde yaşıyoruz tüm olup bitenleri. Savaşın çıkmayacağı, tehlikenin bu topraklara sıçrama ihtimalinin olmadığına dair emniyetle işimize gidiyoruz sabah. Planlarımızda kafirle karşı karşıya gelmenin kaçınılmaz olduğu düşüncesi zaten yok. Bu toprakların da feci bir işgale maruz kaldığı, bu işgalin halihazırda da devam ettiğini söyleyen İslamcı bile kalmadı neredeyse. Hepsi siyasi partilerinin kayıklarına bindiler ve şimdi tweet atarak, yürüyüş düzenleyerek günah çıkartıyorlar. İsrail'i durdurmanın yolu kaba kuvvet. Ama bu kaba kuvveti kullanma cesaretinin reel - politikle zerre alakası yok. Aletler onları işletenlerin ahlakı ve cesareti nispetinde faal olurlar. Anlatamıyoruz ama. İstediğin kadar teknolojik olarak güçlü ol, o gücün nereye doğru kaydırılacağına dair sağlam bi tasavvurun, bu tasavvuru besleyen dini tahassüsün yoksa bir çöp yığınısın sen. Cihadın kaleme hapsedildiği (orası da şüpheli ya!), korkaklığın fazilet diye satıldığı bir Müslüman topluluk olduk hasılı. Utanacak yüzümüz bile kalmadı. Korkarım en büyük sorgumuz bu hadiseler gerçekleşirken ne yaptığımıza yönelik olacak ve sınıfta kalacağız. Yine de Allah kafirle çatışmadan canımızı almasın diye dua edelim. Acziyetimiz de samimi olursak bu fırsata eriştirir belki hem...
Alıntıya katılmıyorum sadece okuduktan sonra üstüne düşünülür diye paylaştım. Her yerde kadınların birbirlerinin rakibi olduğunu okuyoruz, birbirlerinden haz etmediklerini, birbirlerini çekemediklerini, bir ortamda en çok birbirlerinin başarılarına ket vurduklarını. Sürekli bunların yazılıp, bunların dile getirildiği bir toplumda yaşıyoruz. Gerçekten böyle mi peki sizce? Yoksa böyle olduğunu mu düşünmemizi istiyorlar? İnsanları birbirine en çok yaklaştıran ortak acılardır. Ve bizim sadece “kadın” olduğumuz için maruz kaldığımız birçok zorlama, baskı, acı var. Bunlar karşısında bizi en iyi anlayacak olan diğer hemcinsimiz değil mi? Bir anneyi en iyi bir anne anlar değil mi? Akşam tenha bir sokakta yürümenin ne hissettirdiğini en iyi bir kadın bilir. İş yerinde sırf kadın olduğunuz için üzerinde kurulan baskıyı, trafikte kadın şoför olduğunuz için maruz kaldıklarınızı… Bizi en iyi yine biz anlarız, biliriz ki ne olursa olsun günün sonunda bir kadının empatisi bize en güvenli yeri sunacaktır.
Dilan Nazik

Dilan Nazik

@dilannzk
·
20 Şubat 15:33
Hiçbir kadın hemcinsleri hakkında olumlu düşünmez, ne var ki pek azı benim kadar özgürce itiraf edebilir bunu
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
3 yaşındaki Müslüme'den gelen haberle bir kez daha parçalandı içim.Kulaklarımızın duymadığı bir iğrençlik, gözlerimizin görmediği bir çirkinlik kalmadı artık..Kiminin umrumda değil, kimimiz ise bu olayları yadırgıyor, kızıyoruz üzülüyoruz fakat hiç düşündük mü dünyada olan bu kötülüklerden her birimizin bir payı olduğunu.Nasıl mı? İyi bir anne,
"cehennemden korkmak Allah’tan korkmak değildi. Çünkü... "
Yıllarca hep Allah’tan korkuyoruz bahanesiyle cehennem ile korkuttular. Halbuki cehennemden korkmak Allah’tan korkmak değildi. Çünkü en nihayetinde yine cehennemden korkmak; “yaratılan” bir şey den korkmaktı! Cennette yaratıktı, insan da… Ancak yaratılmışların en şereflisi (Eşref-i Mahlukat) “insan”dır buyruluyor. O zaman biz yaratılmış hiçbir
Reklam
Sen de bu durumu yaşıyor musun ?
Eğer sizde günlük rutin işlerinizi yapmakta, sosyalleşmekte zorlanıyorsanız içinizde yıllardır yorulmuş bir mükemmeliyetçiyle yaşıyorsunuz demektir. Tükenmişlik sendromu kavramı bir kaç sene önce Meryem Üzerli ile hayatımıza girdi. Yorulma hakkımız yokmuş gibi yaşıyoruz. Her şey en iyi şekilde ve sorunsuz olsun isteyen bir yapımız var. Çünkü
Tamirci Çırağı
On yedi yaşında hayalleri ve umutları elinden alınan bir çocuktum. Mutsuzdum. "Mutsuzluğumun sebebi ne olabilir?" diye sürekli düşünüyordum. Liseye başladığım yıl, birçok Türk babasının oğullarını okula motive etme amaçlı söylediği, "Okumazsan seni sanayiye veririm" sözünü babam da beni motive etmek amacıyla söylemişti. Genelde
Benliği parçala-ma ve kadın erkek ilişkisi üzerine
Uzun oldu belki ama burada okunmayacaksa nerede okusun? 1- Yaşamımızda, gündelik hayatımızda önem veya değer verdiğimiz şeye benliğimizden bir pay kopar. 2- Ne kadar önem ve değer verirsek kopan parça o kadar büyük olur. Bütün olanı parçaladığın için parçalanan, uzaklaşmış kısım seni senden almaya başlar. 3- Benlik sadece kendine aitken bunu
KADINLARDAN ÖZÜR DILERIM
Gecenin bu vakti, buraya aklımda olan bazı şeyleri yazmak istedim. Okumak istemeyenler, üşenenler geçebilir ama kadınların okumasını istiyorum özel olarak. Niye böyle bir ileti yazdığımı buradan kimse anlamayacak çünkü özel hayatımın bir kısmını çok yakın olduğum insanlar bile bilmiyor. Ama bu yazıyı gönülden yazdığımı ve gerçekten de
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.