Ali Bey de kim, diye sormayın. Ali Beyi hepiniz tanırsınız. Başım belâya girmesin diye adını değiştirdim, onun adını Ali Bey yaptım. Siz ona, kendi adını verin. Çok tanınmış adamdır. Sık sık gazetelerde resmi çıkar. Halk Fırkasında vardı, Serbest Fırkada vardı. Halk Partisinde saylavdı. Simdi yine mühim işler başında... Artık Ali Beyi
Birinci kitabın 97nci sayfasında şöyle övünüyor:
—Daha öncelere dayanır. Klasik Arapça, Fusha Sahih Arapça deniliyor ki, asıl Arapça, bozulmamış Arapça. O bozulmamış Arapçayı çok iyi bildiğimi söyleyebilirim. Bugünkü Arapçayı da bilirim, ama o ölçüde değil. Arapçayı bilmemin önemi şurada, islam kaynakları o Arapçayla yazılıdır. Hem Kur'an, hem
Unutamadığım çocukluk anılarımdan biridir; yıllarca çamur deryası olup hiç el atılmayan yollar bir devlet büyüğü ziyaret edeceği zaman hemen asfaltlanırdı. Özet şu; biz insana "insan" olduğu için değil, gücü kadar değer veriyoruz.
Ne güzel söylemiş üstad Cemil Meriç :”İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye.”
Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalbetmeyi seversen, Sünnet-i Seniyeye ittiba et.
Cennet için men eden aşıklar didardan
Bilmemiş ki cenneti aşıkların didar olur
Fuzuli
"Ne de hoş ne de güzel söylemiş. Gül yüzlü bir nazeninle başlar önce aşk sonra oradan onlarca Gül onlar Lale yeşerir. Suretten açılan O çiçeklerle gönülleri abad olur cennete döner aşıkların alemi. Kimileri ayıplar onlara ki güzellere bu denli iltifat ediyorlar sanki dünyalık bir güzeli intisab ediyorlar diye. ama kim bilir O sevgilinin yüzünde neler görüyor onlar. Neler duyuyor neler dinliyorlar. Hem öyle bakıyorlar ki gözleri Bizim gördüğümüz alemi aşıyor muhtemelen üstat kelimelerini aşkla konuşturmuş vesselam"
......
"Ya bu aşk onların canını acıtır akıllarından bile ederse? Ya rezil rüsva olurlarsa etrafındakilere? Ki olmuşlardır da."
......
"Rüsvalık onlara dokunmaz azizim. Bu yolda Fuzuli üstad mecnun'dan bile daha istidatlı olduğunu söyler. O Utanmaz aklını vermekten. Enihayet o aklına bir güzele değil Aşkın kendisine vermiştir. Aşk kimi zaman bir güzelin gül gibi yüzünde kimi zaman bir tespih taşında kiminde Bir mezar başındadır. Aşk onları bir dilber'e vuslata götürmez. Onlar sadece Aşkın tecellisine vurulurlar"