Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sensizlik denilen meret tıpkı hiç yüzmeyi bilmeyen birinin suya ilk girmesi gibi bir şey, boğulmamak için ne kadar çırpınsa da, su onu içine çeker. Ve bende bu haldeyim. Ne zaman gözlerini görsem, sanki okyanusun derin sularında boğuluyorum. Ne kadar çırpınsam da, o gözlerin aklımdan çıkmıyor. İçinde ''Sen'' olan bir cümle ile savaşmaktan kurtulamıyorum. Nasıl bir savaştır bu? Ortada sen yoksun, ama ben yokluğunla yarışıyorum. Evet haklısın bu savaşın galibi sensin. Çünkü hiç yoksun, olsan da bir şey değiştirmez zaten. O gözlerine mağlup düşerim. Ben beyaz bayrak atıyorum artık. Teslim oluyorum o güzel gözlerine ve gülüşüne. Savaşsam da bir şey değişmeyecek zaten. Canı yanan, üzülen, kırılan, kırılmak mı? Paramparça olan taraf ben olacağım. Sensizlik denen meret ile savaşım bitti artık. Namağlup sen kazandın. Kaybettiğin tek şey sevmediğin birinin, o güzel aşk dolu sevgisi... Üzülme... (Benim kadar sevilmeyeceksin)
OLGUNLAŞMAK... Can Dündar' dan... Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım. İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun. Yapmacık, inanmadan
Reklam
Çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin değişmezlerindendir üç numara saçlar. Bir kuaförün önünde oturup da uzun uzun saçımızı nasıl kesmesi gerektiğini anlatmak gibi bir lüksümüz olmadı hiç. Tek bir cümle sarf ettik.Kısa ve basit bir cümlecik; ''üç numara olsun'' istenmeden, bilmeden söylenmiş, ağız ucuyla, kısın bir sesle, yarım yamalak
Bir cümle ne kadar anlamlı, güzel kurulmuş olursa olsun, ancak tasasız, heyecansız kişileri etkileyebilir. Mutlu ya da mutsuz kişilere her zaman yetmez. Mutlulukla mutsuzluğun en iyi anlatış yolunun çoğunlukla sessizlik olmasının nedeni de budur.
Sayfa 54 - Düşmanlar öyküsünden.Kitabı yarım bıraktı
"1976 yılının 22 Aralık gecesi, o sıralar 28 yaşında olan Anne gece nöbetindeyken yoğun bakıma bir hasta getirilmiş. Beyin tümörü ameliyatından çıkmış olan bir hasta. Bir Türk. Kim, biliyor musun? Belki de biliyorsun.
“Benimle benden önceki diğer Peygamberlerin misali, şu adamın misâli gibidir: Adam mükemmel ve güzel bir ev yapmıştır, sadece köşelerinin birinde bir tuğla yeri boş kalmıştır. Halk, evi hayran hayran dolaşmaya başlar ve (o eksikliği görüp): “Bu eksik tuğla konulmayacak mı?” der. İşte ben bu tuğlayım ve ben Peygamberlerin sonuncusuyum.
Reklam
Bir cümle ne kadar anlamlı, güzel kurulmuş olursa olsun, ancak tasasız, heyecansız kişileri etkileyebilir. Mutlu ya da mutsuz kişilere her zaman yetmez. Mutlulukla mutsuzluğun en iyi anlatış yolunun çoğunlukla sessizlik olmasının nedeni de budur. Aşıklar birbirlerini sustukları zaman daha iyi anlarlar, mezar başında söylenen ateşli, duygulu sözler ancak yabancıları etkiler, ölenin arkada bıraktığı karısına, çocuklarına soğuk, yavan gelir.
453 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.