Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Benim için başlarken yine İskender Pala klasiğiydi diyebilirim.Neden mi? Başlarını anlamakta yine zorlandım; üstelik kullandığı kelimelere epey yabancıydım. Tabi bu durum 30-40 sayfa sabrederek ilerlememin ardından etkileyici anlatımına kavuştu ve akıcılığına engel olamadı.
İskender Pala ... "Divan Şiirini Sevdiren Adam " şimdi de tarihin en fazla bin yıl öncesine götürebildiğim ilgimi 2500 yıl öncesine kadar taşımamı sağladı. Bir başka yönüyle de bilinçsizce müze gezdiğimi farkettim diyebilirim mesela.
Yazarın değindiği bazı yerleri toz pembe buldum aslında -gerçekte böyle değil ne yazık ki -elbette buralarda eleştiriye açık ama neticede bir yazarın ya da genelleme yaparsak sanatçının pozitif bir dünya çizerek sanatını yansıtması ve başta gelecek nesillere aktarması en doğal olanıdır kanımca.
Kitabın iceriğine bakarsak: İki farklı zamanda kurgulanan benzer hikaye, ihanetler, oyunlar...
Ve biterken
okumakla bir şey kaybetmeyeceksiniz; değer verdiğiniz takdirde pekçok şey edindiğinizi hissedeceksiniz. Öncelikle sağcı veya solcu, devrimci veya ülkücü veya akıncı olmadan önce insan olmak, insanlık için çabalamak gerektiğini bir kez daha farkedeceksiniz.
Önce insana ve insan haklarına değer vermek dileğiyle .:)))
Henüz ilk kitabı yarıladım ve çoğu kişi gibi serinin başarısının sebebini merak ettim. Kitabı sıkıcı bulanların eleştirilerine katılıyorum fakat 1979 da bu kitap çıktığında insanlar cebinde taşıyacak kadar bağlanmışlar bu kitaba. Peki nedir bu " abartı "kitabı kült yapan şimdi bizim anlam veremediğimiz şiddette. Birincisi bilimkurgu ve komedinin harmanlanması ancak bunu gora arog gibi cem yılmaz filmleri tadında yapmıyor. Bilimkurgunun da hakkını veriyor. Öyle ki bugün google veya wikipedia gibi devleri kuranların bu kitaptan esinlenmiş olması mümkün. Ozaman için bi teknolojik cihaza soru sorup bilgi almak mucizevi bişeydi. Şimdi ise akıllı telefonların sıradan bir özelliği. Bilimkurgunun teknoloji ve bilimi yönlendirdiğinin kanıtı olması bağlamında 1979 dan günümüze hatta geleceğe çıkarımlar yapabileceğiniz değerli bir kitaptır. Ne yazık ki 80 kuşağı kadar şaşırıp hayranlık duyacağınız bir kitap değildir.
Kaç kitap oldu bilmiyorum ana karakterinin kadın olduğu bir roman okumayalı. Yazar Zülfü Livaneli olunca, romanın geçtiği yer Türkiye, kadın da dul olunca birçok gerçeklere, birçok olmaması gereken ama olan konulara da değinmiş yazar. Evlilikten, giyime, iş hayatından aile hayatına kadar birçok konuya değinmiş ve mesajlarını da vermiş Livaneli.
Bir düşün daha sonuna geldik..
"Erkeğin eşini öldürdüğü tek canlı türü insandır. "
Hepimizin başına gelmiştir uyurken bir anda düşüyormuş gibi olma hissi. Jack London bu bu histen yola çıkarak insanın insan olmak için verdiği mücadeleyi ve yaşam şeklini konu alan bir roman yazmış. İlk buluşları, ilk içgüdüleri öyle güzel ele almış ki okurken sanki bende halktan biriydim. O dönemki insanlar toprağa ayak basmaya korkuyorlardı, çünkü basarlarsa yabani hayvanlar ve bir çok tehlike onların yok olmasına sebebiyet verecekti. Şöyle bir bakıyorum da şimdiki insan oğlu da yere ayak basamıyor. Günümüzün tehlikesi hayvanlar değil belki ama daha büyük bir tehlikeyle burun burunayız. İnsanı yok etmeye çalışan insanlarla çevrili dört bir yanımız.
Kitap hakkında bilgi vermek gerekirse ;
Kahramanımız düşünde daha çok küçükken bile onu korkutan ve dehşete düşüren imgeler görmektedir. Gördüğü bu düşleri kimseye anlatamaz. Çünkü anlatmayı bir iki kere dener ve insanlar ona farklı gözle bakar.
Kahramanımız büyür fakat gördüğü düşler ne yazık ki peşini bırakmaz. Kahramanımızın da düşlerinin peşini bırakmaya niyeti yoktur. Ve başlar araştırmaya ve yazmaya. Sonuç mu? Sonuç kitabın sayfalarında gizli..
Dil ve kalemin mükemmelliğine birde hayal gücü eklenince tadından yenmeyen bir kurgu çıkmış ortaya. Ben okurken çok keyif aldım ve kesinlikle tavsiye ederim.
Merhabalar bir Kitap Yorumlayamama da daha birlikteyiz.Biliyorum biraz garip oldu ancak ben bu kitap için ne yorum yazarsam yazayım mutlaka ama mutlaka saldırılar,yergiler,kötülemeler,şikayetler,karalamalar,hakaretler gırla gidecekti.Sizlere önce azıcık yazarı sonrasındada azıcıkta kitabı tanıtacağım.Kusura bakmayın içimden gecen yorumu
Kitabı okumaya başladığımda ilginç bilgilerle karşılaşacağımı biliyordum ancak bu kadarını beklemiyordum. İlk başta anlatılanlar ütopik geldi ama okumaya devam ettikçe kanıtlarla desteklenen bilgiler şaşırmama sebep oldu. Okudukça zihnim bir yandan da tarih bilgilerimi sorgulama başladı. 76. sayfaya geldiğimde ‘Yeryüzü Cennetinin Yok Oluşu’
Kitap ikinci kez okunmadan kapandi elimde. Kotu bir kitap oldugunu dusunmeyin diye açıklama yapiyorum. Kadinlarin değer görmediği bir dünyada yaşıyoruz hâlâ. Cinayetler, kisitlamalar, kurallar ne yazik ki her birinin içinde mutlaka mağdur olan bir kadin bulunuyor. Kitapta da bundan bahsetmiş. Okuduğum kadarki hindistan da geçiyor. Belki daha sonra tekrar denerim. İyi geceler keyifli okumalar.
Fransız dili ve edebiyatı mezunu biri olarak şunu söyleyebilirim ki yakın dönem edebiyatçılarından Echenoz kadar kısa ve derin anlamlar taşıyan roman yazan yazar ne yazık ki yok. Yukarıda okuduğum bir kaç bir inceleme beni üzdü. Bizzat çevirisini yapan hocamın dersinde işlediğimiz ve son sınıf sınavına tabi tutulduğum kitaptır. Kitabın derinliğini Echenoz'un küçük bir oyunuyla anlatayım sizlere. Kitabın orjinal ismi "14" yani sol kısımda kalan "19" sayısı yok. (Mehmet Emin ÖZCAN da bu şekilde basılması için mücadele vermiş ama sonunda Helikopter yayıneviyle papaz olmuş.) Kitabın ana karakteri -bu kısım önbilgidir- savaş sırasında sağ kolunu kaybetmesi sonucu gazi olur ve memleketine yollanır. Yani hem kitabın ana karakterinin hem de isminin sağ kısmının olmadığını görürüz. Bunun gibi birçok metaforlarla dolu bu kitap. 19 sayısının olmayışının bir diğer sebebi ise kitabın verdiği son mesajda gizli... İnsanoğlu böyle aç gözlü olduğu süre boyunca 1914'te de 2014'te de 2114'te de savaşlar olacağıdır.
