"İnsan için, ancak çalıştığının karşılığı vardır." Necm Sûresi, 53:39. "Altını ve gümüşü biriktirip de onu Allah yolunda harcamayanları acı bir azapla müjdele." Tevbe Sûresi, 9:34
Aslında İslâm hiç kimseye doğuştan bir ayrıcalık vermez. Günümüzdeki "Ehl-i Beyt" kavramı bile Yahudilikteki seçilmiş kavim inancının bir benzeridir. İslam'da seçilmiş, kutsal bir aile yoktur. "En üstün olanınız Allah'tan en çok sakınanızdır" [Hucurat/13] ayetinin bildirdiğine göre, İnsanı bir diğerinden üstün kılan yönü; ilmi, ameli ve güzel davranışlarıdır. Yine "Her insan ancak çalıştığının/yaptığının karşılığını alır" [Necm/39]. Herkesin saygınlığı yapıklarına bağlıdır. Peygamber de dâhil olmak üzere hiçbir aile, sülale ayrıcalıklı değildir. Peygambere yakın olmanın onun sülalesine mensup olmakla alakası yoktur. Nitekim Nuh'un iman etmeyen oğlu için Allah "o senin oğlun değildir" [Hud /45-6] buyurmuştur.
39.
Ve gerçek şu ki, insan için çalışmasından başka bir şey yoktur.
40.
Ve onun çalışması yakında görülecektir.
41.
Sonra karşılığı kendisine eksiksiz olarak verilecektir.
42.
Sonunda dönüş yalnızca Rabb'inedir.
38. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.
39. İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.
40. Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
41. Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir.
42. En sonunda yalnız rabbine varılacak- tır.
43. Güldüren de O'dur, ağlatan da.
44. Öldüren de O'dur, yaşatan da.
İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.
Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir.
Necm Sûresi 39-41. Âyet
بسم الله الرحمن الرحيم
لَيْسَ لِْ۫لاِنْسَانِ اِلاَّ مَا سَعٰى ٭ كُلُوا وَ اشْرَبُوا وَ لاَ تُسْرِفُوا
“İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Necm Sûresi, 53:39.
"İnsana ancak kendi çalışmasının karşılığı vardır."
(Necm suresi 53/39)
Onlar Hz Peygamber (s.a.v ) ın sözünüde unutuyorlar :
" Akıllı kişi, kendisine yüksek görmeyip ölümden sonrası için çalışan kişidir. Ahmak kimse ise kendini boş duyguların peşine takan ve Allah hakkında kuruntular besleyen kimsedir. "
İnsana uğrunda çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir ve zamanı geldiğinde kendisine çabası(nın gerçek anlamı) gösterilecek ve sonra ona tam karşılığı verilecektir.
﴾39﴿ İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.
﴾40﴿ Ve çabasının karşılığı ileride mutlaka görülecektir.
﴾41﴿ Sonra kendisine karşılığı tastamam verilecektir.
﴾42﴿ En sonunda yalnız rabbine varılacaktır.
﴾43﴿ Güldüren de O’dur, ağlatan da.
﴾44﴿ Öldüren de O’dur, yaşatan da.
﴾45-46﴿ Rahime atıldığı zaman nutfeden (embriyo) erkeğiyle dişisiyle iki cinsi yaratan da O’dur.
﴾47﴿ Öteki yaratma da (öldükten sonra diriltme) O’na aittir.
﴾48﴿ Çok veren de O’dur, az veren de.
﴾49﴿ Şi‘râ yıldızının rabbi de O’dur.
﴾50﴿ Eski Âd kavmini helâk eden de O’dur.
﴾51﴿ Semûd’u da öyle. Hem de geriye bir şey bırakmadan!
﴾52﴿ Bunlardan da önce Nûh kavmini. Çünkü onlar çok zalim ve çok azgın idiler.
﴾53﴿ Altı üstüne getirilmiş şehirleri de O helâk etti.
﴾54﴿ Onları üzerilerine yağan felâketlere gömdü!
﴾55﴿ Artık rabbinin hangi nimetlerinden şüphe duyabilirsin?
﴾56﴿ Bu (Kur’an) da önceki uyarıcılar gibi bir uyarıcıdır.
﴾57﴿ Artık yaklaştı o yaklaşmakta olan.
﴾58﴿ Onu Allah’tan başka ortaya çıkaracak yoktur.
﴾59﴿ Yoksa bu haberi tuhaf mı buluyorsunuz?
﴾60﴿ Ağlayacağınıza gülüyorsunuz!
﴾61﴿ Ve gaflet içinde oyalanıp duruyorsunuz.
﴾62﴿ Haydi artık Allah için secdeye kapanıp kulluk ediniz.
32 Önce sünnet kelimesi üzerinde duralım. Lugat manası; "adet, makbul olsun veya olmasın takip edilen yol, yüz, yahut yüzün görünen kısmı, siret, tabiat" manalarına gelir. Cahiliyye döneminde Araplar "Sünnet" kelimesini takip edilen (çiğnenmiş) yol manasına kullanıyor ve biliyorlardı. Sahabe-i Kiram, Resûl-i Ekrem