"Sen iyi misin?"
"Evet, iyiyim."
"Beni artık sevmediğin doğru mu?"
"Evet."
"Neden? Sana yalan söylediğim için mi? Seni bıraktığım için mi? Seni kırdığım için mi?"
"Hayır. Tam da kendimi kandırılmış, terk edilmiş, aşağılanmış hissettiğimde seni hayatımda hiç olmadığı kadar çok sevdim ve istedim."
"O halde?"
"Seni artık sevmiyorum, çünkü kendini aklamak için boşluğa, anlam boşluğuna düştüğünü söyledin ve bu doğru değildi."
"Doğruydu"
"Hayır. Ben şimdi anlam boşluğunun ne demek olduğunu ve tekrar yüzeye çıkmak için neler yapıldığını biliyorum. Sense hayır, sen bunu bilmiyorsun. Sen çok çok aşağı şöyle bir baktın ve gediği Carla’nın bedeniyle kapadın."
Sayfa 225Kitabı okudu
Yara aynı yara / Dil aynı dil. // Biz neden bu kadar yalnızız.
"O zaman neden kalbim acıyor benim?"
Sayfa 163 - Ephesus YayıneviKitabı okuyor
"Size neden anlatıyorum ki bunları? Sizi tanımıyorum ki. Sizi bahane ederek kendime anlatıyorum sanırım."
Biraz Uzun Bir Yazı Oldu....
Stockholm sendromu, bir rehine veya istismar kurbanının, kendisini rehin alan veya istismar eden kişiyle duygusal bir bağ kurduğu psikolojik bir durumdur.
Bu terim, ilk kez 1973 yılında Stockholm'de yaşanan bir banka soygunu sırasında, rehinelerin soygunculara karşı geliştirdiği sempati ve savunma duygularından türetilmiştir.
Bu sendrom,
Düğümler ve Haçlar - Bir Dedektif John Rebus Polisiyesi-1Ian Rankin · Alfa Yayınevi · 2018107 okunma
Tek Kurtuluş
Hani ölüm beni korkutuyordu? O zaman neden tam şu saniyede ölümü arzuluyordum? Hayır, ölüm korkunç değildi. Korkunç olan biz insanlardık. Ölüm kuruluştu, ölüm tek kurtuluşumuzdu.
Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum, öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum? Sonra, herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım, Sonya. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini... İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini!
Sayfa 521Kitabı okudu
