Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Ekmek Şarap Sen ve Ben
Ekmek şarap sen ve ben bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını Kıskandım Gogen’i Tahitilim terlemiş vücudunu silerken cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini saçların bağlamıştı ellerimi muz
Reklam
Said Nursi'nin medrese hayatı
Ciddi bir şevk ile tahsili gözüne aldı ve bu niyetle nahiyeleri İsparit Ocağı dahilinde bulunan Tağ Köyünde Molla Mehmed Emin Efendi'nin medresesine gitti fakat fazla duramadı. Hâle-i fitriyeleri icabı, daima izzetini koruması ve hatta amirâne söylenen küçük bir söze dahi tahammül edememesi; medreseden ayrılmasına sebeb oldu. Tekrar
Sayfa 28 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Aristo’ya hocalık edecek kıvamdayım sabahın dördünde…
Ekmek şarap sen ve ben bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
Bir gün herşeyi bir kenara bırakıp sadece kendim için yaşamak isterdim çok sey değil ya sadece hiç bir şeyi merak etmeden hiç bir şey içşn tedirgin olmadan sadece derinlemesinde kitabın içinde kaybolana kadar okumak istiyorum…. Aradığım muhabbeti neden bulamıyorum insanlarda , üstünlük kompleksim yok ama insanlarla sohbetim bir kedinin bir kuş ile konuşması kadar anlamsız oluyor . Buna farklı dünyanın insanlarıyız da diyemiyorum çünkü aynı dünya aynı coğrafyada yaşıyoruz… Ya yoksa ukalalık mı oluyor bu 🙄 İşte bazen bir kitap yazacağımı sanıyorken beynimin frekanslarından yayılanlar .! ;)
Reklam
İhsan Yüce- Ekmek şarap sen ve ben
Ekmek şarap sen ve ben bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığınıkıskandım Gogen’i Tahitilim terlemiş vücudunu silerken cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini saçların bağlamıştı ellerimi muz
Ekmek, Şarap, Sen ve Ben
Ekmek şarap sen ve ben bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını Kıskandım Gogen’i Tahitilim terlemiş vücudunu silerken cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini saçların bağlamıştı ellerimi muz
Ekmek şarap sen ve ben bir de sabahın dördü dışarda kar odamız ılık gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığınıkıskandım Gogen’i Tahitilim terlemiş vücudunu silerken cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini saçların bağlamıştı ellerimi muz
Yerleşmiş yabancı sözlere düşmanlık gütmez, sırf ukalalık olsun diye kullanılanlara karşı çıkar:"Derhal yerine 'der'an neden? Lisanımız bu gayrimenus[sevimsiz] Acem kelimeleriyle mi zenginleşmiş mi oluyor?"
Reklam
Mektubunda kaba iki gramer hatası ilişmişti gözüme. Böyle durumlarda genellikle küçük düşürmem kendimi, hatta kimi zaman, kendimi zorlayarak, kötü sonuç verebilecek biçimde katı da olurum. Bu kez ise, üstümün başımın iplik parçası, tüy olduğu düşüncesi özellikle neden oldu bu huyumu dışarı vurmama. Öyle ki, biraz ukalalık, edepsizlik bile ettim...
Sayfa 254 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Yani durum ne olursa olsun, kurtulmanız gerekiyor, bir şekilde kurtulacaksınız. Böyle bir durumda kendime bir hedef koyuyorum ve hep o hedef doğrultusunda düşünüyorum. Neden bu benim başıma geldi diye ağlayıp sızlayarak kendime acımak değil de, şunu nasıl atlatabilirim duygusu. Yani etkin olma. Nasıl kurtulacağım, ne yapabilirim? Öyle doktor doktor taşınmam da, güvendiğim bir doktorun görüşünü alırım ve onun önerileri doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışırım. Hiç ukalalık yapmadan, rahatlıkla doktor rolünden hasta rolüne geçerek. Bel kemiği tüberkülozu olduğumda, on üç ay kımıldamadan yüzükoyun yatmam gerekti. Hiç ağlamadım, ahlayıp vahlamadım, o on üç ayı kendime göre değerlendirmeye çalıştım. Yüzükoyun yatarak, sadece kollarımı ve ellerimi kullanarak dikiş diker, nakış yapardım. Daha bebek olan çocuklarımın önüme oturtur, onlarla oynar, ilgilenir, masallar anlatır, mama verirdim. Bir de komşumuzun hasta bir çocuğu vardı, onunla da yemek yemesi için ilgilenirdim. Böylece kendimi oyalamaya çalışırdım. Doğal ki, böyle olunca insan kendini daha iyi duyuyor. Hastalık sonrasında da çok güç bir dönemim oldu, kaşlarım tutmuyordu, yürüyemez bir hale gelmiştim. Ama o dönemi de atlattım. Evet ben en güç dönemleri, sıkıntıları, hastalıkları, örneğin bu belkemiği hastalığını bir üniversite bitirme sınavı gibi yaşadım. O dönemde yaşadıklarım, gözlemlediklerim, örneğin insanlara daha çok zaman ayırmam, bunların hepsi bana bir şeyler kattı.
Nietzsche
Güç İstenci'nde şöyle diyor: "Belki daha lezzetli, daha zarif ve daha uhrevi bir yaratıktan aldığımız zevki kadından alırız. Zihinlerinde yalnızca dans, saçmalık ve süslenme bulunan yaratıklarla buluşmak ne müthiş! Kadınlar her zaman, gergin ve derin erkek ruhunun neşesi olmuştur." Ne var ki, bu lütuflar bile kadınlar erkek gibi erkeklerce yerli yerinde tutuldukları sürece, onlarda bulunur; biraz bağımsızlığa kavuşur kavuşmaz, katlanılmaz olurlar. “Kadının utanması için çok neden vardır; kadında... bugüne kadar erkek korkusunun sınırladığı vė egemen olduğu çok fazla ukalalık, yüzeysellik, öğretmen edası, hadsizlik, dizginsizlik ve boşboğazlık vardır." İyinin ve Kötünün Ötesindede böyle diyor ve Doğuluların yaptığı gibi, kadınları mal gibi düşünmemiz gerektiğini ekliyor. Kadınlara bu kötü muamele, apaçık hakikat olarak sunulur; tarihten ya da kadınlar söz konusu olduğunda neredeyse kendi kız kardeşiyle sınırlı olan kendi deneyiminden kanıtlarla desteklenmez.
Sayfa 474Kitabı okudu
60 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bir kitap, her okunuşta tekrar yazılırmış denir. Kendi okuma sürecim öncesinde ben
İyi İnsanları Tanıma Senesi
İyi İnsanları Tanıma Senesi
'ni isminin de çağrıştırdıklarıyla; "İyinin, iyiliğin ve iyi insanın tanımı nedir?", "İyi insanlar neden iyi?", "İyi insanlar neden değerli?" gibi soruların cevabını
İyi İnsanları Tanıma Senesi
İyi İnsanları Tanıma SenesiUtku Sızgın · Mahal Edebiyat · 20225 okunma
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
230 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.