Yani durum ne olursa olsun, kurtulmanız gerekiyor, bir şekilde kurtulacaksınız. Böyle bir durumda kendime bir hedef koyuyorum ve hep o hedef doğrultusunda düşünüyorum. Neden bu benim başıma geldi diye ağlayıp sızlayarak kendime acımak değil de, şunu nasıl atlatabilirim duygusu. Yani etkin olma. Nasıl kurtulacağım, ne yapabilirim? Öyle doktor doktor taşınmam da, güvendiğim bir doktorun görüşünü alırım ve onun önerileri doğrultusunda bir şeyler yapmaya çalışırım. Hiç ukalalık yapmadan, rahatlıkla doktor rolünden hasta rolüne geçerek. Bel kemiği tüberkülozu olduğumda, on üç ay kımıldamadan yüzükoyun yatmam gerekti. Hiç ağlamadım, ahlayıp vahlamadım, o on üç ayı kendime göre değerlendirmeye çalıştım. Yüzükoyun yatarak, sadece kollarımı ve ellerimi kullanarak dikiş diker, nakış yapardım. Daha bebek olan çocuklarımın önüme oturtur, onlarla oynar, ilgilenir, masallar anlatır, mama verirdim. Bir de komşumuzun hasta bir çocuğu vardı, onunla da yemek yemesi için ilgilenirdim. Böylece kendimi oyalamaya çalışırdım. Doğal ki, böyle olunca insan kendini daha iyi duyuyor. Hastalık sonrasında da çok güç bir dönemim oldu, kaşlarım tutmuyordu, yürüyemez bir hale gelmiştim. Ama o dönemi de atlattım. Evet ben en güç dönemleri, sıkıntıları, hastalıkları, örneğin bu belkemiği hastalığını bir üniversite bitirme sınavı gibi yaşadım. O dönemde yaşadıklarım, gözlemlediklerim, örneğin insanlara daha çok zaman ayırmam, bunların hepsi bana bir şeyler kattı.