Yaratıcıya vâkıf olma, marifet tahsil etme, akâid kâidelerini bilme usülü iki yolla mümkün olur:
1) Kesb, nazar ve istidlâl yolu,
2) Tasfiye, riyâzet ve mücâhede yoludur.
Marifet elde etme yollarında öteden beri takip edilen bu iki usüle Fuzulî bir üçüncüsünü, yani peygamberlere tabi olma fikrini benimseyenler ve işlerini naklî bilgi üzerine kuranları ekler. Bunlar şeriat ehlidir
(Birinci yol olan) Nazar ve istidlâl yolunda esas olan usül:
a) Fikr ve delil getirmek,
b) Kitaplar ve risâleler mütalaa etmektir.
Bu yol kelâm ulemâsının ve meşşâî filozofların yoludur.
Nazar yoluna tabi olanlar eğer nebilerin milletlerinden bir milleti, şeriatlarından bir şeriatı dikkate alırlar, bir peygambere iman ederse kelâmcıdır. Bir şeriata tabi olmayarak mücerret akıllarına uyup giderler ise hükemâ-i meşşâiyyündur.
İkinci yol ise riyâzet ve mücâhede, nefis terbiyesi yapma ve bu uğurda mücadele etme yoludur. Gönlü tasfiye eden bu yol, İşrâkî hukemânın ve meşâyıh-ı süfıyyenin yoludur. Bu yolda şeriatın hükümlerine uygun davrananlara ve bir peygambere iman edenlere sufi-mutasavvıf, bir şeriata tabi olmayarak mücerret kendi riyâzet ve mücâhadelerinin semeresi olan keşf ve işrâk ile yetinenlere ise hukemâ-i İşrâkiyyün denir. Bir başka ifadeyle keşf ehli “eğer kâfirlerden iseler işrâkî, Müslümanlardan
iseler sufî adını alır”