2006 yılında, DNA'nın Lego parçaları gibi tekrar tekrar kullanılabilen standart bileşenlerinden bir açık kaynak deposu oluşturmak amacıyla BioBricks Vakfı (The BioBricks Foundation) kuruldu. Lego benzetmesi sandığınız kadar mecazi değil çünkü gerçekten de genler ve genetik anahtarlar hazır DNA dizileri olarak çıkarılıp doğru biyolojik yöntemle kullanıldığında bir diğerine kolayca eklenebilecekleri bir kalıba sokulabiliyor. Biri bu kalıplardan istediği zaman, hemen sentezi gerçekleştirilip bir kurutma kâğıdı muhafazasıyla dünyanın herhangi bir yerine gönderilebiliyor. Alıcı, DNA'yı bir çözelti aracılığıyla muhafazasından ayırıp nerede kullanmak istiyorsa orada bir domino taşı misali sıradaki bileşene eklemliyor. Bu basit süreç, tüm genetik tarihi, hatta tüm modern bilim tarihi içinde hayal bile edilemeyecek boyutta bir genetik mühendisliği faaliyeti.
Sayfa 74Kitabı okudu
"Hayatın kutlaması?"
Bu kelimeye dilimi çıkardım. Kutlamak istemiyordum. Tüm bunlar haksızlıktı. Böyle olmamalıydı.
Ama Bella hayatını, hayatının her ânını sevmişti. Nasıl yaşadıysa öyle de sevmişti. Sanatını, seyahatlerini ve croque monsier'ü sevmişti. Hafta sonları Paris'i, hafta içi Fas'ı, günbatımında Long Island'ı sevmişti. Arkadaşlarını sevmişti; onlarla toplanmayı sevmişti; odada gezinmeyi, bardakları doldurmayı ve herkese gece boyu kalacaklarına dair söz verdirmeyi severdi. Bunu isterdi.
"Evet," dedim. "Tamam."
"Nerede?"
Yüksek, tepede, teraslı bir yer. Sevdiği şehir manzarasını gören bir yer.
"O anahtarlar hâlâ sende mi?" diye sordum.
Sayfa 229 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
Mizah
BEKTAŞİ HİKAYE
Bir Bektâşî ile Karadenizli bir kayıkçı denizde giderlerken fırtına çıkmış, deniz köpürmeye ve tekneye sular girmeye başlamış. Bektâşî'nin yüzü korkudan sararınca Karadenizli kayıkçı onu teskîn etmek için : "Ne korkaysun, Allah KERÎM'dur" deyince Bektâşî şu ârifâne cevâbı vermiş :
Ben de ondan korkuyorum ya! İster misin O
T. S. ELIOT - ÇORAK ÜLKE
T.S.Elliot için zorlanmadık tabii ki. Şimdilik Suphi Aytemur çevirsini ekledik. Daha güzel bir çeviri bulunca değiştirebiliriz ama. İyi okumalar.
`nam sibyllam quidem cumis ego ipse
oculis meis vidi in ampulla pendere,
et cum illi pueri dicerent: sibulla ti thelis;
respondebat illa: apothanein tehelo.' (1)
ezra pound için
il
KIRMIZI GÜRGENLER
O sabah Sherlock Holmes Daily Telegraph’ın küçük ilânlarını okuduktan sonra:
—Sanat sanat içindir prensibini kabul etmiş olanlar, basit, önemsiz şeylerden zevk alırlar dedi. Bu
hakikati kavradığınıza şüphem yok Watson. Benim büyük rol oynadığım heyecanlı davaları bir tarafa
bırakıp, basit ve ehemmiyetsiz sayılacak hadiseleri
Ortadoğunun kıymet bilmezliği
Hepsi beni bekliyordu ve kısa bir tanışmanın ardından müzayede uzmanı, sanki yaşanacak olaylara dahil olmak istemiyormuşçasına, oradan ayrıldı. Bizler de yakındaki bir bankaya doğru yürümeye başladık. Vardığımızda içeriye girip, bankanın ana salonuyla bağlantılı kısa bir koridordan geçerek, pencerelerinde buzlu camlar olan küçük, özel bir odaya
