Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nerede çokluk orada hoşluk...
Sayfa 16 - İstiridye Korsanlarına BaskınKitabı okudu
Reklam
Uzun zaman önce mantığı bırakmıştı. "Dost kara günde belli olur" diyenler değil miydi ? "Düşenin dostu olmaz" diyen ? Peki ya "iyi insan lafının üstüne gelir" diyen ağız, iki saat önce "iti an çomağı hazırla " demiyor muydu ? Ya da "eğri otur doğru söyle " diye buyuranlar, işlerine gelmeyince, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuyorlar mıydı? En fenası da " bir elin nesi var iki elin sesi var " diyenlerin ilk anlaşmazlıkta " nerede çokluk orada bokluk" demeleriydi ona göre...
Sayfa 72 - Gate YayınlarıKitabı okudu
Günaha bo­ğulmuş, içkiden kafası dumanlanmış, ahlaksızlık batağında yan gelip yatan bu halk değil miydi daha geçende yekvücut şahlanıp Türklerin ayakları altında ezilen Hıristiyan Slavla­rın yardımına koşan, Türklere karşı açılan savaşı kutlayan? Bu halk değil miydi? Dört elle savaşa sarıldı. Halk yolundan ayrılışının, işlediği günahların kefaretini ödemek için katlanması gereken bir fedakarlık saydı savaşı. Rublenin değe­ri düşüyor, besin mallarının fiyatları artıyor diye feryadı ba­sıp ortalığı birbirine katmadan oğullarını ölüme gönderdi. O savaş günlerinde halkımızın nasıl kendini aştığını, nasıl yü­celdiğini ben iyi bilirim. Liberaller bu olayın ardında yatan sebebi görmezler; görmedikleri gibi bir de işi alaya vururlar. "Bu baldırı çıplaklar takımının benimsediği bir beraberlik ülküsü, bir toplum bilinci, bir siyasal düşünce olacak, ha? .. Nerede' o günler!" Sorarım size niçin, niçin bizim Avrupalı­laşmış liberallerimiz Rus halkına böyle düşman olurlar? Ni­ye Avrupa' da kendilerine demokrat diyenler hep halktan ya­ na çıkar, hiç değilse halka dayanırlar da bizim demokratla­rımız çokluk soylu ailelerden gelmedir, hemen her zaman halkın gücünü ayaklar altına alan yolları tutarlar, sonunda da halkın tepesinde despot kesilirler? Demiyorum ki biliyor­lar halka düşman olduklarını; hayır, bilmiyorlar! lşin kötü yanı da bu zaten. Bilmemeleri. Bütün bu sorular sanırım si­zin sabrınızı taşıracak, Bay Gradovski. Öyle ama n'apalım! Bunlar da benim gerçek bellediklerim. Elim kalem tuttuk­ça, ağzım laf yaptıkça bu gerçekleri ortaya dökmekten ge­ri durmayacağım.
Avrupalılar isterler ki, bu adâlet aşağıdan yukarı gider kuvvetle icrâ olunsun.. Yazık! Halbuki, adâlet yukarıdan aşağı bir kuvvetle gelmelidir. Çünki, adâlet bir kocaman taş gibidir, ki yukarıdan bir tek kişinin dokunmasıyla düşebilir. Aşağıdan yukarı atılması pek çok kuvvetlere muhtaçtır. Üçbin sene evvel yaşayan Homeros bile ‘nerede çokluk, orada b.... demiyor mu?’ Kısaca Suâvî için hürriyet demek, adâlet demek. Adâlet ise, İslâm'ın temeli.
Reklam
On Yedinci Pencere اِنَّ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِنٖينَ Zeminin yüzünü yaz zamanında temaşa edip görüyoruz ki icad-ı eşyada, müşevveşiyeti iktiza eden ve intizamsızlığa sebep olan nihayetsiz sehavet ve bir cûd-u mutlak, gayet derecede bir insicam ve intizam içinde görünüyor. İşte zemin yüzünü tezyin eden bütün nebatatı
Sayfa 665 - İhlâs Nur NeşriyatKitabı okudu
wagner
“Neredesiniz, Tıpkı benim gibi acı ve yokluk çekenler? Bir halk olduğunu özlediğim çokluk nerede? Benimle ortak mutluluğa, ortak teselliye sahip olmanızdan tanıyacağım sizi: acılarınız neşenizde dile gelmeli bana!”
Sayfa 45
133 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.