Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
174 syf.
·
Puan vermedi
·
26 saatte okudu
Elest çağından beri mest olanlar…
Şebi Arus etkinlikleri ile bizleri buluşturan
Meczup
Meczup
kardeşim, şimdi de her ay düzenli olarak tasavvuf çatısı altındaki eserlerle bizi bütün kılmaya gayret etmiş. Davete icabet gerekir diyerekten eseri naçizane yorumlamaya niyet ettim ben de... Öncelikle teşekkür ederim. Her alanda okuma yapmaya özen göstersem de bazen yeterli olmuyor
Yedi Meclis (Mecalis-i Seb'a)
Yedi Meclis (Mecalis-i Seb'a)Mevlana Celaleddin-i Rumi · Kurtuba · 2010129 okunma
Anılar...
Madem 1k'ya foto ekle gelmiş, uygulamanın amacına göre foto paylaşalım o zaman:) Yılın en beğendiğim kitabı olarak, okuma raporumda
Kitab-ı Duvduvani
Kitab-ı Duvduvani
çıkması yüzümü bir hayli güldürdü. Nedeni mi? Okurken nice alıntılar paylaşmış, çok güzel buluşmalar yaşamıştım yorumlarda arkadaşlarla.😂
Reklam
Nice Buluşmalar
“...dev bir yazgı yüklenmişti sırtına;  hâlâ bir habercidir o, hiç durmayacak,  hiç sona ermeyecek görevi,  parlayan lambayı hep uzağa taşıyacak...”
Nice Buluşmalar
“İhtiyar yüzünde kocaman karlı kaşları altındaki kara gözleri, aniden alev almaya hazır kömür parçaları gibi ışıl ışıldı.”
112 syf.
·
Puan vermedi
Küçüklüğümde hariciyenin ne demek olduğunu bilmez ve koğuş yazdığı için hapishane ile ilgili olduğunu sanırdım. Sonradan öğrendim ki hapisaneden farksız bir hastane odasında yaşanan hayatta kalma savaşı imiş. Okumadan önce bir şeyi daha öğrendim ki bu kitap Peyami Safa'nın kendi biyografisi imiş aslında... Okumak nasip oldu... Yazarın
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102bin okunma
130 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Ankara'da yaşayan şairlerin, romancıların, öykü yazarlarının, eleştirmenlerin, ressamların, tiyatrocuların, müzisyenlerin, gazetecilerin ve bilim adamlarının yanı sıra bol sayıda sivil polisin de sürekli uğradığı içkili bir yer. İşletenin Kürt oluşundan dolayı da bu lokanta gerçek adıyla değil, Kürdün Meyhanesi diye anılmakta. Okuyunca göreceksiniz, sürekli para sıkıntısı çeken aydınların akşamüzerleri geldikleri bir uğrak yeri orası, bir aydınlar kulübü. Bugün bildiğimiz pek çok ünlü yazarın sanatçının gençlik yılları o yıllar. Bir çok yazarın düşünürün ortak payda buluştuğu, Ankara'daki o lokanta da aydınların buluştuğu yer haline geliyor, küçük mekanda geçen buluşmalar, 1944 yılına kadar gidiyor, 1960'lara kadar geliyor.. Kimler var ppekı bu mekanda birlikte bakalım mı? Ataç, Orhan Veli, Cahit Sıtkı, Ceyhun Atuf Kansu, İlhan Tarus, Çetin Altan, Salim Şengil, Mehmet Kemal, Cüneyt Arcayürek, Cihat Burak, Orhan Peker, Fikret Otyam ve daha nice sanatçının, aydının geldiği duygunun harmanlaştığı yerden yansıyan güzellikler Dili doğallığı insanı içine çekerken merak ve ilgiyle okunuyor, kitabımız, Gel rakı, git pilaki, gel pilaki, git rakı, ama illa ki sen ey ekonomik özgürlük, kuzum Allah aşkına sen kıpırdama yerinden. Pirim, sultanım, efendim sakın sen bu gecelik olsun kıpırdama. Siz öyle meseleyi küçümsemeyin. Cahit Sıtkı'nın bir şiirinde dediği gibi; ''Ne söylesem az, çeken bilir.'' (S:75 kıtabın ortası) ortasından Peki sizde düşünürlerin düşüncesini okuyup, anlmk ögrenmk isterseniz buyurun okuyun
Kürdün Meyhanesi
Kürdün MeyhanesiFahir Aksoy · Can Yayınları · 200075 okunma
Reklam
Nice Buluşmalar
“...yolunu kaybetmişken yıldızsız sularda,  sonunda Hiçlik Gecesi'ne ulaştı...”
‘‘ İnsan; güzelliğe , asalete, zenginliğe , şerefe hatta bilgi ve hünere de mâlik olsa, mânâ ile dirilmedikçe bir heykelden ibarettir. ’’ diye söylüyordu
Samiha Ayverdi
Samiha Ayverdi
Evet muhakkak cümlenin her bir kelâmı doğruydu. Madde, mânâ için sadece bir anahtardı. Madde köprüydü, mânâ varılacak diyâr. Hem nice güzeller nice zenginler nice makam mevki sahibi E olanlar vardı ki onlarla birliktelik dahi ruha şifa olmuyor, buluşmalar kalbi bir ağırlığın ötesine geçmiyordu. Ancak nice ehli harabat nice mevkisiz mülksüz de vardı ki onlarla olan anlık beraberlik ruhu öteler ötesine geçiriyordu. İlim cambazı olan kimselerin ilimleri gönüllere işlemiyorken cahil gibi görünen gönül alimleri vardı... On parmağına marifetleri sığmayan hünerli ellerin tek derdi alkıştı. Marifetsiz gibi olanların ise samimiyetleri, muhabbetleri her şeyi aşmıştı. Kim ki mânâyi libas edindi işte o dirildi' denilirdi. Mânâ libasını giyinmek ruhu beden kafesinden beraat ettirmek, hürriyetine ulaştırmak demekti. Ruhunu maddenin prangasından kurtarıp mânâ beraatine erdirenlerden olmak temennisiyle... 🌱
208 syf.
10/10 puan verdi
Küçük Prens, Şeker Portakalı, Martı gibi kitapların tadında, çocuklara hitap ettiği düşünülse de , aslında yetişkinlerin epey bir ders çıkaracağı, nice yetişkin kitaplarından zengin ve ders verici bir yapıt... Babası Nazi ordusunda kumandan olan, kardeşi 13 yaşında bir kız çocuğu olan ve kuralcı annesiyle, dokuz yaşındaki Brunonun hikayesi.. Yaşadıkları Berlinden, bir yahudi toplama kampına askeri görev olarak giden bir Alman ailenin hikayesi... Bruno için oldukça ağır olan Berlinden taşınma kararı, yerini zamanla sıcacık bir dostluk kurduğu Shmuel ile hafifleyip, kaybolmuştu. Gizli gizli buluşmalar,dosta yemek götürmeler,sohbetler-muhabbetler... Fakat bir şeyin anlam kazandırılması Bruno için çok önemliydi: Neden dokuz yaşında olan iki çocuğu koskoca bir tel yığını birbirinden ayırıyordu ki? Neden tel örgünün arkasındakiler çizgili pijama giyiyordu? Büyüyünce kaşif olmayı isteyen Bruno için oldukça araştırılması gerekli bir konunun maceraya dönüşünü okuyacaksınız bu kitapta...
Çizgili Pijamalı Çocuk
Çizgili Pijamalı ÇocukJohn Boyne · Tudem Yayınları · 202139,1bin okunma
Reklam
Bölüm I - Nice Buluşmalar
"Yanında mı? diye sordu fısıltıyla. "Bütün o duyduklarımdan sonra ister istemez meraklandım, anlarsın ya. Şöyle bir kerecik daha göz atabilmeyi çok isterdim." "Evet, yanımda" diye cevapladı Frodo garip bir gönülsüzlük hissederek. "Eskisinden hiçbir farkı yok." "Ee, bir saniyeliğine bir görsem diyorum," dedi Bilbo. Frodo giyinirken, uyuduğu sırada Yüzük'ün yeni, hafif ama sağlam bir zincirle boynuna takılmış olduğunu görmüştü. Yavaş yavaş zinciri çıkarttı. Bilbo elini uzattı. Ama Frodo hemencecik geri çekti Yüzük'ü. Kederle ve hayretle farketti ki, artık Bilbo'yu görmüyordu karşısında; aralarına bir gölge düşmüş gibiydi ve bu gölgenin ardında aç yüzü ve kemikli arsız elleriyle buruş kırış küçük bir yaratık görür gibiydi. İçinden ona vurmak geliyordu.
Sayfa 282Kitabı okudu
Nice Buluşmalar
''Yaşasın'' diye bağırdı Pippin ayağa fırlayarak. ''İşte soylu kuzenimiz! Yüzük'ün Efendisi Frodo'ya yol açın!'' ''Sus!'' dedi Gandalf sundurmanın gerisindeki gölgeler içinden. ''Kötü şeyler vadiye gelemez; ama yine de onların adını anmamak lazım. Yüzük'ün Efendisi Kara Kulesi'nin efendisidir! Biz bir kale de oturuyoruz. Dışarlarıysa kararmakta.''
Sayfa 289 - Metis Yayınları, Gandalf, PippinKitabı okudu
KARANLIĞIN YÜZÜĞÜ
Yüzüklerin Efendisi'nde, Orta-dünyanın Üçüncü Çağı'nın hayali edilmesi, tarihinde dünyanın iyi ve kötü olan iki orduya göre tanzim edilmesi, hayli aşikar olarak sunulur. Bu karşıtlık, iki ana karakterle canlandırılır: Tek Yöneten Yüzüğü arayan Karanlıklar Efendisi Sauron ile Arif Gandalf. İmdi, bu sonuncu şahsiyetin lakabının önemi bazı
Sayfa 15 - İNSAN YAYINLARI - birinci baskı: İstanbul, aralık 2005
Nice Buluşmalar
Dünyada iyisiyle,kötüsüyle,birçok güç vardır.Bazıları benden daha kudretli.Bazılarına karşı gücüm hala sınanmadı.
Sayfa 220Kitabı okudu
Bölüm I - Nice Buluşmalar
Frodo artık Deniz'in doğusundaki Son Sıcak Yuva'da emniyetteydi. Bilbo'nun da uzun süre önce kaydetmiş olduğu gibi, "ister yemek yiyip uyumaktan, ister masallardan şarkılardan hoşlanın, ister oturup düşünmeyi yeğleyin, ister hepsinden biraz olsun deyin, burası mükemmel bir ev" idi. Sadece orada bulunmak bile yorgunluk, korku ve keder için bir tedavi sayılırdı.
Sayfa 274 - Metis YayınlarıKitabı okudu
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.