Merhaba, bugün bu kitabı biraz eleştireceğim. Katılan olur olmaz, bu yazıcaklarım bir ‘tarihçi’ olarak benim düşüncelerim.
Semerkant romanı malum çok popüler bir kitap. Ben popüler olan kitapları pek okumayı sevmiyorum, ama bu kitabı İlber Hoca tavsiye ettiği için okuma gereği duydum. Eleştirime geçmeden önce kısaca kitaptan bahsedeyim.
~
Kitap,
Semerkant Amin Maalouf'un en çok okunan ve bana en çok dokunan eseridir. Bu eseri aslında yıllar önce okumuştum arkadaşımdan ödünç alıp şimdi kitaplığıma da eklemiş bulundum. Bir el yazması kitabın serüveni var romanda. Bir gezgin gibi ordan oraya gidiyorsunuz yazarla birlikte. Okuduğunuz anla ilişkiniz kesiliyor kafa dağıtmaya birebir. Kitapta Ömer Hayyam, Nizamulmulk ve Hasan Sabbahile birlikte Türk ve İran tarihini bulacaksınız. İranlılar aşırı övülürken Türkler biraz ayiplanmis sanki. 320 sayfalık bu tarih kokan kitabı okuduktan sonra Fedailerin Kalesi Alamut kitabını da okumanızı tavsiye ederim.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,9bin okunma
Okuduğum ilk Amin Maalouf kitabı. Az önce şimdiye kadar niçin bu kitabı okumadım diye kendimle küçük bir iç hesaplaşma yaşadım ve bundan sonra yazarın diğer kitaplarını da okumaya karar verip olayı tatlıya bağladım :) Öncelikle yazar tarihi gerçekleri müthiş bir kurgu içerisinde okura aktarıyor. Ve Hasan Sabbah, Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Melik Şah gibi tarihi karakterleri o kadar güzel ve etkileyici bir şekilde tasvir etmiş ki ; kendimi bu karakterler ile birlikte Semerkant sokaklarında buldum. Onlarla yedim içtim, onlarla gezdim, onlarla sevip onlarla üzüldüm. Özetle roman çok iyiydi tavsiye ederim. :)
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,9bin okunma
Sene 2001… Ortaokul 1. Sınıfa başlayacağım yıl. Bir yaz günü dayımların kereste fabrikasında çalışıyorum. Çalışıyorum dediğime bakmayın. Sadece ortalıkta dolanıyorum. Canım sıkılınca fabrikanın değişik yerlerine keşifler yapıyorum hazine bulacakmışım gibi. Sanki keşfedilmemiş yerler var da bende oraları keşfe çıkmışım gibi.
Tam bu düşünceler
İlk sayfasından son sayfasına kadar nefesimi tutup okuduğum, tek bir satırda bile sıkılmadığım muhteşem bir kitaptı.
Sanırım okuyan herkes bu fikirde olacaktır.
Inceleme yapabilecek kelime dağarcığına sahip miyim emin değilim bu kitaba. Ama elimden geleni yapacağım :)
Bu Amin Maalouf'un okuduğum dördüncü kitabı. "Ölümcül kimlikler"le
Kitaplarda yer almış bir öyküdür. Üç arkadaştan söz eder. Derler ki: Binli yılların başlarında çağı etkilemiş üç İranlı vardır: Dünyayı gözlemlemiş olan Ömer Hayyam, dünyaya hükmetmiş olan Nizamülmülk ve dünyayı titretmiş olan Hasan Sabbah.
Vaktiniz kısıtlıysa size kitabı 4 madde ile şöyle anlatabilirim.
-Fazlasıyla akıcı.
-Iki karakterimiz var kaleye onlarla beraber girip tanıyorsunuz.
-Hasan Sabbah ile ilgili bilgiler kitabın ileri bölümlerinde veriliyor.
- Kitapta verilen mesajlar muazzam. Ve kendinizi karakterlerin davranışlarına, verilen mesajlara bazen utanç duyarak yakın
Çıldırdım, delirdim, aklımı kaybettim, kendimden geçtim; ve bunların hepsi kitabı okuduktan sonra değil, Semerkant hakkındaki incelemeleri okuduktan sonra oldu. Arkadaşlar nerden başlayayım bilmiyorum, rastgele herhangi bir incelemede yazılan sözleri paylaşayım buraya:
"Amin Maalouf'ta bir sorun var, adam gerçekten çok şey veriyor ve