Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
160 syf.
10/10 puan verdi
Saudade Sokak No:2
Yıl 1938. Avrupa yine faşizm rüzgarları etkisinde. Almanya'da Hitler, İtalya'da Mussolini, İspanya'da Francisco Franco, Portekiz'de Salazar. Yani anlayacağınız ortam gergin, herkes çok gergin. Bir kişi hariç. Belki de binlercesi hariç. Ama biz kadrajımıza girmeyen hayat hikayelerine kayıtsız canlılar olduğumuz için tüm işimiz
Pereira İddia Ediyor
Pereira İddia EdiyorPierre Henry Gomont · Karakarga · 202018 okunma
Kurosawa anılarında başka sansür uygulamalarına da yer verir. Yazmış olduğu Mori no sen 'içiya (Ormanda Binbir Gece) ve Sam Paguita no hana "San Paguita Çiçeği" adlı iki senaryosunun İçişleri Bakanlığı'nın sansür kurulu tarafından yasaklandığını söyler. San Paguita Çiçeği senaryosunda fabrikada çalışan işçiler, Filipinli bir kızın doğum günü partisine katılıyordu. Sansür kurulu bu doğum günü partisini çok Anglo-Sakson bulur ve doğum günü partisinin savaş döneminde kullanılmasını milli duygular açısından onur kıncı olduğunu belirtirler. Bunun üzerine Kurosawa kuruldaki görevlilere "Öyle ise İmparator 'un doğum gününü kutlamak yanlış bir hareket oluyor. İmparator 'un doğum gününün milli tatil ilanedilmesi ve kutlanması Anglosakson bir davranış ve milli duygular açısından çok onur kırıcı bir hareket olmuyor mu? " diye sorması üzerine senaryosunun tamamen yasaklandığından bahseder.
Sayfa 42
Reklam
Fakat Alman basını Erguvan Ada'nın Sovyetler Birliği'nde yankılar uyandıran (Genç Muhafız, No. ı, 1929) basın özgürlüğüne ilk çağrı olduğunu. Yazdığında gerçeği dile getiriyor. Ben bunun çok iyi bilincindeyim. Hangi sansür olursa olsun ve hangi iktidar adına yapılırsa yapılsın sansüre karşı savaş benim yazarlık görevim olduğu gibi, ifade özgürlüğü çağrısı yapmak da görevimdir. Ben. bu özgürlüğün ateşli bir tutkunuyum ve bir yazann buna gereksinim duymadığını gösterme fikrine kapılmasının bir balığın sudan vazgeçeceğine insanları inandırmak istemesine benzeyeceğini düşünü- yorum.
sansür sevdalılığı
What matters is not solving the problems, but controlling what gets reported on television; not reality but virtuality; censorship as a way of not having to tackle difficult matters. The downside is that ubiquitous censorship and constant duplicity mean you have no visible opposition with which to debate the issues on a daily basis.
Sayfa 146Kitabı okudu
TRT Sansürü
“Olimpiyatların kapanış töreninde John Lennon’ın Imagine’ şarkısı çalınırken sözlerini canlı yayında çeviren spiker ilginç bir sansür örneğine imza attı. TRT spikeri, şarkıyı, ‘Hayal edin ki hiç sınır olmasın, öldürmek veya ölmek olmasın, hayal edin insanlar hayatını barış içinde yaşasın’ diye çevirdi ve çok önemli bir bölümü atladı. Şarkının ‘No religion too’ (Dinler de olmasın) kısmı spiker tarafından makaslandı.” Rejimden ses yok.
Mustafa Kemal'i Gerçekten Sahiplenenler
Sivil örümcekçiliğin algıları ile siyaset yapan, Türkiye topraklarında turist olarak yaşayan “solcuların” (burjuva sosyalistlerinin) bu kavrayışı anlayamaması doğaldır. Çünkü onların amacı Türkiye’yi sömürücü sınıflardan temizlemek değil, onların dili ile söylersek “yaşam alanlarını savunmak” yani günlerini kurtarmaktır. O talihsiz geri
Reklam
1913 yılı sonunda İttihadcı hükümetin baskısı ile üniversitedeki hocalığından ayrılan; dergisindeki yazılar sansür edilen; dergisi kapatılarak "Sebîlünnecât" adıyla çıkmaya (Haziran 1914, no. 300-301) mecbur kalan ve kâğıtsızlıktan onbeş günlük (Temmuz 1914 sonrası) olan; 1915'te aylarca (Necid dönüşünden az sonra, beş ay) çıkamayan; 1916'da yardımsızlıktan eski Sırat-ı Müstakim kapaklarının içine yeni sayıların kapağını basan; nihayet Ekim 1916'dan sonra dergisi hükümet tarafından temelli kapatılan bir insan, bu vazifeleri din ve vatan aşkından başka ne için kabul etmiş olabilir?.. Günün hükümeti ile devlet ve vatan hizmetini hiçbir zaman birbirine karıştırmayan Mehmed Âkif Bey, Millî Mücadele yıllarında ve 1925 sonrasında da aynı şuur ile hareket etmiş, milletin geleceğine zarar vermemek için, tasvip etmediği haller karşısında, neticesiz sözler yerine, susmayı tercih etmiştir..
Sayfa 77 - 122. numaralı dipnot
Mustafa Kemal'i Kim Öldürdü ?
Başlığa bakıp aldanmayın. Hayır, bu Turgut Özal’ın şizofren evladının sürekli olarak ortaya attığı iddialarının bir benzeri değil. Siyasi alanda tek hazinesi, babasının ölümü olan bir zavallı gibi, Mustafa Kemal’in bedenen ölümünün altında buzağı aramayacağız. Bir devrimci önder olarak Mustafa Kemal’den bahsedeceğiz. Yani Nazım’ın şiirlerinde
Malumpaşa'nın 15.09.1947 günlü ikinci sayısında "Mahkeme Koridorlarında" köşesinde "Gün Uğursuzun" başlıklı bir yazı yayımlanmıştı. Aynı yazı bu sayının üçüncü sayfasına yeniden konmuştur. Yedi-Sekiz Paşa · 13 Mayıs 1949 · Sayı: 3 Gazetenin bu sayısında toplatma haberi yoktur. Birinci sayfadan "Ne Mutlu Tokum
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Reklam
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Mustafa Kemal’i kim öldürdü? Turgut Özal’ın şizofren evladının sürekli olarak ortaya attığı iddialarının bir benzeri değil. Siyasi alanda tek hazinesi, babasının ölümü olan bir zavallı gibi, Mustafa Kemal’in bedenen ölümünün altında buzağı aramayacağız. Bir devrimci önder olarak Mustafa Kemal’den bahsedeceğiz. Yani Nazım’ın şiirlerinde
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.