“Bunu, Fatıma’ya ver.”
Allah, Fatıma’nın isteğini, nurdan bir ipek üzerinde göndermişti. Bu ipek üzerinde şöyle bir yazı vardı: “Allah, Fatıma bint-i Muhammed’in mehrini, asi ümmetine şefaat olarak kıldı.”
Sayfa 92 - Nesil YayınlarıKitabı okudu
Dostluk ipek kaftan gibidir. İncelik ve hassasiyet ister. Onu hak etmeyenin sırtından kayıp düşer. O kaftanı taşımayanlar üşümeye mahkûmdur.
Reklam
Boyu tuba ağacı gibi uzundu, Yusuf güzellik göğünde dolunaydı sanki. Kâbe gibi kara giysiler giyer, omzuna tan yeri gibi ak şallar alırdı. Kıyamet koparıyordu boyunun güzelliği; güzelliğiyle gördüğü ilgide terazinin iki kefesi gibi orantılıydı. Güzelliğinin güneşi cayır cayır, boyu uzun, saçları güzelden de öte. İnsanlar yaratıldığından beri bu
“Ey Allah’ın Resulü! Herkes altın ve gümüş alarak evleniyor. Ben bunu istemiyorum. Allah’tan benim evlilik akçem olarak ümmetin asileri için şefaat etmemi iste.” Sevgili baba kızının isteğini ulaştırdı dua olarak Rahmetin sahibine. Ümmete rahmet isteğine rahmet, Rahmet sahibinden Cebrail ile gönderildi. Allah, Fatıma’nın isteğini kabul etti. Cebrail, Allah Resulünün yanına, nurdan bir ipekle geldi. Peygamberimize dedi: “Bunu, Fatıma’ya ver.” Allah, Fatıma’nın isteğini, nurdan bir ipek üzerinde göndermişti. Bu ipek üzerinde şöyle bir yazı vardı: “Allah, Fatıma bint-i Muhammed’in mehrini, asi ümmetine şefaat olarak kıldı.” Rabbinin hediyesini, Hz. Fatıma, titizlikle sakladı. Vefatında da kefeninin içine koydurdu. Baba bencil olmazsa, çocuk da bencil olmuyordu. Baba “ben” demezse, çocuk da “ben” diyemiyordu. O, çocuklarına benliği öğretmeyen bir babaydı... O, çocuklarını, isteklere cevap veren Mucib isminin sahibi olan Zata götüren bir Baba idi (a.s.m.)...
"Hayatta olan mü'minler, ölüler için duâ ettikleri vakit ipek mendiller içinde nurdan tabaklara konur, ölüye götürülür: "İşte bu, filânın sana hediyesidir." denir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.v.): "Ölü, suda boğulmak üzere olup kurtulmak için yardım bekleyen bir insan gibidir. Babasının, kardeşinin veya her hangi bir dostunun duâsını bekler. Bu, onun nazarında bütün dünyadan kıymetli olur. Dirilerin ölülere hediyesi, duâ ve istiğfardır. " buyurdu.
Beşşâr b. Gâlib el-Bahrânî şöyle anlatıyor: "Rüyamda Râbiatü'l Adeviyye'yi gördüm -onun için çok dua ederdim-. Bana dedi ki ey Beşşar gönderdiğin hediyeler nurdan tabaklar üzerinde ve ipek mendilierle Örtülmüş olarak bize geliyor. Dedim ki, bu nasıl oluyor? Dedi ki, hayatta olan müminlerin duaları bu şekilde bize ulaşır. Onlar ölüler için dua ettikleri zaman duaları kabul edilir. Sonra o dua nurdan tabaklara konulur ve üzerleri ipek mendillerle örtülür. Sonra da kendisi için dua edilen ölüye getirilir ve denilir ki bu, filancanın sana gönderdiği hediyedir. ”
Sayfa 692Kitabı okudu
Reklam
31 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.