Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Sen nasıl muhteşem bir kitap sın! Şanlıurfa'daki aşiret ve cehalet ikilisinin acımasız yüzünü gösteren, kız çocuklarının değersiz, konuşma hakkı olmayan, ezilen, hor görülen ve küçük anne gibi 4 yaşında çocuk bakmaya mahkum edilen hayatını anlatan hatta iliklere kadar hissettiren ve bu kadar acımasız bir ortamda okumak için her türlü zorluğa katlanıp çırpınan bir kızı ( Meryem'i) anlatan muhteşem bir eser. İnsan bazen kılıcını kalkanını kuşanıp o cehaletin üzerine yürümek hissine kapılıyor. Bir solukta bitti. Devamını bekliyoruz
Alişan Kapaklıkaya
Alişan Kapaklıkaya
hocam. Emeğinize sağlık yine harikalar yaratmışsınız. Okumak istemeyen çocuklar, çocuğunu kurstan kursa yollayan aileler, istekleri bir türlü bitmeyen ve sürekli dünya malı isteyip hala memnun olmayan kadınlar.... Mutlaka okumalı
Ben Meryem
Ben MeryemAlişan Kapaklıkaya · Yediveren Yayınları · 2023167 okunma
Öldürüyorlar. Biz bu satırları yazarken ve korkarız sizler de okurken, öldürüyorlar, yakıyorlar, yıkıyorlar, aç, susuz , ilaçsız, karanlıkta bırakıyorlar. Dünyanın kör gözlerinin, sağır kulaklarının önünde. Çoluk çocuk, genç yaşlı , erkek-kadın demeden kıyıyorlar o yiğit , o direngen halka, Filistinlilere.
Sayfa 11
Reklam
Seni kurşuna dizerler, bir çocuk cesedini sektirirler ayaklarında. Hayat, zamansız bir ölümdür Orta Doğu'da. Göçten kalan açık bir yara ve soyguncular halay çekerken ganimetin başında. Doğmak, pişman olmanın yarısıdır Orta Doğu'da… Her şeyi anladım sanmanın dudaktan esirgediği o çelimsiz gülüş... Anne! ne yaman yalnızız. Tek kişilik
Ne olur kim olduğunu bilsem Pia'nın, ellerini bir tutsam ölsem, böyle uzak uzak seslenmese, ben bir şehre geldiğim vakit, o başka bir şehre gitmese. Otelleri bomboş bulmasam, içlenip buzlu bir kadeh gibi, buğulanıp buğulanıp durmasam. Ne olur sabaha karşı rıhtımda, çocuklar Pia'yı görseler, bana haber salsalar bilsem, içimi büsbütün
Kendini hiç bir zaman değerli ... görmezdi. Hatta tam tersine özelliksiz, dünyada yaşayan vasıfsız milyarlarca insandan sadece biriydi o.
127 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba arkadaşlar Öykü okumak size de iyi geliyor mu ? Bana her zaman çok iyi gelmiştir. Her okuduğum öykü kitabında olduğu gibi #bahtiyarikimaglatti kitabından da çok güzel dersler çıkardım. Öykülerin genel konusu yanlış ebeveynlik. Aslında hep böyle değil midir ? Ebeveyninden ne görürse onu yapar insan. Sevgi gören sevgi verir evladına, hor görülen hor görür, bastırılan çocuk anne baba olduğunda anne babasının rolünü üstlenir ve baskın bir ebeveyn olur. Ne der büyüklerimiz "küçük kalkar büyüğe bakar". Demem o ki yazarımız dört öyküsünde de çok güzel mesajlar vermiş hepside birer ders niteliğinde. Kitabın adını alan bahtiyarı kim ağlattı öyküsü beni gerçekten etkiledi. Neden bir baba iki çocuğu arasında ayrım yaparki,hele de diğer çocuğunun ona daha çok ihtiyaçı varken. Ama Mahmut Ağa down sendromlu oğlu Bahtiyarı hor görürken diğer oğlunu hep el üstünde tutar. İmtihan dünyası bu dünya, yaşanan bir olay gazetelere konu olur ve gazeteci Halil İbrahim olayın iç yüzünü araştırırken çok farklı durumlar ortaya çıkar... Yazarımızın kalemine sağlık okumaktan keyif aldığım aynı zamanda farklı bir bakış açısı kazandıran bir kitap oldu. Özellikle akıcı dili sayesinde hiç sıkılmadım öykü okumak hoşunuza gitmiyorsa bile bir şans verin pişman olmayacaksınız. Kitapla ve sevgiyle kalın dostlar.
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı?
Bahtiyar’ı Kim Ağlattı?Erhan Metin · Bir Kitap · 202313 okunma
Reklam
“En uzun koşuysa elbet Türkiye'de de Devrim O, onun en güzel yüz metresini koştu En sekmez lüverin namlusundan fırlayarak... En hızlısıydı hepimizin, En önce göğüsledi ipi... Acıyorsam sana anam avradım olsun, Ama aşk olsun sana çocuk, AŞK olsun.”:::!!! Can Yücel
533 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
KİNYAS ve KAYRA - HAKAN GÜNDAY Yorumuma başlamadan önce beni çok etkileyen bir alıntıyı paylaşmak istiyorum: “Bilemezlerdi benim geleceğimi. Onlar bir çocuk istediler ama ben geldim! Dünyaya en az değeri veren insan. Onlar normal bir çocuk istediler, eğitim görüp, meslek sahibi olacak, gururlanacakları. Ama ben geldim. Bilemezlerdi bir canavarı
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,9bin okunma
56 syf.
9/10 puan verdi
Aşk değil Saplantı..?!!
Kitabı bitirdikten sonra kütüphaneme kaldırırken, içindeki ayracın ne kadar gereksiz olduğunu düşündüm fakat bir yandan da ayraç koleksiyonuma bir yeni parçayı eklemenin mutluluğunu yaşıyorum. Gereksiz dedim çünkü ayracı kullanma ihtiyacı pek duymayacaksınız. Birkaç saatte bitebilecek derecede çerez, lâkin bitirmeden bırakmak istemeyeceğiniz kadar
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022224,5bin okunma
Evimize gelişin güzeldi sonrası daha güzel
LED ışıklı olan süs eşyalarına bayılırken kardeşim bunu getirmişti. İlk kontrol ettiğim şey: Gece kitap okumama yetebilecek kadar ışık verip vermediğiydi. -Çünkü mumlar el yazısı için kullanışlı ama okumak için o kadar değil.- Sonra mutlu haberi verince baktım ki ışığı olmasına rağmen cansız duruyor. "Hoş geldiin, sen evimize katılırken bakalım biz sana neler katabiliriz?" deyip onu birkaç gün sonra bu hâle getirdim. Sonradan öğrendim ki, erkek kardeşim de seviyormuş ama benim ondan daha çok sevdiğimi ve benim için daha kullanışlı olacağını düşündüğü için bana vermiş. Benim için özel olan eşyalarımı paylaşmayı o kadar sevmem - çünkü başkaları için özel konumunda olmuyorlar genelde- ama "Olayı öğrendim teşekkür ederim, bunda ortaklık teklif ediyorum, bence kabul etmelisin. -düşündüğünü görünce- Etmezsen çokta ısrarcı olmam ona göre." deyip pis pis gülmüştüm. Direkt ona da verebilirdim ama paylaşma fikri daha özel hissettirmişti o yüzden öyle yaptım. Ve "Şeyy, şimdi ortak olduk ya, senin eklemek istediğin bir şey var mı tabi becerime göre?" demiştim. Ve "Hayır, gayet hoş ve bana da hitap ediyor." cevabını almıştım. Kabuklara laf eder veya aşırıya kaçan bir uğraşma ile beni pişman eder sanmıştım ama kardeşimin büyüdüğünü ve cici olduğunu gördüm. Buna da en az hediye kadar sevindim hatta anne edasıyla duygulandım biraz. Ama lafta gülen ve sinir bozucu bir tonda "Beğenin kalite kazanmış, böyle devammm şirin çocuk." deyip gitmiştim. Çünkü kardeşlik dengesi böyle işliyor: biri normal davranıyorsa öbürü illa ki anormal davranmalı...
Reklam
556 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
42 günde okudu
Yazar nasıl da çok yıllar önce yazılmış kitabında değişmeyen işçiye bakışı yüzlerini bile görmedikleri insanları sömüren soylu zengin sınıfı nasıl bu kadar yalın ve acı verici gerçek şekilde anlatabilmiş, hayretle okudum. Bugünün şartlarıyla kıyaslayıp düşündüm ezen taraf nerede olursa olsun acaba hep daha fazla nasıl söndürebilirim diye düşünüyor
Germinal
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
yoksa seni içim sıra çok mu hızlı yaşadım uzak olduğumuz halde ne oldu bilmiyorum aramızda her şey bitti artık gelmesen de olur bana yazmasan da olur seni hiç sevmiyorum halbuki gelip gelip rüyalarıma giriyor o çocuk yüzlü siyah trençkotlu kadın aylardır bir plak arayan sayanora ismindeki onu yüksekkaldırım'da akşamları görüyorum siyah bir lale gibi yorgun boynu bükük yarı yarıya yabancı yarıdan fazla uykusuz kim olduğunu bilmiyor ne yaptığını bilmiyor bir vitrin aydınlığında gizlice bakışıyoruz.
Ama mesele o değildi. Mesele onun da bakmasıydı, hem sanki beni öteden beri tanırmış gibi bakıyordu, sanki çocukluğumuzu dolduran, ve sonradan bizi gerçekte dönüştüğümüz nefret edilesi yetişkinler olarak göremeyen, tersine, şükür ki belleğin çarpıttığı hareketsiz gözüyle bizi sürgit çocuk gibi gören şu vefalı, ikinci planda kalmış kişilerden biriymiş gibi bakıyordu. O mübarek yetisizlik erkeklerden çok kadınlarda görülür, kadınlarda, zira erkeklerin gözünde çocuklar sinir bozucu insan müsveddeleridir, oysa kadınların gözünde ileride bozulup çirkinleşmeye yazgılı kusursuz varlıklardır, işte o nedenle gözlerinin ağtabakası, ilahlıktan çıkmaya mahkûm o geçici minik ilahların imgesini saklamaya gayret eder, ve şayet o ağtabaka onu bizzat tanımayı başaramamışsa, o vakit kadın biriyle sürekli ilişkinin gerektirdiği düşgücü çabasını artık büyümüş, hatta belki de yaşlanmış olan kişinin yalnız fotoğraflarında ya da uykudaki halinde ya da onun yerini sahiplenmiş olan kişinin bir yatakta sırdaşlık serüvenine atıldığı anılar -yatak erkeklerin uzak geçmişte kalmış tembel öyküleri yüksek sesle anmaya boyun eğmiş göründükleri tek yerdir- sayesinde tanıyacakları o çocuğu hayalinde canlandırmaya odaklanır. Bana öyle bakıyordu Clare Bayes, sanki Madrid'de geçen çocukluğumu bilirmiş, kardeşlerimle oyunlarıma ve gece korkularıma ve okul çıkışı sözleştiğimiz dövüşlere benim dilimde tanık olmuş gibiydi. Ve onun beni öyle görmesi benim onu da benzer şekilde görmeme yol açtı.
"Gence" diye bağırdı yaşlıca bir kadın, "Şehrin ahalisi Türk'tür oğul." Bu kez "Ana, su!" diye bağırdı genç zabit. Yaşlı kadın bakır ibrikten çinko, kırık bir tasa doldurduğu suyu pencereye doğru uzatmak istedi fakat boyu o kadar kısaydı ki mümkünü yoktu. Yanaklarından sağlık fışkıran genç bir kız durumu fark
“Bir çocuğun annesi yoksa onu vicdanlı birinin büyütmesi ihtimal dâhilindedir elbette, olasıdır. Ama bir çocuğun annesi varsa ve vicdansızsa o çocuk için bir ihtimal var mıdır? Bir çocuğu annesi itmişse, dünyanın diğer bütün ayakları elleri tırmık olur, pütür olur, zımpara olur, bir ihtimal olmaz. Annesinin tatlı sözü şöyle bir üzerinden geçmezse çocuğun, diğer sesler kesik olur, batık olur, ur olur, bir ihtimal olmaz.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.