Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
karşımdasın işte... bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni. ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim. kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim. tıkandığım o an, elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte, aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim. ellerim boşlukta, ben darda kaldım. ellerim buz gibi, ben harda
"Ruhun acıyor," dedi Margaret. "Kalbim acıyor, bedenim parçalanıyor, yetmiyor daha çok acı çekiyorum. Bu zehir... Damarlarım da dolaşmaya, durmadan bütün bedenime pompalanan kanıma karışarak akmaya devam ettikçe bütün bedenim titriyor. Her gece kabuslar boğazıma yapışıyor. Karanlık benliğimi acımasızca ezip geçiyor, her yanım şiddetle sancıyor." Dilhun bir sesle ekledi. "Kalbim acıyor, o kadar çok kırık var ki bedenimde, artık ne tarafa dönersem döneyim yine de göğüs kafesime saplanıyor. Ama öyle bir kırık değil benimkisi. Söyle hangi şifacı merhem hazırlar gönül kırıklarına? Üşüyorum. Hemde çok üşüyorum. Öyle ki bazı zamanlar titremekten güçsüz kalıyorum. Ama en çokta sensizlik. En çokta o canımı yakıyor. İşte o, bütün dirayetimi bir kadeh şarap gibi içiyor. idam sehpasında, İsa'nın Yaratıcı'sına ki gibi bir teslimiyetle çığlıklarımı boğazıma dikiyor."
Reklam
Günlerden Salı'ydı ve ben pekte hüsnü niyet kabul edecek durumda değildim. Kafamın içinde kırk takla atan mirketler sayesinde Madagaskar'lı yerli bir abinin gür saçları gibi sertleşmiş fikirlerimle üzerimde iri bir filin oturduğunu hissediyordum. Üstümde akşamdan kalma "Afrika'nın Vahşi Yaşamı: Büyük Göçler ve Avlanma
No panic
-Şuranda birazcık dert kalmış. Orası değil ya biraz sağ, azıcık yukarı, heh işte tam orada. -Geçti mi? -Hayır, dur ya ben alayım. -Olmaz Tolga! -Neden, ne olacak? -Çünkü o zaman dert sana geçmiş olur. -Canım o sendeyken dert. Bana geçince benimkilerin arasında belli olmayacak kadar küçük ve yitik kalacak. -Yine abartmıyor musun? Biraz daha
31 Mart Yerel Seçimleri Bağlamında Marksizmin Tarihsel Doğruluğu Üzerine
Bilindiği gibi “Yüzyılın Felaketi” AKP iktidarı, devlet gücünü bütünüyle elinde tutmasına rağmen 31 Mart Yerel Seçimlerinde ağır bir yenilgi tattı. Bir ABD-İngiltere-İsrail yapımı proje partisi olan AKP, emperyalist efendileri tarafından iktidar koltuğuna oturtulduğu 3 Kasım 2002’den beri ilk kez bu kadar ölümcül, tedavisi çok zor bir yara almış
Aliye
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
Reklam
Günaydın 1K
Tabiri Caizim Bütün tabirlere caizim Beni teşbihlerin tamamı hatasız En malum şekliyle ilanım Uzun lafın kısası,çok yoruldum Allah'ım Bazen düşünüyorum da,çok düşünüyorum Aynı yerden kaç kez kırılır ki bir insan Evet, ben de tahammül yok ama biliyorum Artık tahammülde de ben yokum Acaba diyorum Allah'ım, bıkmak da benden bıkmış
Gidelim buradan
Gidelim buradan... Göğsünü sıkan, içini daraltan o laneti geride bırakıp gidelim. Burada yağmur bile güzel yağmıyor artık. Yağmuru güzel yağan bir yerlere gidelim. Gidelim buradan... Burası bizim değil. Nasıl başederiz bu kadar saçmalıkla? Her şeye sıfırdan başlanabilecek bir yerlere gidelim. Gidelim buradan... İlaçlarını yanına alma. Kitaplarımı almayayım ben de. Biraz da onlar çıldırtmıyor mu bizi? Havası ilaç, denizi kitap bir yerlere gidelim. Gidelim buradan... Bıktım tepemizde sallanan manasız sorulardan. Soru sorma artık bana. Soru sormayayım sana. Her türlü sorunun tedavülden kalktığı bir yerlere gidelim. Gidelim buradan. Burada insanlar kötü. Hep bir şeyler anlatmamızı bekliyorlar, hep bir şeyler anlatmamızı isteyecekler, bitmeyecek bu hiç bitmeyecek. Kimseye bir şey anlatmak zorunda kalmayacağımız bir yerlere gidelim. Gidelim buradan... Bak uyuyamıyorum yine. Senin de uykuların defolu, bölük pörçük. Huzur içinde uyuyabileceğimiz bir yerlere gidelim. Gidelim buradan. Ya sen bana gel ya da ben geleyim sana. Sonra gidelim. Hadi... Ali Lidar
"Kul hayal kurar, kader gülermiş.." Bazen çokta takmamak lazım, akışına göre yaşamak lazım hayatı. 3 gün önce babamın kuzeni vefat etti, Fransa da. Kendisi de Fransa da yaşıyordu. Geriye mayısın 24'üne Türkiye' ye aldığı uçak bileti, hemen yan tarafımızda olan geçen yaz bakımını yaptırdığı evi, köyde bu yaz yapmaya niyetlendiği bağ evinin temeli kaldı. Yani diyeceğim o ki; ne kadar hesap yaparsanız yapın, hesapta olan değil, nasipte olan gelir başınıza.. O yüzden şuan için en iyisini yapın. Sonrası şükür, sabır ve dua.
“Bu Dünyada Ahde Vefa Kalmamış!” Dedirtmem
Hz. Ömer Ömer Radiyallahü Anh’ın hilafeti döneminde, gerçekleşen gerçek ve muhteşem bir hikâye… Hz. Ömer Radiyallahü Anh, Ashab-ı Kiram ile beraber bir mecliste oturuyorlarken, karşıdan üç kişinin gelmekte olduğunu gördüler. Bu gelen kimseler, bir delikanlıyı yakalayıp ellerinden sıkıca tutmuşlar ve belli ki halifenin huzuruna çıkarmak üzere
Reklam
Geçen yıl bu zamanlar da.....
"Kaçış yok babacığım, kaçış yok! Herkes ölecek. Kim mâni olabilir ki buna? Dalgalar kükreyecek aldıkları emir üzerine. Toprağın altı da üstü gibi coşacak öfkeyle. Ölüm, ürkütücü bir hayal değil, gerçeğin ta kendisi. Eğer akıllıysan ölmeden önce hazırlık yap, ölümden sonraki pişmanlık fayda etmez. Ruhunu teslim ettiğin zaman canın önce ayrılık ve hasrete katlanacak. Ölü bedenin yıkama tahtası üzerine konacak, dostlar yıkamak için başına toplanacaklar. Kimsesiz insan, kabre vardığı ve o karanlık yere girdiği gece öldüğünü anlayacak. Can bedenden çıkıp gidince ah edecek. Sonra melekler gelip 'Allah'ın ve peygamberin kimdir?' diye soracaklar. Eğer iyi işlerin varsa bülbül gibi konuşursun ve kıyamet vaktine kadar zamanın mutlu geçer. Günahı çok olan kişilerin dilleri tutulur, cevap veremezler. İyi insanlara cennet kapıları açılır, burunlarına güzel kokular gelir. Hak ve adaletten ayrılma sakın. Sırat köprüsünden seni geçirecek olan odur!" diye bağırdı.
Derviş
Derviş
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Ne tuhaf değil mi..? Bir zamanlar gönüllerimizi onarıp yüreklerimizdeki en büyük boşluğu dolduranlar, bizleri o boşluğa elleriyle bırakanlar oldular.. Ne sevmeyi bildiler ne seveni anladılar. Anlattıkça anlattık yine anlamadılar. Sustuk sonra..! Sustuk çünkü konuşsak kıracaktık, biliyorduk.. Ama bir yerden sonra birikir içindeki suskunluk ve sığmaz olur içine, taşmak için yol arar kendine.. İşte biz o anda bile taşmasın diye direndik durduk. Yormamak için yorulduk, kırmamak için kırıldık, yıkıldıkça yıkıldık.. Çaresiz yol aldık, nereye olduğunu bile bilmeden. Velhasıl gittik işte..! Geride bıraktığımız gözlerle önümüze baktık ve yürüdük uzun uzun.. Gidişimiz kalbimizi bırakıp gidecek kadar asildi. Anlamadılar..! Korkup kaçtığımızı sandılar, bizi kaybetti saydılar.. Oysa bir kazananı yoktu bu oyunun. Bir tek kaybedeni vardı o da onlara olan hislerimizdi.. Bir gün anlayacaklar ve o son pişmanlığı yaşayacaklar ama geldiklerinde hiçbir şeyi bıraktıkları gibi bulamayacaklar. Ne acı değil mi..? ◇ Mehmet Zeki İçer ◇
Eğer bugün o sevgili, Habib’den (AS) bahsediyorsam da ne söyleyeyim ki. Değil bin sene, binlerce sene söylesem gene akıl ve fikir utanacaktır. Çünkü gördüğümden daha sanki hiçbir şey söylememişim. Ne kadar vasfı anlatılsa onu tasvir edememiştir. Divan-i İrfan
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.