Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zeki insanlara zaafım var :D
❝ Her şeye rağmen Newton'un zihin gücü hiç eksilmedi. 1696 yılında İsviçreli matematikçi Johann Bernoulli, brakistokron adı verilen çözümlenmemiş bir problemin halli için öğrencilerine 6 ay süre tanımıştı. Fakat öğrencilerinden olan filozof Leibniz'in ricası üzerine problemin çözüm süresini 18 aya çıkardı. Leibniz, Newton'un bu alandaki buluşlarından habersiz olarak, kendi başına diferansiyel ve entegral hesaplama yöntemlerini bulmuş bir kişiydi. 29 Ocak 1697 günü öğleden sonra saat 16.00'da bu problem Newton'a sunuldu. Ertesi sabah işe giderken problem çözümlenmiş olarak masanın üzerinde bekliyordu. Çözüme ilişkin olarak bulduğu yeni yöntemlerle birlikte problemin çözümü yayınlandı. Newton'un isteği üzerine adı açıklanmamıştı. Fakat çalışmanın orijinalliği Newton'u ele verdi. Bernoulli çözülmüş problemi gördükten sonra şunu söylemişti: "Biz aslanı pençesinden tanırız." Newton o tarihte elli beş yaşındaydı. ❞
Genç Yazarlara Siz genç yazarların ihtiyacı olan, hayatın kendisinden, yeryüzünün güzelliği ve düşkünlüğünden başka bir şey değildir; bu, babamın tarlası ve annemin duyulmamış dayanıklığıdır, ruhunuzun mücadelesidir, bu mücadeleye sizi kendi açlığınız ve kendi düşkünlüğünüz itmelidir; bu, bir Verlaine'e ve Baudelaire'e "ilahi
Reklam
28 şubat süreci ve yaşananlar!!
28 Şubat 1997'de 9 saat süren MGK toplantısı yapıldı. İslâm'a karşı topyekûn saldırı başlatıldığı İslâm kelimesi kullanılmadan ilan edildi. Artık bütün Müslümanlar hedefti ve inanılmaz bir katliam, işkence, yağma, işten çıkarma ve zulüm başlatılmıştı. Dönemin Başbakanı Erbakan'ın MGK kararlarını imzalamamasına rağmen 13 Mart'ta
24 Ocak 2001, saat 18:50 telsiz kayıtlarında ilk selası verildi; “Merkez, merkez! Saldırıya uğradık, saldırıya uğradık… m: Olay yeri neresi? Yaralı polis: Şehitlik mevki. m: Zayiat var mı, zayiat var mı? Yaralı polis: Şehidimiz var. m: Sayın 3310'un durumu ne? Yaralı polis: Başımız sağ olsun...'' 3310, Okkan'ın telsiz koduydu...
İnsan, korkunçtur. Babası Cemil Gezmiş'e göre Deniz, bunu doğduğu gün anlamıştı; o yüzden de, bütün bebekler gibi dünyaya gelir gelmez ağlamıştı. Cemil Bey, 18 Ocak 1971 tarihinde oğluna yazdığı açık mektupta şöyle diyor: Karlı bir şubat sabahı Ayaş'ta gözlerini açtığın zaman ilk işin ağlamak olmuştu. Şimdi anlıyorum; çünkü karşında yaratık olarak ilk defa bizi görmüştün: İnsanları... Yani bütün istikbalini onların mutlu olmaları uğrunda feda edeceğin insanları... Canavarların en korkuncu olan bizleri ... Tanrı'nın bahşettiği zeka ve yetenekleri, zehirli birer hançer gibi hemcinslerinin azap çekmesinde kullanan uygar yaratıkları... Onlan gördün ve içinden, "Ben bütün ömrümü bu nankör yaratıklar arasında mı geçireceğim, " diye düşündün. Onun için ağladın.
Mekke’nin Fethi
-20 veya 24 Huzaalının öldürülmesi -Ebu Süfyan’ın Medine’ye gelişi ve Ümmü Habibe annemizin tavrı -Medine çıkışına gözcüler yerleştirilmesi, başlarında Hz.Ömer -Hatıb b.Ebi Beltea’nın girişimi -10 bin kişilik İslam ordusu ile 10 Ramazan’da (1 Ocak) Medine’den çıkış -Merruzzahran’da konaklama ve ateş yakma -Ebu Süfyan’ın da dahil olduğu bir grubun yakalanması, Hz.Abbas’ın Ebu Süfyan’ı himayesine alması -Görüşme sırasını zikrederken bile önce müslüman olandan başlanması gerektiği konusunda Hz.Bilal’in uyarılması -Ebu Süfyan: dar boğazdan orduyu seyretmesi ve İslam’a girişi -5 koldan şehre giriş, Efendimizin Kabe’den önce Hacun mevkiine Hz.Hatice’nin kabrine gidişi -19 Ramazan’da (10 Ocak) gerçekleşen fetih -Efendimizin Hz.Ali ile birlikte Kabe’nin içine girişi ve İsra 81.ayetle putları devirişi -Hz.Bilal’in okuduğu fetih ezanı ve ardından irad edilen fetih hutbesi -Ve Yusuf suresi 92.ayetle genel af -Kabe’nin anahtarlarının Nisa 58.ayet gereği yeniden Osman b.Talha’ya verilişi -Mekke’de bulunulan günlerde meydana gelen Mahzumoğullarına mensup Fatıma b.Esved’in hırsızlık hadisesi, Üsame b.Zeyd’in aracılığı ve Efendimizin hiddetlenişi -Ümeyyeoğullarına mensup 18 yaşlarındaki Attab b.Esid’in Mekke’ye vali olarak atanması -Uzza, Süva ve Menat putlarının yıkılması
Reklam
… 24 Ocak 2001, saat 18:50 telsiz kayıtlarında ilk selası verildi; “Merkez, merkez! Saldırıya uğradık, saldırıya uğradık… m: Olay yeri neresi? Yaralı polis: Şehitlik mevki. m: Zayiat var mı, zayiat var mı? Yaralı polis: Şehidimiz var. m: Sayın 3310'un durumu ne? Yaralı polis: Başımız sağ olsun...'' 3310, Okkan'ın telsiz koduydu...
"Karlı bir şubat sabahı Ayaş'ta gözlerini açtığın zaman ilk işin ağlamak olmuştu. Şimdi anlıyorum; çünkü karşında yaratık olarak ilk bizi görmüştün: İnsanları.... Yani bütün istikbalini onların mutlu olmaları uğrunda feda edeceğin insanları... Canavarların en korkuncu olan bizleri... Tanrı'nın bahşettiği zeka ve yetenekleri, zehirli birer hançer gibi hemcinslerinin azap çekmesinde kullanan uygar yaratıkları... Onları gördün ve içinden, "Ben bütün ömrümü bu nankör yaratıklar arasında mı geçireceğim," diye düşündün. Onun için ağladın." Babası Cemil Gezmiş'in oğlu Deniz'e 18 Ocak 1971 de yazdığı mektup.
18 Ocak 1971
Ankara günlerdir çalkalanıyor. Basın, hele TRT muhabirleri neredeyse birer polis hafiyesi konumundalar. İş Bankası Emek Şubesi’ni Deniz Gezmiş’le Yusuf Aslan’ın soyduğu söyleniyor. (...) Ülkesini seven bu gençlerin yollarını çatallaştıracak ne dolaplar dönmekte kim bilir.
Sayfa 135Kitabı okudu
Sultan Vahdettin İngiltere'ye yanaşmaya çalışıyordu, ama İngilizlerin Osmanlı'ya bakışı hiç de sıcak değildi. Nitekim bu tavır kısa sürede belli oldu. 18 Ocak 1919'da Paris Barış Konferansı açıldı ve 30 Ocak'ta da Astoria Oteli'nde yapılan görüşmelerde istanbul ve Boğazlar soru­ nu ele alındı. İngilizler, savaşta da barışta da her türlü geminin Boğazlar'dan serbestçe geçmesi gerektiğini savunuyordu. İstanbul serbest liman olmalıydı, Boğazlar'daki istihkamlar tümüyle kaldırılmalıydı. Sivil delegelerin görüşleri böyleydi. Asker temsilciler ise İstanbul veya Anadolu'da güçlü bir devletin bulunmaması gerektiğini savunu­yorlardı. Böylece hiçbiri Anadolu'yu bir diğerine kaptırmaya ni­yetli görünmüyor, özellikle de ABD'yi bölgeden uzak tutmaya ça­lışıyorlardı. Eğer ABD'nin mandası gibi bir şey söz konusu olursa bu, ABD'nin Akdeniz'de güçlü bir donanma bulundurma zorunlu­luğunu getirecekti ki, bundan dikkatle kaçınılmalıydı.Tek çözüm bir uluslararası denetim örgütünün kurulmasıydı.
Sayfa 48 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
558 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.