Soğuk bir ocak sabahı bir adam washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telâşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip gider. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan yürümeye devam ederek para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hâkim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez ve alkışlamaz.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3.5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri oratalama 100 dolara satılmıştı.
Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post Gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştı. Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
Türkiye 2009 yılında, daha önce vatandaşlıktan çıkarılmış olan Nazım Hikmet’i vatandaşlığa geri aldı ve hem en sevilen hem de en nefret edilen şairinin Türk olduğunu kabul etti.O bu güzel haberi öğrenemedi: yarım yüzyıl önce ömrünün büyük kısmını geçirdiği sürgünde ölmüştü.Toprağı onu bekliyordu, ama kitapları yasaktı ve kendisi de. Sürgündeki dönmek istiyordu:
Giderayak işlerim var bitirilecek.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Asla dönmedi.
Skandal… Skandal…
Ne yazık ki siyasetin gündeminde bu skandal yok.
Oysa bu, insan sağlığının hiçe sayıldığının net olarak ispatıdır.
Kimse sesini çıkarmıyor…
Oysa bu, “hep bana/hep aileme” anlayışının net olarak ispatıdır.
Susuluyor…
Konu, tavuk olduğu için…
Konu, bıldırcın olduğu için…
Konu, sebze olduğu için…
Konu yemek-içmek olduğu
''Dünyanın hemen hemen her yerinde okula başlama yaşı 6-7 civarındadır ama Hogwarts'a başlama yaşı 11'dir. Çünkü Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na başladığımız gün, Seçmen Şapka tarafından, karakterinize uygun olacak şekilde binalara ayrılırsınız. Dolayısıyla karakterinizin şekillenmeye başlamış olması önemlidir. Hogwarts'ta geçireceğiniz 7 sene; kim olduğunuza, değerlerinize ve hayattaki önceliklerinize göre şekillenir. Binaları, öğrencilerin aileleri gibidir. Seri boyunca hiçbir öğrencinin ''keşke başka bir
binada olsaydım'' dediğini duymazsınız çünkü hepsi ait oldukları yerdedirler. Orada kendileri olabilirler, yeteneklerini açığa çıkartabilirler ve en önemlisi kendilerini rahat hissedebilirler.''