“Evin küçük odasında, pencereden yüzüne vuran güneşle uyanan beş yaşındaki küçük kız, odasından gözlerini ovalayarak çıktı. İsmi Çiçek, esmer, kara gözlerinin içi gülen, çiçek gibi bir kız çocuğu. Doğuştan işitme engelli olduğu için ismi gibi sessiz.”
Gece vakti büyük bir şehre girdiğimde karanlıkta kümelenmiş bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde!
Reklam
Canım, güzelim, kederlim, felâketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol gel, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana; yaklaşan korkunç felâketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.
Sayfa 118 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
63 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
VATAN SİZE MİNNETTAR
İttihat ve Terakki'nin on yıllık iktidar döneminin beyin adamı olan Talat Paşa, partinin önde gelen askeri kanat liderleri Enver ve Cemal Paşalar ile uyumlu ve eşgüdümlü bir şekilde ülkeyi yönetmiş, ülkenin yararı için hiçbir şeyden çekinmemiş, kararları cesurca alabilmiştir. Partinin iç yapısına ve dinamiklerine hakim, örgütü elin­de tutan
Talat Paşa
Talat PaşaHüseyin Cahit Yalçın · Yedigün Neşriyat · 1943303 okunma
Gündüzler Kadar Kısa...
-Tik Tak, Tik Tak, Tik Tak. Tertemiz bir gece ve durmaksızın devam eden saatin sesi gecenin sessizliğine bir ihanet içerisindeydi. Saatten cesaret alan eşyalar ise bazen çıtırdıyor çoğu kez de anlam veremediği sesler ile hayal dünyasını iyice zorlamasına neden oluyordu. Muhtemelen şuan oturma odasında bir ejderha kesinlikle televizyonu yiyordu.
... O sırada, torunu Nehir, odasında pencerenin önüne oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Bu soğukta dışarıda olmadığı için mutluydu. Sıcak sütünden bir yudum alıp, kokusu evin her tarafına yayılan cevizli kekinden ıssırdı, Pencerenin önüne aniden bir güvercin kondu; göizlerini Nehir'in gözlerine dikti. "Dışarıda üşüyorum; üstelik karnım da aç" der gibiydi. Nehir, kekten küçük bir parça koparıp pencereyi açtı. Güvercini ürkütmeden kek parçasını pencerenin dışına bıraktı. Güvercin, keki hizli hizli yedi. Ama pek doymuş gibi görünmüyordu, Nehir, elindeki kekin geri kalanını da güvercine ikram etti. Nasıl olsa annesi ona her zaman kek yapıyordu . Hem, cevizli kekten buyük bir parça hala tabağında duruyordu. Karnı doyan güvercin, kanatlarını katbartarak yürümeye başladı. Bir ara Nehir'le yine göz göze geldiler. Güvercin, gözlerini birkaç kez kırptıktan sonra, kanat çırparak uçup gitti. Nehir, güvercini soğuktan koruyamamış olsa da karnını doyurduğu için çok mutluydu. Canlılars yardım etmek güzel bir duyguydu. Başka başka güvercinler de belki farklı pencerelere konuyordu. Ama onlara kek veren başka çocuklar var mıydı, bilmiyordu. ...
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.