Diyanet Takvimi Ön Yüz:
Amasya Genelgesi (1919) Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın vefatı (1780)
İlim için yola koyulan kimse, dönünceye kadar Allah yolundadır. (Tirmizî, İlim, 2)
Diyanet Takvimi Arka Yüz:
MEDİNE’NİN GENÇ ÂLİMİ: EBÛ SAÎD EL-HUDRÎ
Hz. Peygamber’in hicreti sırasında henüz on yaşlarındaydı Ebû Saîd el-Hudrî. Kimi zaman babasıyla kimi zaman yalnız başına Hz. Peygamber’in sohbetine katılırdı. İmanla tanışan genç yüreği coştukça coştu, Allah yolunda savaşmayı arzular oldu. Güreş tutup kılıç kuşandı, ok talimlerine katıldı. Bedir Savaşı’na katılmayı çok istedi, ama yaşı küçük olduğundan Resûlullah onu geri çevirdi. Uhud Savaşı olacağında on üç yaşına gelmişti, hazırlıklarını yapıp yine geldi Allah Resûlü’ne. Fakat sonuç değişmedi. Babası şehit düşünce yetim kalan bu cesur yiğit, Peygamber Efendimiz ile birlikte ilk defa Benî Mustalik Gazve- si’nde savaştı. Ebû Saîd el-Hudrî’nin İslam’a hizmeti cihaddan ziyade ilimle olacaktı. Vaktinin çoğunu suffede ilim tahsiliyle geçiren bu seçkin sahabi, genç yaşında önde gelen âlimler arasındaki yerini aldı. İsabetli ictihadları ve fetvaları sebebiyle “Medine Müftüsü” diye anıldı. Resûlullah’ın sözleri ve yaşantısını aktardığı 1170 hadis ile sünnetin yayılmasında önemli rol oynadı.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
haddinden fazla gerilen ok, atıldığı zaman hem yayı, hem oku nasıl kırar ve ok, hedefe doğru nasıl daha yavaş yollanırsa, ben de bu ağır yükün altında öylece ezildim, gözyaşlarımla hıçkırıklarım birden boşandı, sesim çıkarken durdu.
Tırnağıyla duvara iki yürek ve aşktan alev almış bir ok çizdi.Pek güzel olmamıştı.Dolores baştan beri resimle arasının olmadığını söylüyordu zaten.Ama yüreklerin biraz yamuk olmasının ne önemi olabilirdi?Önemli olan o harika niyetiydi.
Art arda eklenen minik zamansızlıklar zamanı oluşturur.
Sonra, daha büyük bir ölçekte, kâinat: bütün evrenin döngüsel bir süreç, bir genişleme ve daralma salınımı olduğunu, öncesi ve sonrası olmadığını düşünüyoruz. Yalnızca, içinde yaşadığımız büyük döngülerin her birinin içinde doğrusal zaman, evrim, değişme vardır. O halde, zamanın iki özelliği var. Birincisi onsuz hiç değişmenin, ilerlemenin, yönün veya yaratmanın olmadığı ok, akan ırmak var. Sonra da onsuz karmaşanın hüküm süreceği, anların anlamsızca art arda dizileceği, saatlerin, mevsimlerin veya verilen sözlerin olmadığı bir dünyada yaşayacağımız çember veya döngü var.
Tarık Tufan 'nin kalemi ile ilk tanıştığım eserdi. Ve kesinlikle benim için çok ayrı bir yeri oldu. Çünkü bir insanın kalemi, betimlemeleri ancak yüreğime bu kadar isleyebilirdi. Okumaya başlarken o kadar cümlede kendimi buldum ki sanki satırları okurken kendi kendimle bir terapideydim.
O kadar çok etkilendim ve