Yoksul çocukları esirgeyip korumak adına düzenlenen balolarda, göbekleri yeterince şişmiş adamların sabahlara kadar vur patlasın çal oynasın vakit geçirirlerken, bu çocukların okuma kitaplarını nasıl satın alabileceğinin hesabının yapıldığı bir dünyada bir bozukluk var demektir
Ciddi bir yaşam sürmelisin. Saçma sapan filmlere canın çekse bile gitme; ucuz gazeteleri okuma; radyo veya televizyondaki aptallıkları dinleme; havadan sudan konuşarak zamanını boşa harcama. Yaşamını kullan.
Bazı kitaplar vardır, tek solukta biterler. Bunlar, tek solukluk yazarlardır. Yani gereksiz yazarlardır, çünkü gerçekten de kaliteli hiçbir kitabı tek solukta bitiremezsiniz. Bitirseniz bile anlayamazsınız. Kısacası akıcılığı
olan şeylerin, genelde kalıcılığı yoktur. Bazı yazarlar vardır. Okuyucudaki domuzluğu hissederler. Yani okuyucuya ne
Kitaptan niçin korkarlar? Bunu bir türlü anlayamadım. Kitaptan korkmak, insan düşüncesinden korkmak, insanı kabul etmemektir. Kitaptan korkan adam, insanı mesuliyet hissinden mahrum ediyor demektir. "Bırak, senin yerine ben düşünüyorum!" demekle, "Falan kitabı okuma!" demek arasında hiç bir fark yoktur. İnsanoğlu her şeyden evvel mesuliyet hissidir ve bilhassa fikirlerin mesuliyetidir. Ondan mahrum edilen insan, kendiliğinden bir paçavra hâline düşer.
''Nen var Zeze?”
”Hiç. Şarkı söylüyordum.”
”Şarkı mı söylüyordun?”
”Evet.”
”Öyleyse ben sağır olmalıyım.”
İnsanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? Bir şey demedim. Bilmiyorsa bunu ona öğretmeyecektim..
Birinci sınıflarda bir duvarda da okuma fişleri bulunurdu. "Ali bana top at" gibi basit cümlelerden oluşan fişler büyük kartonlara yazılır, duvara boydan boya gerilmiş iplere asılırdı.
Sayfa 76 - Can Yayınları, 15. Basım, Mayıs 2018.Kitabı okudu