Aşağıdaki Instagram hesabımda şiir, hikaye, müzik vb konularında ve ayrıca 1k kitap okuma platformundaki çalışmalarımı da yayınlıyorum .
İlginizi, değerli düşünce fikir tavsiye ve eleştirilerinizi beklerim.
Efendim .
Saygılarımla
Uzun zamandır okuma listemde olan, çok merak ederek aldığım ve heyecanlandığım bir kitaptı, ancak hayal kırıklığına uğradım. Rousseau'nun toplum dışına itildiği için kendi özüne dönerek kendini keşfetmeye çalıştığı, kafasının hayli karışık olduğunu fakat durmadan "çok iyiyim, işte harikayım" vs. demeyi bitmek bilmeyen bir tekrar haline getirdiği bir çeşit günlükmüş meğerse. Genelde Rousseau okumaktan çok keyif alan biriyimdir, ama bu depresif güncesi ne yazık ki bana hiç hitap etmedi. Okuması hayli yorucu ve sıkıcıydı, yer yer hakikatli tespitleri vardı elbette, ancak okurken hiç haz alamadım. Benim gibi bambaşka beklentilerle okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye etmem.
Evvveeeeettt arkadaşlar gelelim kitabın incelemesine!.. (sıcağı sıcağına yapmak istediğim basit bir yorum. İnceleme konusunda kendimi çok yetersiz buluyorum.)
-Mektuplar kime?...
-sana...
-bana...
-leyla'ya
Emre Karadağ'ın bu değerli kitabını da okuma şerefine nail olduğum için çok mutluyum. Hediye kitapları öne çekip okumak gibi bir alışkanlığım var, önüne geçemediğim ve geçmek istemeyeceğim. Değerli Emre Karadağ ve Ebru Gürsoy Hanım'a minnetlerimle...
*Leyla'ya aşık üç farklı karakterle karşı karşıyayız... Mektuplar yazılıyor...Mektup yazmak ne kadar gerilerde kaldı. Şimdi gelişmiş teknelojiyle, çok kısa bir sürede, hiç sevmediğim kısaltılmış kelimelerle duygularımızı ifade edebiliyoruz. En başta bu düşünülesi bence... Geçmişin hasretini bir nebze de olsa dindiriyor kitabımız. Birçok mektup tarzı kitap okudum ama bu tarz düşündürücü, yoruma açık bir kitaba ilk defa rastlıyorum. (Bazen dönüp dönüp tekrar okuduğum da olmadı değil.) Geniş bakış açısıyla, derin bilgilerle birçok yazarlarımıza ve kitaplarına değinilmiş, göndermeler yapılmış. Yine tasavvufi yönüyle derinlere götürüyor bizi. Mektup Leyla'ya mı, bizlere mi? Ben çoğu yerde kendi üstüme alınmadan geçemedim. Üstünde çok düşündüğüm cümleler oldu. Ne kadar bizden, içimizden bir kitap.Kitaba benden çok kalp. ;)
Kalemin tarzına hayranlığım gittikçe artıyor. Kaleminiz kavi, bol okurlu olsun. Saygılarımla...
*İradesi başkasının keyfine göre şekillenen bir roman kahramanı gibi hissediyorum kendimi. (Bu nasıl bir benzetme!)
Şahane bir kitapla geldim.
Tam olarak kaç yaşında olduğunu, kaçıncı sınıfta okuduğunu hatta adını bilmediğimiz ama ergenlik çağında olduğunu anladığımız öğrenci kızımızın bir gününü ve bir gün içindeki düşüncelerini okuyoruz. Büyüdüğünün farkında ve bundan hoşnut değil. Babasını kaybetmenin acısını atlatamamış. Artık hiç bir zevkim kalmadı dese
"Anna Karenina" Rus yazar Leo Tolstoy tarafından yazılmış klasik bir romandır. Hikaye, Kont Vronsky'ye aşık olan ve onunla tutkulu bir ilişkiye başlayan evli bir kadın olan Anna Karenina'nın hayatı etrafında döner. Yasak ilişki ilerledikçe, Anna'nın hayatı çözülmeye başlar, kendisi ve çevresindekiler için trajik sonuçlara yol açar.
Roman ayrıca, kendi kişisel şeytanları ve felsefi sorularıyla mücadele eden Levin gibi diğer karakterlerin hayatlarını da keşfediyor. Tolstoy, bu karakterlerin kesişen hikayeleri aracılığıyla aşk, ahlak, toplum ve kişisel arzular ile toplumsal beklentiler arasındaki çatışmalara dair temaları irdeliyor.
"Anna Karenina "nın en ilgi çekici yönlerinden biri, Tolstoy'un karakterlerinin iç yaşamlarını ve motivasyonlarını ustaca tasvir etmesidir. Onların düşüncelerini ve duygularını derinlemesine inceleyerek okuyuculara mücadeleleri ve arzuları hakkında zengin ve incelikli bir anlayış sağlar. Romanın karmaşık karakterleri ve girift olay örgüsü, onu bugüne kadar okuyucularda yankı uyandırmaya devam eden zorlayıcı bir okuma haline getiriyor.
Genel olarak, "Anna Karenina" insan ilişkilerinin karmaşıklığını ve kişinin kalbinin sesini dinlemesinin sonuçlarını irdeleyen zamansız bir başyapıttır. Tolstoy'un aşka, topluma ve insanlık durumuna dair içgörülü keşfi, bu romanı nesiller boyunca okuyucuları büyülemeye devam eden bir klasik haline getiriyor.
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939,5bin okunma
Bizim efendilerimiz okuma yazma bilirler. Birçok kitapları vardır. İşte bundan ötürü bizim efendilerimiz olarak kalmakta, saraylarda oturmakta ve çalışmaktadırlar. Bütün işçiler okuma yazma öğrendiklerinde güçlü olacaklardır. O zaman bağlarını koparmak için güçlerini kullanacaklar ve ortada ne efendi ne köle kalacaktır.